İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ruhban okulu meselesi

Entellektüel Boyut

Rahim Er

26 Ağustos 2004 Perşembe

Kaç nesil, düşman tehdidiyle büyüdü. Sınır komşularımız apansız topraklarımıza girip vatanımızı elimizden alacaklardı. İllerin, ilçelerin “düşman işgalinden kurtuluşunun törenlerle kutlanması” bundandı, bu kurtuluşlar aradan geçen onca zamana kadar bundan dolayı bitmiyor, bu günlerin aynı zamanda aşağılık kompleksi aşıladığı görülemiyordu.

Devâsâ bir imparatorluktan mendil büyüklüğünde bir parça kurtarabilmiştik, hem de nice bin şehit ve ardı gelmez savaşlar pahasına. O fobiler, korkular bu yüzdendi, dedelerimiz, babalarımız bundan dolayı kendi üstlerine kapanmışlardı. Korku şuydu, “ya eldeki de giderse?!”

Bu tavrın sonucudur ki Patrikhane’yi Yunanistan’la ilişkilendirmiştik Yetinmemiş 6-7 Eylül olaylarıyla asırlardır bizimle yaşayan Rumları Yunanistan’a o vatandaşlarımızın deyimiyle “gâvurun içine” göndermiştik. Onunla da yetinmemiş Heybeliada Ruhban Okulunu kapatmıştık.

Halbuki kendinden emin devlet politikaları bu müesseseleri milli menfaatler doğrultusunda şekillendirir. Osmanlı öyle yapmıştı. Osmanlı, sadece Hilafeti bir siyasi otorite olarak kullanmamış, Patrikhane’yi de Ortodoks Hıristiyan dünya üzerinde bir güç ve nüfuz unsuru olarak kullanmıştı. O patriklerin, yardımcılarının protokolde yeri vardı. Din yasaklanamayacağına göre milli menfaatlere aykırı davranmamaları kaydıyla kendi alanlarında serbest bırakılmışlardı.

Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- ilk sefere çıkan askeri birliğe verdiği talimat malumdur. “Çocuklara, kadınlara, yaşlılara, din adamlarına dokunmayınız”.

İşte insan hakları…

Şimdi denebilir ki yanlış hep bizde mi oldu? Hayır, o patrikhane de o okul da Çarlık Rusya’sı, Yunanistan ve Avrupa devletlerinin zararlı telkinlerine kandılar, vahim hatalar yaşandı. Ancak benzer hatalar zaman zaman değişik yörelerimizdeki vatandaşlar tarafından da işlendi. Onlar nasıl vatandaşımızsa bunlar da vatandaşımız. Patrikhane, Heybeli Ruhban Okulu, her cephesiyle Atina’yı değil, Ankara’yı alakadar etmeli. Tabii ki bu iki müessese de yetkisini ve yerini bilmeli. Ruhban okulu, kendi tayin edeceğimiz esaslar çerçevesinde Ortodoks mezhebindeki vatandaşlarımızın din adamı ihtiyaçları için açılabilir. Yalnız bu izin AB baskı yaptı diye verilirse hiç şık olmaz. O izin bizim dinimizde ve geleneklerimizde mevcut. Onlar birer müessesedir. Akıllı devlet, o müesseseleri karşısına değil yanına alır.

Yorumlar kapatıldı.