İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Allah Türklere akıl fikir versin

Allah Türklere yardım etsin. Avrupa Birliği’ne üyeliklerinin niçin kabul edilmediğini anlamak istemiyorlar. Çabalıyorlar çabalıyorlar ama girişimleri hep duvara tosluyor. Zira bazen antidemokrat, bazen insan hakları ihlalcisi oluyorlar. Bazen de Kürtlere baskı yapmış oluyorlar. Sonra yaklaşık bir asır önce Ermenilere yapılanları da hâlâ itiraf etmiş değiller!

Ortak Avrupa pazarı, ekonomik temelde Avrupa’nın coğrafi, siyasi ve kültürel projelerini içermekte. Bu pazar bir birliktelik olarak 60’lı yıllarda kurulduğundan bu yana Batı Avrupa’yı ekonomik olarak komünizme karşı sağlam kılmaya çalıştı. Komünizmin yıkılması sonrası Doğu Avrupa ülkeleri Birliğe katılmak için adeta yarıştı. Aralarında 5 bin Müslüman azınlığın yaşamasına rağmen topraklarında cami inşa edilmesine şu an bile karşı çıkan Slovenya’nın da bulunduğu bu ülkelerin girişleri çok kolay oldu.

Aslında Avrupa’nın Türkiye’nin üyeliğine yönelik retçi tutumu şu iki noktadan hareket ediyor: İlki tarihi ikincisi asri. Zira Avrupa, özellikle de Orta ve Doğu Avrupa Osmanlı savaşlarını ve Osmanlı işgalini kendi doğusunda tecrübe etti. Ta ki Osmanlıların 160 gün süren Viyana kuşatmasından vazgeçmeye başlamaları ve Polonya kralı tarafından 1683’te yenilgiye uğratılmalarının sonrasına kadar. Osmanlıların o zaman yaptığı vahşice fiiller Avrupalıların zihinlerinde yer etti.

Türkiye’nin Avrupalıların aşamadığı bu tarihi, geçmişi unutturma noktasında kendisine katkıda bulunamaz. Zira bugün dünyada İslami olarak görülen kanlı terör, Türklerin Avrupalıları ‘kendilerinin geçmişin uzantısı olmadıkları’ yönünde ikna etmeleri bağlamında destek sunamaz. Çünkü ister kabul edelim ister etmeyelim Müslümanların bugünün dünyasındaki görüntüsü, kaçırma, öldürme ve patlamalarla irtibatlı. İslam hakkındaki bu haksız görüntü şu süreçte Avrupalıların Türkleri kabul etmemesi gerçeğine dönüşmekte.

Avrupalılar demografik etkenden endişeleniyor. Zira Türkiye’nin nüfusu çoğunluğu Müslüman yaklaşık 80 milyon. Kültürleri ise Avrupa ülkelerinden tamamen farklı. Coğrafi kaygı da ortada. Geçen hafta yapılan kamuoyu yoklamalarına göre Avrupalıların yüzde 40’ı Türkiye’nin üyeliği etrafında net bir görüşe sahip değil ve bu durum Avrupa nezdindeki Türk görüntüsünün bulanıklığının kanıtı.

Yıldızlar yere daha yakın

Avrupa’da önemli üç ülkenin, Fransa, Almanya ve İngiltere’nin Türkiye’nin AB’ye üyeliğini desteklediklerini hatırlatmakta fayda var. Bununla birlikte Türkiye’nin İslamcı Başbakanı Tayip Erdoğan geçen hafta Avrupalıları ülkesinin üyeliği noktasında ikna etmek için Avrupa’nın siyasi başkenti Brüksel’deydi. İkna oldularsa şayet AB’nin Türkiye’yle üyelik müzakerelerini aralık ayından sonra başlatabilirler. ‘Gökyüzünün yıldızları Türkiye’ye, AB’ye üyeliğinden daha yakın’ sözünün özeti bu. Veya Türkiye’nin Birlik dışında kalması için çalıştığı söylenen Avrupa Konvansiyonu Başkanı Giscard d’Estaing’in ifade ettiği gibi ‘Türkiye’nin üyeliği AB’nin sonu anlamına gelecektir. Çünkü Türkiye bir Avrupa ülkesi değildir ve farklı kültüre, yöntemlere ve farklı hayat modeline sahiptir.’ (Şark ül Evsat gazetesi, 25 Eylül 2004)

Yorumlar kapatıldı.