İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İnsan haklarınıza çakarım iki tane!

RADİKAL – ANKARA – İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun (İHDK) ‘Azınlık Raporu’na tepkiler çığırından çıktı. İHDK Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun, raporun son halini açıklayacağı basın toplantısı, Kamu-Sen temsilcisinin de aralarında olduğu bir grupça sabote edildi. Kaboğlu’nun elindeki metni yırtan grup, Lozan’ı tartışmaya açan bir raporun dağıtılmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Salonu terk etmek zorunda kalan Kaboğlu, bunu insan haklarına çirkin bir saldırı olarak niteledi.

İHDK’ya bağlı Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu’nun yazdığı, tartışma yaratan Azınlık Raporu’nun Başbakanlığa da iletilen son hali dün bir basın toplantısıyla açıklanacaktı. Toplantı, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın da bulunduğu binada yapıldı. Raporu hazırlayan komisyon başkanı Prof. Dr. Baskın Oran’ın katılmadığı toplantıda Kaboğlu, raporda Lozan’ın azınlıklar konusunda getirdiği yaklaşımın doğru anlaşılmasının istendiğini belirtirken, müdahale geldi.

Kamu-Sen Genel Sekreteri ve Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Kaboğlu’nun sözünü keserek, yüksek sesle, raporun dağıtılamayacağını dile getirdi. Raporun Lozan’ı yeniden tartışmaya açmasını kabul edemeyeceklerini ve raporun usulsüz oylandığını savunan ve “Bu raporun hiçbir yerinde insan hakları yoktur. Bu rapor bir provokasyondur” diyen Yokuş, Kaboğlu’nun önünden rapor özetini alarak yırttı ve yere fırlattı.

Kaboğlu: Bu şiddettir

Kaboğlu ve arkadaşları, Yokuş’un açıklamalarını bitirmesini bekledi. Ancak Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği Başkanı Abdullah Buksur da devreye girerek Kaboğlu’nu suçlamaya başladı. Kaboğlu, müdahale nedeniyle konuşamazken, yanındaki üyelerle müdahaleci grup arasında tartışma yükseldi ve taraflar birbirine “Karı gibi konuşma”, “Tipine bak” dedi.

Tartışma büyüyünce Kaboğlu, “Fiziki şiddete uğradık. Basın toplantısı bile yaptırmıyorlar. Söz özgürlüğüne tahammül edemeyen insanlarla Danışma Kurulu’nu yürütmeye çalışıyoruz. Bu görevi hangi koşullarda yaptığımızı, düşünce özgürlüğünün düzeyini görüyorsunuz” diyerek toplantıyı bitirdi. Kaboğlu rapor metnini gazetecilere dağıtıp odasına geçti.

Yokuş, daha sonra da açıklamalarını sürdürdü ve benzer durumda yine benzer şeyleri yapacaklarını söyledi. Raporun etnik, ideolojik ve dinsel amaçları gerçekleştirmek, ‘çoğunluğu azınlığa tabi kılmak gayesiyle’, ‘bir avuç elit’ tarafından yazıldığını savunan Yokuş, yaptığının insan haklarına uygun olup olmadığı sorulunca şu yanıtı verdi: “Türk milletinin iradesiyle uğraşan, hukuka uygun olmayan raporu yırttık, bundan sonra da bunlara izin vermeyeceğiz. Yapılan insan haklarına uygun.”

Yokuş, Dışışleri Bakanı Abdullah Gül’ün önce “Raporu tanımam” deyip, sonra destekleyen açıklamalar yaparak ‘ikiyüzlü siyaset’ uyguladığını da öne sürdü.

TOBB temsilcisi İsmail Köksal da, tartışılan raporun, usule uygun oylanmadığı için yok sayılması gerektiğini savunurken, diğer kurul üyesi Yakup Erikel, raporun yeniden müzakere edilmesi için Danışma Kurulu’na dilekçe verdi.

‘Son derece vahim’

Bu grubun açıklamaları bitince Kaboğlu yeniden salona geldi. Tansiyonun yükseleceğini öngörerek yanında getirdiği ayranı içen Kaboğlu şunları söyledi:

“Bu, ülkemizde işkence için kullanılan sıfır toleransın düşünce ve ifade özgürlüğü açısından söz konusu olduğunu göstermesi bakımından son derece vahim. Bu çirkin bir saldırıdır. İHDK toplantılarına katılmayıp buralarda gelip düşünce özgürlüğünü baltalamaya çalışanların tavrını kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”

‘Türkiyelilik’ kavramı çıkarıldı

İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun hazırladığı Azınlıklar ve Kültürel Haklar Raporu’nun son halinde, raporun en fazla tepki çeken ‘Sonuç’ bölümünün son iki paragrafı çıkarılarak ‘Türkiyelilik üstkimliği’ tartışmalarına son verildi. Çıkarılan iki paragraf şöyle: “Böylece, 80 yıldır durmadan gelişen toplumumuza artık çok dar gelen ve üstelik ülkemizde çatışma doğuran 1920 ve 30’ların modeli muasır medeniyet modeliyle değiştirilecektir. Eskiden özdeş sayılan ‘milliyet’ (belli bir etnik kökene mensubiyet) ile ‘vatandaşlık’ kavramları ayrı ve bağımsız kavramlar olarak ele alınacaktır. Sonuçta, tekkültürlü ulus-devlet modelinin insan haklarını göz ardı eden boyutu yerine, ‘Türkiyelilik’ üstkimliği altında çokkültürlü yeni bir toplum modeli benimsenecektir. ‘Zorunlu’ değil, ‘gönüllü’ vatandaşlardan oluşan bu yeni toplumun, devletini daha büyük bir istekle benimseyeceğine kuşku yoktur.”

Saldırıya kınama

Çok sayıda sivil toplum örgütü, İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun ‘Azınlık Raporu’na ilişkin sabotajı kınayarak, başkan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’na desteğini açıkladı.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz Önen: Bu kaba saba yaklaşım, 20-30 yıl öncesi şiddet yanlılarının, tetikçilerinin kullandığı yöntemlerin yeni bir versiyonudur. Buna Türkiye’nin tahammülü yok. Rapora oy veren bir insan hakları savunucusu olarak bu hareketi şiddetle kınıyorum.

İnsan Hakları Derneği Başkanı Yusuf Alataş: Utanç verici. İnsan hakları raporlarıyla ilgili son tartışmaları sağlıklı zeminden çıkaran hükümettir. Hükümet, hoşuna gitmeyen noktalara dikkati çeken insanları hedef göstermiştir. Hükümetin, bu vahim durum karşısında Türkiye’deki düşünce özgürlüğünün geldiği noktayı yeniden açıklaması gerekir.

KESK Başkanı Sami Evren: Gerilim ve şiddet üzerinden prim yapmaya çalışanların, demokrasi kültüründen bihaber olanların maskeleri düşmüştür. Kaboğlu’na yönelik saldırı, konfederasyonumuza da yönelmiş bir saldırıdır. Saldırı; çağdışı, ilkel bir zihniyetin ürünüdür. Özür dilenmelidir.

Eski İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Nejat Arseven ise Kaboğlu’na gönderdiği destek mesajında şunları söyledi: Şahsınıza yönelik aslında insan haklarına vaki saldırıdan, bir dönem insan haklarıyla ilgili sorumluluğu üstlenmiş olmanın onurunu taşıyan bir eski bakan ve hukukçu olarak büyük üzüntü duydum. Davranışı şiddetle kınıyorum.”

Yorumlar kapatıldı.