İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fransız Parlamentosu´nda Türkiye tartışması

Fransız gazetelerinde bugün çıkan haberlerde, “AB’nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini açma kararından önce parlamentoda bir tartışma yapılacağı, ancak bu tartışmanın oylamasız olacağının artık kesinleştiği” bildirildi. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, tartışmanın 5. Cumhuriyet Anayasası’nın kurallarına ve ruhuna uygun olması gerektiğini söyledi.

Gazeteler ayrıca, “Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın açıklamalarıyla kamuoyunu ve siyasileri yatıştırmaya çalıştığı” yorumunu yaptılar. Le Figaro gazetesi, Chirac’ın, AB zirvesinin düzenleneceği 17 Aralık’tan önce parlamentoda bir tartışma yapılmasına artık sıcak bakmasını, “iktidar partisine yönelik bir jest” olarak değerlendirdi.

“Chirac ve Başbakan Jean-Pierre Raffarin’ın, Fransa’da kamuoyunu ve siyasileri yatıştırmak için zirve öncesi tartışma açılmasına artık karşı koymadıklarını” belirten Le Figaro, “5. Cumhuriyet Anayasası’na aykırı olduğu gerekçesiyle Chirac ve Raffarin’ın parlamentoda oylama yapılmasına karşı çıktıklarına” dikkat çekti.

Liberation gazetesi de hükümetin, Türkiye konusunda 17 Aralık’tan önce parlamentoda tartışma yapılmasına geçen hafta karşı çıktığını hatırlattı, ancak sağ ve sol partilerden gelen yoğun baskı üzerine Chirac ve Raffarin’ın oylamasız tartışma yapılması önerisini kabul etmek zorunda kaldıkların yazdı.

FRANSIZLARI İKNA

“Chirac’ın dün akşam France-2 televizyon kanalına yaptığı açıklamada, Fransızları ikna ve yatıştırma yoluna gittiğini” belirten Liberation, Chirac’ın Türkiye’nin üyeliği konusunda Fransızların referandumda son sözü söyleme hakları olduğunu hatırlatmasına da dikkat çekti.

Le Parisen gazetesi, “Chirac’ın, Fransızların endişelerini anladığını” yazdı ve “müzakerelerin en az 10 yıl süreceği ve Fransızların referandumla son sözü söyleyeceğini” belirtmesiyle ”Cumhurbaşkanı’nın kamuoyunu yumuşatmaya çalıştığı” yorumunu yaptı.

Parlamentodaki “üçüncü büyük siyasi güç” Fransa Demokrasi Birliği (UDF), parlamentoda yapılacak Türkiye tartışmasının oylamalı olması konusunda ısrar ediyor. Siyasi uzmanlar, dış politika konularında karar verme yetkisinin Chirac’ın sorumluluğunda olduğunu hatırlatarak, bunun 5. Cumhuriyet Anayasası’na aykırı bir durum olacağını savunuyorlar.

Türkiye konusunda tamamen ikiye bölünen Sosyalist Parti’nin Genel Sekreteri François Hollande ve taraftarları, müzakerelerin açılmasına karşı çıkmazken, eski başbakanlardan Laurent Fabius ve yakın arkadaşları ise müzakerelerin başlamasına itiraz ediyorlar.

HÜKÜMET SÖZCÜSÜ COPE: 17 ARALIK’TAN ÖNCE OYLAMA İÇİN NEDEN YOK

Fransa’da Hükümet Sözcüsü Jean-François Cope, “AB’nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini açması konusunda, ulusal parlamentoda 17 Aralık tarihinden önce bir oylama yapılması için hiçbir neden olmadığını” söyledi.

RTL radyo kanalının sorularını yanıtlayan Cope, “anayasanın dış politika konularında cumhurbaşkanına verdiği karar yetkisine” dikkati çekti ve “Cumhurbaşkanı, uluslararası taahhütleri, anlaşmaları, sözleşmeleri Fransa adına müzakere etme hakkına sahip” dedi.

Parlamentonun daha sonra bu anlaşmaları onaylama hakkına sahip olduğunu belirten Cope, “AB Brüksel zirvesinin yapılacağı 17 Aralık tarihinden önce parlamentoda oylama olması için özellikle hiçbir neden yok” dedi.

İktidardaki Halk Hareketi Birliği’nden (UMP) 50 milletvekili, geçen hafta, Fransa Demokrasi Birliği’nin (UDF) parlamentoda Türkiye konusunda 17 Aralık tarihinden önce oylamalı bir tartışma yapılması önerisine destek vereceğini açıklamıştı.

Daha önce Türkiye konusundaki tartışmanın 17 Aralık tarihinde yapılmasını istediğini belirten Başbakan Jean-Pierre Raffarin, dün yaptığı açıklamada ise tartışmanın, anayasaya saygı koşuluyla parlamentoda her zaman olabileceğini söylemişti.


ÖZÜLKER: TEREDDÜDÜN EN
ÖNEMLİ NEDENİ DİN

Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Uluç Özülker, “Fransızların Türkiye’nin AB üyeliğine karşı tereddüdündeki en önemli nedenin din faktörü olduğunu” söyledi.

Le Parisien gazetesinin sorularını yanıtlayan Büyükelçi Özülker, ”Eğer Türkiye Hıristiyan olsaydı, hiçbir sorun olmazdı, fakat biz Müslüman bir ülkeyiz” dedi.

Büyükelçi Özülker, “Avrupa’nın Hıristiyanlığın kuşatılmış bir toprağı olmadığını” belirtti ve “Türkiye’nin AB üyeliğinin Avrupa’nın doğasını değiştirmeyeceğini” söyledi.

“Türkiye’nin AB’ye üye 25 ülkeyle aynı demokratik değerleri paylaştığını” kaydeden Özülker, “Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin 1959’a kadar uzandığını ve Ankara’nın Gümrük Birliği’ne üye olduğunu” hatırlattı.

Türkiye’nin üyeliğiyle ilgili Fransa’da devam eden tartışmadan dolayı hayal kırıklığına uğradığın ifade eden Özülker, “Fransa’da bu konuda devam eden tartışmanın artık Türkiye olmaktan çıktığını ve Fransızların kendi kimliklerinin tartışıldığını” kaydetti.

Büyükelçi Özülker, “Fransa, bizim Avrupalılığımızı geri alamaz, Avrupa’nın bütün kurumlarına üyeyiz. Bu kıtaya ait ve evrensel cumhuriyet değerlerine inanıyoruz” dedi.

Türkiye’nin laik bir devlet olduğunu hatırlatan Özülker, Atatürk devrimlerinin de Fransız devrimi ve yüzyılın aydınlanma hareketinden etkilendiğine dikkat çekti.

“Sözde Ermeni soykırımının tanınmasına” ilişkin bir soru üzerine Büyükelçi Özülker, iddia edildiği gibi bir soykırımın olmadığını belirterek, “Soykırımı tanımak için önce kanıt olması gerekir. Bağımsız ve uluslararası tarihçiler bir araya gelip bunu değerlendirilebilir, biz de bunların sonuçlarını kabul ederiz” dedi.

Yorumlar kapatıldı.