İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

AB toplantısında `EKÜMENİK´ KRİZİ

Abant Platformu, Avrupa Parlamentosu, Belçika’nın Leuven Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği ‘Türkiye’nın AB üyeliği sürecinde kültür, kimlik ve din’ adlı iki günlük toplantının dün yapılan ilk oturumuna günlerdir Türkiye’nin gündemini meşgul eden ekümeniklik tartışması damgasını vurdu. Prof. Niyazi Öktem, Fransa Metropoliti Adamakis’i mikrofona davet ederken ‘Türkiye’de ekümenik deyince alerji yapıyor, oysa bütün dünya Patrik Bartholomeos’u ekümenik kabul ediyor, ben de ekümenik Patrikhane’nin Fransa Metropoliti’ne sözü veriyorum’ dedi. Metropolit’in ardından söz alan Katolik Cemaati temsilcisi ise bu anonsa karşı çıkarak, Öktem’e itiraz etti. Konuşmaların ardından Fransa Metropoliti ve Prof. Niyazi Öktem’den konu ile ilgili görüş aldık.

Emanuel Adamakis:Biz artık bu konuları tartışmaktan yorulduk. ‘Ekümenik’ tarihi bir sıfattır, politik bir içeriği yoktur ve bizi dünya zaten böyle tanımaktadır. Geçen sene Türk Hükümeti ekümenikliği kabul edeceğine dair bize söz vermişti. Ancak söz tutulmadı. Bu meselenin neden bu kadar büyütüldüğünü anlamıyorum.

Niyazi Öktem: Ekümeniklik Hristiyanlığın içinden çıkan bir konu. Kesinlikle politik değil. Zaten Katolik temsilci de Katolik-Ortodoks çekişmesi yüzünden itiraz etti yalnızca. Bu sıfatı Osmanlılar kendi lehlerine kullanmayı bilmişti, biz de kullanabiliriz. Tartışmayı politik arenaya çekenler kabahatli. Ekümenikliği Türkiye tanırsa Patrik Rus ve Sırp kiliselerine karşı güç kazanacak. Türkiye açısından ise pek fazla değişiklik olmayacak. Devletin içindeki dengeleri iyi görmek lazım. İstersek ekümenikliği lehimize çevirebiliriz.

AB’yi İslam tartışmasından çıkaralım

Toplantının ilk bölümünde dikkat çeken diğer konuşmacılar ise Belçika Federal Meclisi’nin ilk Türk asıllı milletvekili Cemal Çandarlı ve Belçika Senatosu üyesi Fatma Pehlivan’dı. İki isim de konuşmalarını Türkçe yapmayı tercih etti. Pehlivan, Türkiye’nin AB üyeliğinin İslam platformundan çıkarılması gerektiğini ve laikliği vurgulamanın önemli olduğunu söyledi. Ancak Belçikalı parlamenterlerin Türkçe’yi tercih etmesi kulislerde kendi içlerine kapandıkları ve yeterli etkiyi yaratamadıkları yönünde yorumlandı.

Toplantının ikinci ayağında ise Prof. İlkay Sunar’ın konuşması son günlerde Türkiye etrafında dönen Avrupa kaynaklı haber ve yorumlara gönderme yapar nitelikteydi. Fransa eski cumhurbaşkanı Giscard d’Estaing’in kaleme aldığı; Türkiye’nin Avrupalı olmadığını ve birliğin dengelerini bozacağını öne sürdüğü makaleye gönderme yapan Sunar, d’Estaing’in ‘Avrupalıların ortak bir milli kimlik oluşturmaları gerek, oysa Türkiye hiçbir zaman Avrupalı olmadı, birliğe uymaz’ diyerek aslında Türkiye’nin Müslümanlığına gönderme yapıyor. Oysa bu tavır bilimsel düşünce, hukuk devleti, demokrasi gibi kavramlarila bağdaşmıyor’ dedi. Toplantıda Prof. Nilüfer Göle, Gündüz Aktan ve Avrupa’nın çeşitli üniversitelerinden profesörler de söz aldı. Oturum bu gün de demokrasi ve din konularını ele alacak. Ancak davetli listesinde bulunan Abdullah Gül, Günter Verheugen ve Romano Prodi oturumlara katılmadılar.

Nagehan ALÇI/ BRÜKSEL

Yorumlar kapatıldı.