İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni-Rus tatbikatı

Fikret Ertan

‘Birkaç gün önce sona eren ağustos ayı ‘Kafkaslar’da neredeyse bir askerî manevralar ayı olarak tamamlandı’ dersek herhalde fazla yanılmış olmayız; çünkü gerçekten de bu ayın sonlarına doğru bölgede altı önemli askerî manevra yapıldı.

Rus birliklerinin Gürcistan ve Abhazya’da, NATO’nun Abhazya sahillerinde, Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan’ın Bakü’de, işgalci Ermeni birliklerinin Dağlık Karabağ’da ve son olarak Rusya ve Ermenistan’ın hemen sınırlarımızın bitişiğinde yaptıkları önemli askerî tatbikatlar bunlar…

Bu manevraların hepsinin kendine has özellikleri ve önemleri şüphesiz var; ama herhalde Türkiye bakımından Ermeni-Rus tatbikatı bunlardan en önemlisi olarak düşünülebilir.

Geçen ayın 18’inde başlayan ve son safhası 24-27 günleri arasında yapılan Ermeni-Rus tatbikatı esasen bu tatbikatların bugüne kadar yapılan dokuzuncusu oluyor. Burnumuzun hemen dibinde yapılan bu tatbikatın senaryosu Ermenistan’ın kuzeybatıdan aniden işgal eden hayali bir komşu güce nasıl savunulacağı esasına dayanıyor. Bu hayali komşu hasım güç söylemeye bile gerek yok, tabii ki Türkiye. Kısacası, bu son tatbikat Ermeni ve Rus güçlerinin muhtemel bir Türk saldırısı karşısındaki askeri planlarını ve hazırlıklarını sınamaya matuf bir planlı tatbikat…

Manevranın senaryosuna göre, hasım güçler Kars ve Iğdır bölgesinden başlattıkları saldırıyla Gümrü ve Vanadzor şehirlerine ilerliyorlar; ama 3500 kadar askerden müteşekkil Ermeni-Rus güçlerinin başlattıkları karşı saldırıyla Ermeni topraklarından çıkarılarak geldikleri Aras Nehri’nin öteki yakasına atılıyorlar.

Gerçek cephanelerin kullanıldığı, son safhası geçen hafta bugün tamamlanan ve başarıyla, herhangi bir kaza ya da zayiat olmaksızın sonuçlandığı hem Ermenistan Savunma Bakanı Serj Sarkisyan hem de tatbikatın ortak komutanı Rus Korgeneral Aleksandr Studenikin tarafından açıklanan tatbikatın ana üssü şüphesiz sınırlarımıza çok yakın olan Gümrü üssü. Rusya bu üste Güney Kafkaslar’daki en büyük askeri varlığını barındırıyor ve 1998 yılında taraflar arasında varılan mutabakat uyarınca Gümrü üssünde en az 25 yıl daha kalmayı planlıyor.

Gümrü üssü Kars’ın hemen karşısında bulunan ve 102. Rus üssü olarak da bilinen 3500 kadar Rus askerinin görev yaptığı, top, tank, zırhlı araç gibi ağır silahların da muhafaza edildiği askeri bakımdan son derece önemli bir büyük üs. Üsteki Rus askerlerinin büyük çoğunluğu da Rus vatandaşı olan etnik Ermeniler.

Bu üsle ilgili olarak geçen yılın kasım ayında Ermenistan ile Rusya arasında mahiyeti ve ayrıntıları fazla bilinmeyen birtakım yeni anlaşmalar da yapılmış ve ben de bunlardan bu köşede o zaman söz etmiştim. Bunların arasında Rusya’nın Ermenistan’a vermeyi söz verdiği yeni, modern hava savunma sistemlerinin olduğu söyleniyordu. Bilindiği gibi Rusya Ermenistan’ın hava savunmasında öteden beri MİG-29 avcı-bombardıman uçakları ve S-300 PMU1 ve SA-10C hava savunma radar ve füze sistemlerini kullanıyor. Geçen yıl varılan anlaşmayla bu sistemler yenileniyor, modernleştiriliyor. Söylendiğine göre, Rusya Ermenistan’a S-300’lerin yeni modelini verecek. Bu yeni modelin en önemli özelliği radarlara yakalanmayan özel teknolojiye sahip olması ve ABM modunda hareket eden bütün uçaklara, seyir füzelerine ve diğer füzelere karşı tam koruma sağlaması.

Bugün sözünü ettiğim Ermeni-Rus tatbikatının ortak komutanı Rus Korgeneral Studenkin manevralar sona erdiğinde ünlü Prusyalı askeri teorisyen Carl von Clausewitz’den ilhamla ‘Manevralar siyasetin başka biçimlerde devamıdır’ şeklinde bir değerlendirme yapmış. Bu doğru tabii. Yönettiği manevra Rusya’nın Güney Kafkasya, özellikle de Ermenistan ayağının bariz bir tezahürü. Rusya ile birçok alanda yakınlaşırken uzak olduğumuz ve olacağımız Ermeni-Rus bağlantısı gibi önemli bir konuyu da bir kenara koyup bu yokmuş gibi davranamayız şüphesiz.

Yorumlar kapatıldı.