İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye´nin Bilinmeyen `Kurucu Belgesi´

BİA Haber Merkezi

25/10/2004 Kıvanç KOÇAK

——————————————————————————–

BİA (Ankara) – Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’na bağlı “Azınlıklar ve Kültürel Haklar Komisyonu”nun hazırladığı ve büyük tartışma yaratan “Azınlık Hakları Ve Kültürel Haklar Raporu”yla tekrar gündeme gelen Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin “kurucu belgesi” sayılıyor.

27 Temmuz 1923’te, İngiliz İmparatorluğu, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven devleti ile Türkiye arasında imzalanan ve halen yürürlükte olan antlaşma 143 maddeden oluşuyor. Siyasal, mali, ekonomik ve sosyal konuları düzenleyen antlaşma; “ülkeye ilişkin hükümler”, “uyruklar”, “Osmanlı devlet borcu”, “mallar, haklar ve çıkarlar”, “borçlar”, “endüstri, edebiyat ya da sanat yapıtları mülkiyeti”, “ulaşım yolları ve sağlık sorunları”, “savaş tutsakları” gibi ara başlıkları içeriyor.

Antlaşmanın “Siyasal Hükümler” bölümü içinde bir 3. Kesim’de yer alan 37.-44. maddeleri ise “Azınlıkların Korunması” başlığı altında Türkiye’deki azınlıkların durumunu düzenliyor.

Bu maddelere göre Türkiye’de sadece “gayrimüslimler” azınlık olarak tanınıyor. Türk hükümetlerine, anadilde eğitim hakkı da dahil olmak üzere, azınlıklara din, dil, eğitim ve ibadet konusunda her türlü kolaylığı gösterme yükümlülüğü getiriliyor.

Türkiye’nin bilinmeyen “kurucu belgesi”

Ne var ki antlaşma metni okullarda hiçbir zaman tam olarak öğretilmeden, sadece özet bilgiler halinde “geçiştiriliyor”. Türkiye’de çok da fazla bilinmeyen Türkiye’nin “kurucu belgesi”nin azınlıklarla ilgili maddeleri şöyle:

Madde 37

* Türkiye, 38. maddeden 44. maddeye kadar olan maddelerin kapsadığı hükümlerin temel yasalar olarak tanınmasını ve hiçbir kanunun, hiçbir yönetmeliğin (tüzüğün) ve hiçbir resmi işlemin bu hükümlere aykırı ya da bunlarla çelişir olmamasını ve hiç bir kanun, hiç bir yönetmelik (tüzük) ve hiç bir resim işlemin söz konusu hükümlerden üstün sayılmamasını yükümlenir.

* Bu maddeyle, antlaşmayla getirilen hakların Türk makamları tarafından hiçbir biçimde geri alınamayacağı karara bağlanmış durumda.

Madde 38

* Türk hükümeti, Türkiye’de oturan herkesin, doğum, bir ulusal topluluktan olma [milliyet, nationality], dil, soy ya da din ayırımı yapmaksızın, hayatlarını ve özgürlüklerini korumayı tam ve eksiksiz olarak sağlamayı yükümlenir.

* Türkiye’de oturan herkes, her inancın, dinin ya da mezhebin, kamu düzeni ve ahlak kurallarıyla çatışmayan gereklerini, ister açıkta isterse özel olarak, serbestçe yerine getirme hakkına sahip olacaktır.

* Müslüman-olmayan azınlıklar, bütün Türk uyruklarına uygulanan ve Türk hükümetince, ulusal savunma amacıyla ya da kamu düzeninin korunması için, ülkenin tümü ya da bir parçası üzerinde alınabilecek tedbirler saklı kalmak şartıyla, dolaşım ve göç etme özgürlüklerinden tam olarak yararlanacaklardır.

* Ayrımcılığa karşı düzenlenen bu maddeyle Türkiye’de oturan herkes dini inancının gereğini serbestçe yerine getirebilme hakkına sahip.

Madde 39

* Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, Müslümanların yararlandıkları ayni yurttaşlık (medeni) haklarıyla siyasal haklardan yararlanacaklardır.

* Türkiye’de oturan herkes, din ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşit olacaktır.

* Din, inanç ya da mezhep ayrılığı, hiç bir Türk uyruğunun, yurttaşlık haklarıyla (medeni haklarla) siyasal haklarından yararlanmasına, özellikle kamu hizmet ve görevlerine kabul edilme, yükseltilme, onurlanma ya da çeşitli mesleklerde ve iş kollarında çalışma bakımından, bir engel sayılmayacaktır.

* Herhangi bir Türk uyruğunun, gerek özel gerekse ticaret ilişkilerinde, din, basın ya da her çeşit yayın konularıyla açık toplantılarında, dilediği bir dili kullanmasına karsı hiç bir kısıtlama konulmayacaktır.

* Devletin resmi dili bulunmasına rağmen, Türkçe’den başka bir dil konuşan Türk uyruklarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakımından uygun düşen kolaylıklar sağlanacaktır.

* Bu maddeyle Türkiye’deki azınlıkların kanun önünde eşit olması sağlanırken, Türk uyruğuna sahip herhangi bir kimsenin gerek özel, gerekse ticari ve hukuki ilişkilerinde dilediği dili kullanmasına hiçbir kısıtlama konulamayacağı hükme bağlanıyor.

Madde 40

Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla ayni işlemlerden ve ayni güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapmak konularında eşit hakka sahip olacaklardır.

* Bu maddeyle azınlıklara hukuki güvence getirilirken, kendi dinsel kurumlarını ve okullarını kurabilecekleri, buralarda tam anlamıyla özgürlük içinde olacakları düzenleniyor.

Madde 41

* Genel [kamusal] eğitim konusunda, Türk hükümeti, Müslüman-olmayan uyrukların önemli bir oranda oturmakta oldukları il ve ilçelerde, bu Türk uyruklarının çocuklarına ilk okullarda ana dilleriyle öğretimde bulunulmasını sağlamak bakımından, uygun düsen kolaylıkları gösterecektir. bu hüküm, Türk hükümetinin, söz konusu okullarda Türk dilinin öğrenimini zorunlu kılmasına engel olmayacaktır.

* Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uyruklarının önemli bir oranda bulundukları il ve ilçelerde, söz konusu azınlıklar, devlet bütçesi, belediye bütçesi ye da öteki bütçelerce, eğitim, din ya da hayır islerine genel gelirlerden sağlanabilecek paralardan yararlanmaya ve pay ayrılmasına hak gözetirliğe uygun ölçülerde katılacaklardır.

* Gayrimüslim azınlıkların yoğun olarak yaşadıkları yerlerde, bunların çocuklarının ilkokullarda ana dillerinde eğitim görmesini sağlamak Türk hükümetine bir görev olarak yükleniyor. Türkçe ise zorunlu kılınabiliyor.

Madde 42

* Türk hükümeti, Müslüman-olmayan azınlıkların aile durumlarıyla, kişisel durumları konusunda, bu sorunların, söz konusu azınlıkların gelenek ve görenekleri uyarınca çözümlenmesine elverecek bütün tedbirleri almağı kabul eder.

* Türk hükümeti, söz konusu azınlıklara ait kiliselere, havralara, mezarlıklara ve öteki din kurumlarına tam bir koruma sağlamayı yükümlenir. bu azınlıkların Türkiye’deki vakıflarına, din ve hayır isleri kurumlarına her türlü kolaylıklar ve izinler sağlanacak ve Türk hükümeti, yeniden din ve hayır kurumları kurulması için, bu nitelikteki öteki özel kurumlara sağlanmış gerekli kolaylıklardan hiç birini esirgemeyecektir.

* Gayrimüslimlere, sorunlarını kendi aralarında çözebilme imkanlarının sağlanması gerektiği vurgulanan bu maddeyle ayrıca Türk hükümetinin azınlıklara ait ibadethanelere tam bir koruma sağlaması gerekliliği düzenleniyor.

Madde 43

* Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, inançlarına ya da dinsel ayinlerine aykırı herhangi bir davranışta bulunmağa zorlanamayacakları gibi, hafta tatili günlerinde mahkemelerde hazır bulunmaları ya da kanunun öngördüğü herhangi bir işlemi yerine getirmemeleri yüzünden haklarını yitirmeyeceklerdir.

* Bununla birlikte bu hüküm, söz konusu Türk uyruklarını, kamu düzeninin korunması için, öteki Türk uyruklarına yükletilen yükümler dışında tutar anlamına gelmeyecektir.

* Azınlık mensubu Türk uyrukluların, din ve inanç özgürlüğü bu maddeyle düzenlenmiş durumda.

Madde 44

* Bu madde sözleşmenin yürürlüğü ve çıkabilecek anlaşmazlıkların çözümüne yönelik.

Madde 45

* Bu kesimdeki hükümlerle, Türkiye’nin Müslüman-olmayan azınlıklarına tanınmış olan haklar, Yunanistan’ca da, kendi ülkesinde bulunan Müslüman azınlığa tanınmıştır.

* Söz konusu düzenlemelerin Yunanistan’daki Müslüman azınlık için de aynen uygulanacağı bu maddeyle kabul edilmiş durumda.

Yorumlar kapatıldı.