İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Soykırım da mı kabul edilecek?

Hulki Cevizoğlu

Dost’ bildiğimiz ülkeler yıllardır Türkiye’yi “Ermeni soykırımı iddiaları” ile sıkıştırmaya çalıştılar. Bu iddiayı her seferinde bir koz olarak kullanmak için ellerinden geleni yaptılar…

Osmanlılar savaştayken, vaktiyle “millet-i sadıka” (sadık millet) olarak bilinen içimizdeki Ermeniler’in bir kısmı, Ruslar’a yardım ederek bizi içerden vurmaya kalkmış, isyanlar çıkarmış ve katliamlara girişmişlerdi.

Bu nedenle, “zorunlu göç”e tabi tutulan Ermeniler, yıllar sonra dünyanın çeşitli ülkelerinde bu konuyu “soykırım” olarak gündeme getirmiş, hemen her konuda olduğu gibi Türkler’i dinlemeyen uygar (!) Batılılar da onları desteklemişti. Bilindiği gibi, siyasi alandaki bu gelişmeler, zamanla yurt dışındaki diplomatlarımızın seri suikastlere kurban gitmelerine kadar uzanmıştı.

SIRA BİZİM PARLAMENTO’DA MI?

Son birkaç yıldır ise Avrupa Birliği’nin üyesi olan ülkelerin parlamentoları ile ABD’de birçok eyalet parlamentosunda Türkiye aleyhine “Ermeni Soykırımı yasaları” kabul edilmiş, ayrıca birçok AB ülkesinde “soykırım anıtı” da dikilmişti.

Bizim politikacı ve diplomatlarımız ise bu gelişmeleri engelleyememiş, tek çareyi yurt içinde bu konunun unutturulması olarak görmüşlerdi.

Şimdi önümüzde büyük bir tehlike var.

Yabancı ülke parlamentolarından sonra, bizim parlamentomuzun da bu yönde bir karar alması tehlikesi!..

Acaba toplumda bu konudan kaç kişinin haberi var, TBMM’de kaç milletvekili işin korkunçluğunun farkında?..

Önümüzdeki eylül ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı zaman 15 gün içinde bir yasa kabul edecek. Bu yasanın adı TCK, yani Türk Ceza Kanunu… Mevcut Ceza Yasası’nda, AB istekleri doğrultusunda önemli değişiklikler yapılıyor.

Bunların işareti, daha önce kabul edilen “AB Uyum Yasaları”nda verilmişti.

Bugün önümüzdeki tehlike, TBMM’deki milletvekillerimizin -en hafif deyimiyle- “farkında olmadan” TCK’nın 79. maddesini kabul etmeleri…

Geçen hafta Ceviz Kabuğu programında, yasayı hazırlayanlardan Adalet Alt Komisyonu Başkanı AKP Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, “bu maddenin geçmişe yürümeyeceği” iyi niyetini taşıyordu.

Ancak, Köylü bu maddenin AB’nin isteği ile TCK’ya konduğunu kabul etti. Bu durumda, biz çağdaşlık görüntüsü altında yeni bir kavramı ceza yasamıza koyarak, her ne kadar “bu madde geçmişe yürümeyecek” desek de, olmamış bir katliamı olmuş gibi kabul eden AB ülkelerine bunu nasıl kabul ettireceğiz?

Bizim yasalarımızda böyle bir madde olmadığı halde, sürekli olarak bize “1915’te Ermeni soykırımı yaptığınızı kabul edin” diyen ve önce tazminat, sonra da toprak talebinde bulunacak olan Ermenistan’a büyük bir koz vermiş olmayacak mıyız?

İyi niyetin bu kadarına da ne nedir, bilemiyorum doğrusu!…

Bunu fark eden tek milletvekili, Bağımsız İstanbul Milletvekili Emin Şirin olmuş ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e soru önergesi ile başvurmuş. Henüz bir yanıt yok. Bizim Ceviz Kabuğu’nda aldığımız yanıt ise yukarıdaki gibi: “Korkacak bir şey yok. Bu madde geçmişe yürümeyecek. Bundan sonrası için geçerli!”

Peki biz bugüne kadar yapmadığımız bir soykırımı bundan sonra mı yapacağız ki, böyle bir maddeye gereksinim duyuluyor?…

Böyle bir yaklaşım, tarihi şan ve şerefle dolu (şimdi bu sözlerden ürperenler ve yüzünü buruşturanlar olacaktır!) Türk Milleti’ne hakaret sayılmaz mı?..
Yani, “yapmadık ama yaparsak” mantığıyla, “işte cezası da kanunda var” demek aymazlık ve tarih bilincinden yoksunluk sayılmaz mı?..

SOYKIRIMDA ZAMANAŞIMI YOK

Eylül ayında kabul edilecek yeni TCK’nın 79 maddesi “soykırım” başlığı altında şöyle diyor:

“MADDE 79- (1) Bir planın icrası suretiyle, millî, etnik, ırkî, dînî veya bunlar dışında bir özellikle belirlenen bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:

a) Kasten öldürme,

b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme,

c) Grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması,

d) Doğumların zorla engellenmesi,

e) Çocukların zorla başka yerlere götürülmesi.” (Maddenin 2, 3 ve 4. fıkraları da var) Bu maddenin son fıkrasında “bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez” deniyor.

Endişe o ki; Ermeniler’in “1915’ten bu yana zamanaşımı söz konusu değildir” mantığıyla, yeni şantajlara başvurmaları.
Ondan sonra da, KKTC’deki Loizidu olayında olduğu gibi, önce tazminat ödemek (yıllarca ona da direnilmişti!..), sonra da toprak taleplerine boyun eğmek.

Böyle bir risk, boş bir AB üyeliği için değer mi?..

Atatürk’ün dediği gibi, “düşmanın aldatıcı sözlerine kulak vermekle” askerlik yapılabilir, devlet yönetilebilir mi?..

Yorumlar kapatıldı.