İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

12 gelin, 12 düğün

Sonbahara kadar düğün heyecanı bitmeyecek… Kimileri beş yıldızlı otelde havai fişek patlatıyor, kimileri varoşlarda eğleniyor. Türkiye’deki farklı kültürlerin âdetlerinden bir derleme sunuyoruz

Türkiye’deki azınlıkların her birinin gelenek ve görenekleri birbirlerine hayli uzak, ama nişan ve düğün törenlerinde birçok ortak noktada buluşuyorlar; gerek büyük kentlere göçün, gerekse modernleşmenin etkisiyle bazı geleneklerinden vazgeçseler de evliliğe dair birçok ritüeli koruyorlar. Biz de yaz mevsiminin birçok kültürde düğün mevsimi olması nedeniyle farklı ‘coğrafyalar’ın düğün albümlerinden sararmış 12 fotoğraf çıkardık.

‘Kız evi naz evi’

Anadolu’da Sünni Müslümanlarda görücü usulü evlilik yaygın. Bazı bölgelerde ‘tutu’ (rehin, ipotek) verilerek söz kesildiği duyuruluyor. Söz günü kız evinde güzel bir sofra hazırlanıyor. Kızın ağabeyi kayınpedere bir tepsi içinde havlu uzatıyor. O da havluyu alarak yerine en büyük kâğıt parayı koyuyor. Bu, ‘kız tarafından söz alındı’ demek. Kimi yörelerde kız tarafı 20 bilezik, 18 beşibiryerde istiyor. Nişan, her iki tarafta da ayrı ayrı törenlerle gerçekleştiriliyor. İki taraf da ‘nişan bohçası’ hazırlıyor.

Düğün arifesinde kız evinde kına gecesi var. Eğlence bitince, erkek tarafı eski bir kumaş parçasını meşale gibi yakarak yola çıkıyor. Dönüş çok şenlikli… Birçok yerde düğün öncesi erkek evine bayrak asılıyor. Nikâh günü bir aile büyüğü, kızın beline güçlüklere karşı dayanıklı olması için ‘gayret kuşağı’ bağlıyor. Bekâr kızlar ise gelinin ayakkabısının altına isimlerini yazdırıyor.

‘Dede nikâhı’ ve vuslat

Alevilerde gelin adayının evine yaşlı bir elçi gidiyor. Başlık parasında anlaşılırsa söz kesiliyor. Genellikle gençler nişanlandıklarını büyükleri aracılığıyla öğreniyorlar. Nişandan düğüne kadar konuşmaları yasak. Bazı yörelerde düğünler üç gün, üç gece sürüyor.

Şenlik ‘kına gecesi’ ile başlıyor. Damat tarafı kızın avucuna bir altın koymadan kına yakılmıyor. Gelinin ve damadın evinde ayrı ayrı şenlik yapılıyor. Düğünün özel yemeği ise bir çeşit ekmek olan ‘göme’ ile ayran. Kız evinden “iş bilen” kadınlar, çeyizi damadın evine götürüyor ve gelin odasını hazırlıyor. Gelin odası ve çeyiz misafirlere gösteriliyor. Son gün gelin baba evinden alınıp, oğlan evine götürülüyor. Vedalaşma hüzünlü. Çünkü geleneklere göre gelinin bir yıl boyunca baba evine gitmesi yasak. Damat bolluk-bereket getirsin diye gelinin başına elma atıyor; elmayı gelinin başına isabet etmesi evlilikte sözünün geçeceğinin işareti. ‘Vuslat’ın olması için Dede nikâhı kılınıyor. Tatlı ve şerbet ikramı ise çiftin ağız tadı bozulmasın diye…

Gelinin başına gerilen çarşaf

Arnavutlarda formalite icabı kızın fikri alınıyor. Başlık parası yok. Ama gelin için altın takı isteniyor. Kız tarafının kararı olumlu ise erkek evine el işlemeli bir bohça gönderiliyor. Söz ve nişan sırasında damadın kız evine gelmesi yasak. Dini nikah çiftin gıyabında kıyılıyor.

Resmi nikâhın ardından yedi gün yedi gece süren düğün var. Gelin evden çıkarken kocasından başka erkeklerin gözü üzerine değmesin diye başına üst üste iki çarşaf geriliyor. Kayınvalide gelinin kolunun altına Kuran-ı Kerim ve bir ekmek koyuyor. Gelin düğün sonrası bir hafta gelinliğiyle misafirlerin karşısına çıkıyor.

Siyah gelinlikli mahzun gelin

Çerkezlerde gençler eşlerini kendileri seçiyorlar. Evlenme yaşı 40’a kadar çıkabiliyor. Düğün iki gün sürüyor. Eskiden siyah gelinlik giyilmesinin nedeni kızın evinden ayrılırken mutlu görünmesinin ayıp sayılmasıymış. Gelin at sırtında düğün evinin bahçesine getiriliyor. Bazı bölgelerde silahların ya da bıçakların altından geçiriliyor. Gelin ve damat birbirlerinden ayrı olarak eğlenceyi uzaktan izliyor. Gelin bir buçuk ay büyüklerinin yanında konuşmuyor. Süre dolunca kayınpeder bir öküz kestiriyor. Çift, düğünden uzun süre bir arada görünmüyor.

Üç gün evden çıkmak yasak

Ermenilerde eskiden görücü usulü evlilik yaygınmış. Söz kesilirken şerbet dağıtılırmış. Düğünler üç gün, üç gece sürüyor. Kına geceleri, düğün sofraları renkli ve şenlikli… Damat ‘şar’ denilen boyunbağı, gelin ‘koğ’ adlı duvak takıyor. Düğün alayı önde çalgıcılar, sağdıç, damat ve gelin başta olmak üzere erkek evine doğru yola çıkıyor. Gelinin ayakkabısına yeni kesilen horozun kanı sürülüyor. Topluluğa, evliliğin bereketi için tuzsuz tereyağı ve bal dağıtılıyor. Son gün büyüklerin katıldığı ‘baba yemeği’ hazırlanıyor. İncil’i okuyacak köyün en bilge kişisiyle evde veya varsa rahip nezaretinde kilisede, gelin ve damat bir bardak şerbeti paylaşarak dünya evine giriyor. Eğlenceler sürüyor, ama genç çift üç gün evden çıkmıyor. Kentli Ermenilerin düğünleri ise tipik Hıristiyan düğünlerine dönüşmüş artık. Hiçbir özelliği yok.

Gelin bolluk testisini kırıyor

Kürtlerde erkek tarafı kız istemeye giderken tatlı götürüyor. Kız tarafı “Evet” derse başlık istiyor. Nağbavır denilen bu başlığa, binek atı, silah, gümüş kemer ve kız ailesinin üyelerine birer takım elbise de dahil. Düğün sonrası imam nikâhı kıyılıyor. ‘Yenge’ denilen sağdıç düğün sabahı gerdek odasından çarşafı alarak kayınvalideye göstermekle görevli. Düğünden bir hafta önce erkek tarafının gönderdiği bir çuval dolusu şeker, kız tarafınca komşulara dağıtılıyor. Misafirlere ‘doğaba’ denilen bir çorba ikram ediliyor. Bazı yörelerde gelin evden çıkarken ayakkabısının içine uğur parası konuluyor. Kimi yörelerde gelin, yeni evine girmeden önce kayınvalide bolluk ve bereket versin diye içinde para ve şeker olan bir testiyi gelinin ayaklarının dibinde kırıyor. Damat ise yüksek bir yerden gelinin ayaklarının dibine toprak atıyor.

“Oğlan dilenci, kız yalancı”

Lazlarda evlilik için erkek tarafının kızın kapısını aşındırması gerekli. Olumsuz cevap tekrar istemeye engel değil. Çünkü ‘oğlan evi dilenci, kız evi yalancı’dır. Ancak üçüncü kez olumlu cevap alınıyor. Düğün günü tabanca tüfek ata ata gelin evine gidiliyor. Kız evinde mermiler atılıyor, horonlar çekiliyor, kemençeler çalınıyor. Gelin ve çeyizi teslim edilirken bahşiş alınması âdet. Dönüş yolu boyunca da mermiler atılıyor, horonlar tepiliyor. Damat gelinin başına pirinç, buğday ve madeni para atıyor. Gelin, kapıdan girerken içi şerbet dolu bir kaba elini sokuyor ve şerbeti kapının sağına soluna sürüyor. Gerdekten sonra damat bir şarjör mermiyi havaya sıkıyor.

Bekârlığı gömme gecesi

Musevilerde düğünden önce damat ve erkek arkadaşlarının katıldığı
‘Bekârlığı gömme gecesi’ var. Damat adayı törenden önceki cumartesi günü sinagogda Kutsal Kitap (Tora) okuyor (Geçmişte damat düğünde silindir şapka, frak ve beyaz eldivenden oluşan özel bir kıyafet giyiyormuş). Düğün töreninde ‘tallit’ (dua şalı) kullanılıyor. Tallit, iki ailenin üyeleri tarafından gelin ve damadın başlarının üzerinde tutuluyor. Çift bir kadeh şarabı birlikte içiyor. Nikâhı kıyan haham, damada Ketuba adında bir belgeyi teslim ediyor. Bu belgenin amacı, evlilikte kadın haklarını korumak.

Vur patlasın, çal oynasın!

Romanlar için düğün bitmeyen bir eğlence demek. Gençlerin birbirini beğenmesi şart. Evliliğe kadar aileler arasındaki bütün görüşmeleri aracılar gerçekleştiriyor. Eğer gençler “Tamam,” derse, evlilik şartları konuşuluyor: Kız tarafı bilezik, oda takımları, diğer ev eşyaları, patates, soğan bile istiyor. Söz, kızın evinde kesiliyor. Nişan masrafları erkeğe ait.

Alınan elbiseler tüm mahalleliye gösteriliyor. Her aşamada kemanlı, darbukalı sabahlara kadar eğlence var. Kına gecesinde kadınlar sarhoş olana kadar içiyorlar. Amaç mahallenin de eğlenceye katılması. Resmi nikâh mahalle meydanında kıyılıyor. Gelin, evinden babasının beline bağladığı kırmızı kuşakla çıkıyor. At sırtında mahalleyi dolaşarak yeni evine getiriliyor. Eskiden düğünden bir gün sonra çift, düğün giysileriyle meydana çıkarmış.

Bekâr kızlar yatağı hazırlıyor

Geleneksel olarak Rumlarda aileler arasındaki görüşmeleri orta yaşın üzerindeki ‘proksania’ denilen itibarlı aracılar yürütüyor; eğer anlaşırlarsa gelin ve damat adayı tanıştırılıyor. Erkeğin daha zengin olması sorun değil, ama kızın zengin olması hoş karşılanmıyor.

Geleneklere bağlı ailelerde gelin ve damat adayı ‘kız isteme töreni’nde ortada değil. Söz kesme genellikle erkek evinde yapılıyor. Gelin adayına altın bir harç armağan ediliyor. Nişan yüzükleri kız evinde takılıyor. Evlilik tarihi belirlenince yeni çift için neler yapılacağı konuşuluyor. Damat zanaatkârsa kız tarafının ona bir dükkân açması farz. Buna gerek yoksa drahoma söz konusu. Düğün arifesinde damat adayı akraba ve dostlarıyla içmeye gidiyor, sarhoş olana kadar içiliyor. Bekâr kızlar düğün yatağını hazırlamakla görevli. Bereketli olsun diye yatağın üstüne para ve pirinç atılıyor. Düğün harcamaları ise sağdıca ait.

Süryani töreninde dualar Türkçe

Eski dönemlerde Süryani kızları hamam sefalarında beğenilirmiş. Rahip kız evine gidip, erkek tarafının isteğini iletiyor. Kız tarafı usulen, karar için bir hafta izin istiyor. Süryanilerde başlık parası yok. Nişanda damat tarafının getirdiği, ömür boyu beraberliğin simgesi kabul edilen buğday taneli bir çörek, dualar eşliğinde üçe bölünüyor. Geline altın bir haç ve bilezik hediye ediliyor.

Kına gecesi öncesi, gelinle damat, vaftiz babalarıyla kiliseye giderek tövbe ediyorlar. Düğün arifesinde yapılan hamam sefaları İstanbul’a yerleşen Süryanilerde geçerliliğini koruyor. Resmi nikâh genellikle kilise töreninden bir hafta önce… Kilisede gelin ve damadın başına haçla bezeli taç takılıyor. Geline değerli takılar hediye ediliyor.

Aynı derede yıkanıyorlar

Türkmenlerin en ilginç geleneği gelin ve damadın derede yıkanması. Önce gelin ve damat dereye giriyor, daha sonra gelin ve refakatçiler. Düğün günü geline kırmızı duvak takılıyor, ‘kardeş kuşağı’ bağlanıyor. Damat, damda gelin adayını bekliyor. Gelin elma atılarak karşılanıyor. Gerdekten sonra gelinin annesinin hazırladığı helva yeniyor. Düğün arifesinde gelin âşıklarla suya gidiyor. Getirdiği su bereket, mutluluk ve sağlık getirsin diye herkese dağıtılıyor.

İletişim Danışmanlığı ve Halkla İlişkiler ŞirketiŠolan Grup 7’nin 2004 G7 Ajandası’ndan derlenmiştir.

Yorumlar kapatıldı.