İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fransa´dan ikircikli tavır

GÜVEN ÖZALP

BRÜKSEL – AB’nin Türkiye’yle müzakerelere başlama konusunda tarihi kararını vereceği 16-17 Aralık zirvesine günler kala, AB Dışişleri Bakanları (Genel İşler Konseyi) zirve karar taslağıyla ilgili son görüşmeleri yapıp şu konuları liderlere havale etti: ‘Müzakere kararı, tarihi ve ucu açıklık.’

Türkiye düğümünün zirvede perşembe akşamki yemekte çözüleceği belirtilirken, dün AB Dönem Başkanı Hollanda’nın Dışişleri Bakanı Bernard Bot ile Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık seçeneğinin de sunulmasında ısrarcı Fransa’nın Dışişleri Bakanı Michel Barnier, Türkiye’ye nahoş mesajlar verdi. Bot “Karara evet ya da hayır demek Türkiye’nin bileceği iştir” restini çekerken, Barnier imtiyazlı ortaklıkta ısrar etmekle kalmayıp müzakereler sırasında Türkiye’nin ‘Ermeni trajedisi’ni tanımasını isteyeceklerini de belirtti.

Barnier, zirve karar taslağında komşularla iyi ilişkilerdan bahsedildiğini hatırlatıp “Uzlaşı gerekiyor. Zamanı geldiğinde Türkiye tarihiyle yüzleşmeli. Fransa müzakereler sırasında Ermeni trajedisinin tanınmasını gündeme getirecek” dedi. Barnier, müzakerelerle ilgili şunları söyledi: “Fransa açılmasından yana ve başarıyla sonuçlanmasını istiyor. İçtenlikle bunu istiyoruz. Ancak Türkiye’yi uzun ve zorlu bir süreç bekliyor. Sonucu önceden kestirilemez.”

Müzakerelerin en erken 2005 sonu ya da 2006 başında başlayabileceğini söyleyen Barnier, “Bundan daha erken olmaz” dedi ve Türkiye’nin katılımı konusunda son sözü Fransız halkının referandumla söyleceğini vurguladı. Fransız siyaset çevrelerinde Türkiye’ye yönelik muhalefetin yoğunluğu ve halktaki endişeleri hatırlatan Barnier, “Müzakereler başarısız olursa süreç kesilir. Bu daha önce Britanya’yla da yaşandı. Yeni bir şey icat edilmiyor. Daha başından diğer seçenekler de belirlenmeli” dedi. Fransız bakan, Türkiye’nin Kıbrıs’ı tanıması konusunda şu an hukuken bir şey yapılamayacağını söylese de, “Normalleşme gerekli. Mantık bunu gerektirir” vurgusu yaptı.

Bot ise, ‘Ermeni soykırımı’yla ilgili iddiaların kriterler ve müzakere başlatma unsurları arasında olmadığını hatırlattı. Hollandalı bakan, Barnier’nin ‘soykırım iddialarının tanınmasını’ talep etmediğini söyleyerek, “Üzerinde durmamız gereken bir sorun olduğunu dile getirmek istedi” dedi.

Dünkü toplantıda dördüncü taslağın temel alındığını ve üst düzeyde bir anlaşma zemini yakalandığını belirten Bot, Ankara’nın gündeme getirdiği ‘kırmızı çizgilere’ ise “AB’nin kitabında kırmızı çizgiler yer almaz. Kulübe üye olmaya çalışan, Türkiye, AB değil. Zirvede konsensüsle alınacak olan karara evet ya da hayır demek Türkiye’nin bileceği iştir” tepkisini gösterdi. Türkiye’yle ilgili bir B planının olmadığını belirten Bot, Kıbrıs’ta AB’nin beklentisinin Ankara Anlaşması’nın Türkiye tarafından uyumlaştırılması olduğunu, bunun tanıma anlamına geleceğini, asker çekmenin masada olmadığını söyledi.

Rumların talepleri

Dolayısıyla dünkü toplantıda dördüncü taslakta değişikliğe gidilmezken, Hollanda tüm üyelerin görüşünü not etti. Rum Dışişleri Bakanı Yorgos Yakovu, Ankara Anlaşması’nın Türkiye tarafından on yeni üyeye uyarlanmasına bir takvim eklenmesini, bu tarihin müzakerelerden önce ya da Lüksemburg’un dönem başkanlığında olmasını istedi. İlk taslaktan beri olan kalıcı kısıtlamalar da tartışma yarattı. Britanya, Belçika ve İsveç kalıcı kısıtlamalara çekince koyup, uzun vadeli ve yenilenebilir önlemlere yeşil ışık yaktı. Finlandiya, kişilerin serbest dolaşımına kısıtlama getirilemeyeceğini, sadece işçilerin sınırlandırılabileceğini belirtti. Avrupa Komisyonu da kısıtlama fikrinin vasıfsız işçilere yönelik olduğunu teyit etti.

Taslakta ne var?

Taslakta ayrıca AB’nin yeni üye kapasitesi vurgusu Türkiye başlığı değil genişleme başlığı altında yer alıyor. Çözülmeyen ikili ilişkilerin Uluslararası Adalet Divanı’na götürülmesi vurgulanıyor. İşkenceye sıfır toleransın uygulanmasının izleneceği, Komisyon’un sıkı denetim güdeceği belirtiliyor. Sürekli ihlal halinde üye ülkelerin üçte biri ve Komisyon müzakereleri askıya almayı önerebiliyor.

Yorumlar kapatıldı.