29 Ekim 2004— Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girişinin “çağı değiştirebilecek önemi haiz” olduğunu belirten Piskopos Lajola, Avrupa’daki bazı hükümetlerin tereddütlü davranmalarının doğal karşılanması gerektiğini savundu.
Vatikan’da dışişleri bakanlığı makamına tekabül eden Dış Devletlerle İlişkiler Sekreteri Piskopos Lajola, Avrupa Anayasası anlaşmasının Roma’da imzalanmış olduğu günde, La Stampa gazetesinde yayınlanan özel demecinde, Türkiye konusunda da ilginç yaklaşımlarda bulundu.
Lajola, Türkiye’nin üyeliği konusunda Vatikan’ın tavrına ilişkin bir soruya karşılık olarak, “Bildiğim kadarıyla Vatikan’ın şu ana dek bu konuda resmi bir tavrı yok. Tabii ki Vatikan’a göre de üyelik durumunda, Türkiye 2002 yılındaki Kopenhag Zirvesi’nde belirlenen kriterlere uymak zorundadır” dedi.
Lajola, AB’nin Türkiye’den ziyade başka ülkelere öncelik vermesi kanaatinde olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bazı hükümetler kararlarını referandumla destekleme gereği duyuyorlar. Vatikan, her halükarda Avrupa’nın genişlemesinden korkmuyor.
Papa 2. Jean Paul’ün bazen Atlantik’ten Ural Dağları’na kadar birleşik bir Avrupa’dan söz ettiği konuşmaları var. Önemli olan şey, Avrupa’nın kendi içinde derin bütünlük arz etmesidir. Bu çerçevede, bana göre, Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan gibi üyeliğe aday olmuş ülkelere öncelik verilmeli. Aynı şey Ukrayna, Moldavya, Gürcistan ve Ermenistan için de geçerli.
Bu ülkeler eski güçlü kültüre sahip. Listeyi Balkanlar’daki başka ülkelerle uzatmak da mümkün. Avrupa, Sırbistan, Karadağ, Arnavutluk’u görmezlikten gelemez. Vatikan da kendini bu ülkelere çok yakın hissediyor.”
Yorumlar kapatıldı.