İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bütçe görüşmeleri… Yabancılara 43bin 353 taşınmaz satılmış

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, şimdiye kadar yalnız 43 bin 3 taşınmazın yabancılara satıldığını ifade ederek, ”Bunun 37 bin 342’si zaten yabancıların mülk edinmesine ilişkin çıkan kanundan önce alınanlar. Yani bizim zamanımızda 7 bin civarında satış olmuş” dedi.

Plan ve Bütçe Komisyonu’nda DPT, Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı ve Gelir bütçesi üzerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlayan Unakıtan, Türkiye’nin güneyindeki turizm potansiyelimizin çok artığını bildirdi.

Turizmde yeni üretim yapılması gerektiğini, bunun olmaması halinde gelirlerin artamayacağını kaydeden Unakıtan, ”ürün sayısını artırmak gerekiyor. İtalya’da turizm gelirleri çok fazla ancak çeşitlilik olmadığı için donmuş durumda. Dinamik şekilde yükselen ülkeler içinde Türkiye başta geliyor” dedi.

Yabancılara emlak satışının ”karşılıklık” esasına göre yapıldığını kaydeden Unakıtan, şöyle konuştu:

”Bunu bir kere bilelim. Bizim ülkemizin vatandaşı alıyorsa, onun vatandaşı da gelip bizden alıyor. (Kusura bakmayın, sistem böyle işliyor) diyoruz. Kanun geldikten sonra 1.3 milyar dolarlık, Güney’deki gayrimenkuller, kapış kapış gidiyor. Belki belli yerlerde köyler kurulacak, İngiliz, Alman köyü gibi…

Bu tren inşallah çok daha hızlı gider. Kanun çıkmadan önce 10 bin tane boş daire Antalya’da bekliyordu.

Burada memleketin önü açılmış oldu. Turizm gelirlerinin artışı da oldu ama buraya paralı insan geliyor, buraya güveniyor.

Güvenmediğiniz ülkeye gider misiniz, paranızı yatırır mısınız? Bundan dolayı oldukça memnun olmamız lazım, önünü de açmamız lazım. Hiç kimse merak etmesin, köylerimiz talan edilecek, gelecekler bizim ülkemizi alacaklar, bizi dışarı çıkaracaklar gibi düşünce sahibi olmak hayret verici bir husus.

Şimdiye kadar yalnız 43 bin 3 taşınmaz satılmış. bunun 37 bin 342’si zaten kanundan önce alınanlar. Yani bizim zamanımızda 7 bin civarında satış olmuş ama bizimkilerin mahiyeti değişik. Daire, villa almışlar… Daha önce mesela Türk asıllı Yunan uyruklular, Batı Trakyalı Türkler, gelmiş 11 bin 508 taşınmaz almışlar.

(İsrailliler geliyor GAP’ta yer alıyor, GAP’ı kaptırmayalım, ondan sonra hep beraber ayaklanalım) falan… Bir baktık ki, şimdiye kadar İsrail uyruklular 133 tane yer almış, o da eskiden. GAP’ta da bir tane bile yok. Bir bardak suda niye fırtına koparılıyor anlamıyorum.”

TEKEL’İN ÖZELLEŞTİRİLMESİ

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, kamuoyunda ”nereden buldun yasası” olarak bilenen yasal düzenlemenin neden kaldırıldığına ilişkin eleştirileri yanıtlarken de kanunun pratikte uygulanmadığını, o nedenle kaldırdıklarını söyledi.

Vergi Barışı Kanunu’nu da çıkardıklarını anlatan Unakıtan, kanuna bazı eleştiriler yapıldığını, ancak bu sayede 4.7 katrilyon lira toplanarak ”kasaya girdiğini” ifade etti.

Unakıtan, bir soru üzerine, özelleştirme kapsamındaki TEKEL’e ”hardbox” makinelerinin alımıyla ilgili ihale açıldığını, ancak yaşanan sorun nedeniyle bu ihalenin mahkemelik olduğunu bildirdi. Tekel sigara fabrikalarının rakiplerinin çok güçlü olduğunu dile getiren Unakıtan, Tekel’in pazar payının artırılması için teknolojisinin yenilemesi gerektiğini dile getirdi.

Tekel’in özelleştirilmesi için yakında tekrar ihaleye çıkılacağını bildiren Unakıtan, ”Satacağız, fakat aynı zamanda acil yatırımlarını sürdürsün istiyoruz” diye konuştu.

Unakıtan, şöyle devam etti:

”Bizim, (özelleştirme yapacağımız yerleri unutalım, yatırımlarını yapmasınlar) diye bir görüşümüz yok. (Bünyesini güçlendirsin) diye düşünüyoruz. Yaptığımız analizlerde, Tekel’in pazar payının büyümesi için hardbox denilen kutuların yapılması halinde Tekel’in sürümü çok fazla olacak. Tekel’in bu kısmı nedense ihmal edilmiş. Satsan da satmasan da bu kısmı güçlendirip rekabeti artırmak lazım. Bunu gördüğümüzde (bu paketleme makineleri getirin) dedik.

Pazarlık yöntemi ile ihaleye gidildi. En iyi teklifi veren bir firmaya verildi. Tütün Üst Kurulu, (gelen makinalardan biri kullanılmış) diye inceleme yapıyor. Diyor ki, bu makinanın bazı kısımları kullanılmış. Tekel de Kurul’un bu savına karşılık, (ben de mahkemeye giderim) diyor. Mahkemenin sonunda ne karar verilirse o uygulanacak.

Tekel’in bu makinaların çalıştırmamasından dolayı zararı çok büyük. Mesele bu kadar açık. Art niyet aramak yanlış.”

”VİCDANIMIZ EL VERMİYOR”

Bakan Unakıtan, Türkiye’nin elinde 150 bin ton tütün stoku bulunduğunu, bunu satmak için pek çok ülkeye teklif verdiklerini ancak ciddi bir alıcı çıkmadığını söyledi.

Tütüne alıcı aradıklarını, yıllardan beri elde tutulan tütünlerin artık çürümeye başladığını anlatan Unakıtan, tütünü yakmaya vicdanlarının el vermediğini, bunun için bile kilo başına 15 cent masraf yapılmasını gerektirdiğini dile getirdi.

TÜPRAŞ’IN ÖZELLEŞTİRİLMESİ

TÜPRAŞ ile ilgili soruyu yanıtlarken bu kurumun özelleştirme kapsamında olduğunu dile getiren Unakıtan, şöyle konuştu:

”TÜPRAŞ’ın yüzde 65.36 olan hissesini biz tekrar satacağız. Yani tekrar özelleştirilecek. Burada etik olmayan bir şey yok. Yakında buranın satışına başlanacak. Satmaktan vazgeçmiyoruz. Danıştay’ın kararı, (burayı özelleştiremezsiniz) demiyor, (bu işlemi iptal ediyorum) diyor.” Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün mazot parası olmadığı için araçları çalıştıramadığına yönelik sorulara da yanıt veren Bakan Unakıtan, bu kuruma geçen hafta 10 trilyon lira akaryakıt parası verildiğini bildirdi.

İktidara gelmeden önceki şartlar yaşansaydı ne kadar borç ödemek gerektiğine ilişkin bir hesap yaptığını anlatan Bakan Unakıtan, sözlerini, ”Bizim gelecek sene ödeyeceğimiz faiz 56 katrilyon lira. Bu daha da düşer inşallah. 2002’de olsaydı 161 katrilyon lira öderdik o şartlara göre, borçlanma faiz oranlarına göre. O faizler aynen devam etseydi…” diye tamamladı.

”YABANCILARIN GAYRIMENKUL SATIN ALMASINDAN KORKMAMAK LAZIM. ÖDEMELER DENGESİ İÇİN BUNDAN SAĞLAM KAYNAK YOK”

Devlet Bakanı Ali Babacan, yabancıların Türkiye’den gayrımenkul satın almasından korkmamak gerektiğini belirterek, ”Hurafe ve yersiz korkulardan kurtulmak gerekir. Ödemeler dengesi için bundan sağlam kaynak yok” dedi.

Babacan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlarken, yoksulluğun sadece Türkiye’nin sorunu olmadığını, sosyal desteklerle bu kesimin sorunlarını azaltmaya çalıştıklarını kaydetti.

E-devlet projesinin neden Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın değil de kendi konuşmasında yer aldığı eleştirisine Babacan, projenin DPT tarafından yürütülmesi nedeniyle bu konudan sözettiğini belirterek, ”Biz tek parti hükümetiyiz, bizde fitne yok, fesat yok” sözleri, gülüşmelere neden oldu.

Borç stoku konusunda 2001 yılında tarihi rekorun yaşandığına işaret eden Babacan, bu tarihte toplam kamu borç stokunun GSMH’nın yüzde 108’i olduğunu, bunun yüzde 69.2’sinin iç borç, yüzde 31.6’sının dış borç olduğunu hatırlattı. 2003 yılına bu rakamların iç borçta yüzde 54.5’a, dış borçta ise 21.87’e düştüğünü kaydeden Babacan, şöyle konuştu:

”Borçlarımızın GSMH’ye oranı, içte de dışta da toplamda da brütte de düşmüştür. Ama soruluyor (borçlar niye artıyor) diye? Katrilyon cinsinden düşünüldüğünde, bütçesi açık veren bir ülkenin borcunun düşmesi teknik olarak da mümkün değil. Bütçe denk olur ve biraz da özelleştirme geliri varsa düşer. Yoksa denk bütçede bile sabit kalır. Borçlarımızın katrilyon cinsinden artmasına şaşmamak gerekir.

Borçların GSMH’ya oranına bakılıyor, bütün dünyada bu böyle. Kaldı ki, Maastrich kriteri de borç stoku açısından orandır. Bunda biraz daha farklı bir yaklaşım var. Bu metotla ifade ettiğimizde de açıkladığımız ekonomik programa göre 2007 yılı itibarıyla yüzde 60 sınırının altına inebiliyor. 3 yıllık ekonomik programın sonunda Maastrich kriterini borç stoku açısından inşallah yakalamış oluruz. Ama bu kriter, tam üyelik için gerekli bir şey değil. Bir başka Maastrich kriterini 2006’da yakalıyoruz, o da bütçe açığının GSMH’ye oranında. Geriye, faizler ve enflasyon kalıyor. Enflasyonda 2006 itibarıyla hala Maastrich noktasına gelmemiş olabiliriz. Faizlerde kriteri belki en son yakalarız.” Babacan, faiz dışı harcamanın GSMH’ye oranının önemli olduğunu belirterek, ”Kayıtdışının büyük olduğu bir ekonomimiz var. Faiz dışı harcamalarımızın GSMH’ye göre artması, bizi de memnun ediyor. Yeter ki bunun paralelinde gelirimiz de olsun” dedi.

”KİT’LER KENDİ YAĞINDA KAVRULSUN”

Babacan, KİT’lerle ilgili temel politikalarının ”KİT’lerin kendi yağında kavrulması” olduğunu belirterek, ”Görev zararı yok, ama yüksek kar beklentimiz de yok. Çünkü bu zararlar dönüyor dolaşıyor ekonomiyi vuruyor. 2002-2003’e bakıldığında girdi maliyetleri oldukça makul seyretti. Bunda kurun da etkisi oldu. Özellikle enerjiyle ilgili konularda çok temkinli, mümkün olduğunca ince hesap kitap yapıp, hem enerji maliyetlerindeki artışı vatandaşlara yansıtmazken hem de dengeleri koruduk. 2003 ve 2004’te KİT dengesiyle ilgili hiçbir sorun yoktur” diye konuştu.

Babacan, geçmişte KİT’lerin yurt içi borçlanmasıyla ilgili uygunluk görüşü alındığını, ancak bunun Hazine’nin kefil olduğu gibi algılandığını belirterek, iç borçlanma konusunda kamu bankalarında işlerin çok kontrollü olduğunu, özel bankaların ise KİT’in durumunu dikkate aldığını anlattı. Babacan, KİT’lerin iç borçlanma için 15 gün önceden Hazine’ye bilgi vermesinin yeterli olduğunu, ancak dış borçlanmada ise izin almak zorunda olduklarını söyledi.

”BÜTÇE SINIRLI, YATIRIM DA SINIRLI OLACAK’

Babacan, Türkiye’nin bütçe imkanları ölçüsünde yatırımların da sınırlı olacağını ifade ederek, kimsenin aksi bir uygulamayı beklememesi gerektiğini kaydetti. Eski hataları tekrar etmeyeceklerini, özel sektörün yatırım konusunda önde olmasını istediklerini dile getiren Babacan, ilk 6 ayda 28 katrilyon yatırım yapan özel sektörün daha dominant olacağını kaydetti.

Babacan, ”Özel sektör, elektrik üretim projelerine girecek, barajlar yapacak, daha çok hastane, okul yapacak. Devlet burada düzenleyici ve denetleyici olacak. Devletin mecburen yapacağı yatırımlar var. Duble yolu yapmaz özel sektör. Gelişmekte olan bölgelerde devlet okul, hastane getirmek zorunda. Özel sektörün önünü açmak istiyoruz” dedi.

”SICAK PARADAN KORKMAMAK LAZIM”

Enflasyonun artmadığını, düşüş trendinde olduğunu vurgulayan Babacan, dönem dönem artışların tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de görülebileceğini söyledi. Yüzde 10’luk hedefin de altında bir rakamın yakalanacağını anlatan Babacan, sıcak paraya dayalı bir büyüme yerine, Türkiye ekonomisinin çok sağlıklı bir büyüme içinde olduğuna işaret etti.

Babacan, ”Türkiye’ye sıcak para geldiği” eleştirilerine şu yanıtı verdi:

”Sıcak para dedikleri, Ocak-Ekim döneminde toplam 3.7 milyar dolardır. Aynı dönemde doğrudan yabancı yatırımlar 2.4 milyar dolardır. Doğrudan yabancı sermaye geçmiş yıllara göre iyi noktalara doğru gidiyor. Serbest kur rejiminde sıcak paradan çok da korkmamak lazım. Ama sabit kurda korkulabilir. Dünyada son 50 kriz ödemeler dengesi sebebiyle çıkmış, bunlardan 49 ülkede sabit kur rejimi var. Serbest kur rejimi artı serbest sermaye birlikte olduğunda bundan korkmamak lazım.” Babacan, ekonomide referans belgesinin Katılım Öncesi Ekonomik Programı olduğunu, IMF ile program değil, stand-by düzenlemesi yapılacağını söyledi. 2004 yılındaki Tarımsal kredilerin GSMH’nın binde 89’u olduğunu belirten Babacan, ”Biz tarıma ayrı bir destek daha veriyoruz, gümrük uygulamaları…Gümrük uygulamaları tarım sektörüne çok çok büyük bir destektir. Gümrük uygulamaları da hesaba katıldığında bu rakam, yüzde 4 olur. OECD ortalamasının 4 katı demektir. Başka ülkelerle kıyaslanmayacak bir destek veriyoruz” diye konuştu.

YABANCILARA MÜLK SATIŞI

Babacan, yabancılara mülk satışıyla ilgili soruya yanıtlarken, 30 hektarın üstündeki arazi satışının Bakanlar Kurulu iznine tabi olduğunu, 100 metrekarelik bir arsa için bile bölge kolordu komutanlıklarından izin alındığını, ayrıca Bakanlar Kurulu’nun bu konuda yetkili olduğunu anlattı.

2004 yılın ilk 10 ayında yabancıların aldığı gayrımenkulun geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53 artarak 1.3 milyar dolara ulaştığını bildiren Babacan, 18 Temmuz 2003 tarihinden bugüne kadar 48 ülkeden 7 bin 138 kişinin 6 bin 180 adet taşınmaz mal edindiğini söyledi.

Babacan, yapılan eleştirilere şu karşılığı verdi:

”Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde İsrail vatandaşlarına ait bir adet gayrımenkul yok. Toplam 150-180 parça bir şey var o da İstanbul’dadır. Böyle hurafelerle, yersiz korkuları bırakmamız lazım. Türkiye artık dışa açılmak zorunda. Türk vatandaşı gidip dışarıda mülk alıyorsa, dışarıdan da gelip alabilirler. Kazıyıp götürecek hali yok. Ekonomiler için büyük fayda, arsaysa arsa, araziyse arazi, daireyse daire Türkiye’de duruyor, adam bir de para getiriyor. İspanya’da her biri 3-5 milyar dolarlık şehirler kurulmuş, Almanya’dan emekliler gelsin yerleşsin diye. Bugünün ekonomik koşullarına uyum sağlamamız gerekiyor. Bakanlar Kurulu bu konuda her türlü düzenlemeye yetkili. Küçük küçük menkuller bunlar. Bundan korkmanın anlamı yok. 17 Aralık’tan sonra, AB sürecinde çok büyük kaynak sözkonusu…Ödemeler dengesi finansmanı anlamında bundan sağlam finansman yok. Girdi mı çıkması zor.”

Yorumlar kapatıldı.