İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ruhban okulu

Taha Akyol

FENER Rum Patrikhanesi’ne bağlı Heybeliada Ruhban Okulu’nu, herhangi bir Hıristiyan cemaatinin din adamı yetiştirmek üzere mütevazı bir okul açması gibi görmek yanlıştır.

Evvela, bu okula, Türkiye’de yeterli sayıda Rum kalmadığına göre, yurtdışından Ortodoks öğrenciler gelecek, eğitimleri tamamlandıktan sonra Patrikhane tarafından çeşitli ülkelerdeki Ortodoks kiliselerine atanacaktır. Böyle bir durumda, Patrikhane’nin “ökümenik” olma iddiası güçlenecektir tabii.

Tarihteki örnekler, bu konuda Türkiye’nin kaygılarını haklı kılıyor. Öbür yandan, Türk kültürüyle tanışmış ve Türkiye’yi tanımış papazların dünyanın çeşitli Ortodoks kiliselerinde görev almasının yararlı olacağı da düşünülebilir. Konu karmaşık ve çok yönlüdür.

* * *

RUHBAN okulunun ‘vakıf okulu’ statüsünde olması düşünülüyor. Önemli olan ‘denetim’in nasıl olacağıdır. Milli Eğitim yetkililerinin bana söylediğine göre, Patrikhane, açılacak ruhban okulunun “özerk” olmasını istiyor; sadece müdür yardımcısını Milli Eğitim Bakanlığı atayacak, ama bakanlığın denetim ve müfredata müdahale yetkisi olmayacak!

Böyle bir şey düşünülemez tabii, bakanlık da bunu reddediyor zaten.

Fakat Patrikhane’nin hukuk danışmanı Av. Kezban Hatemi diyor ki:

– Sayın Patrik adına ifade ediyorum, hükümete de bildirdik. Patrikhane, tamamen Milli Eğitim’in denetiminde bir okul istiyor.

Denetim konusu üzerinde titizlikle durulmalıdır. Ayrıca, müfredatta Türkiye ve Türk kültürünü tanıtıcı derslerin de olması, ilahiyat alanı dışındaki tarih gibi derslerin bakanlıkça denetlenmesi gerekir.

Meselenin çok önemli bir yönü de ruhban okulunun Türkiye’deki laiklik tatbikatını nasıl etkileyeceğidir. Sayın Oktay Ekşi de iki yazısında buna dikkat çekti.

* * *

MESELA ruhban okulunda eğitim elbette “dini kıyafet”le yapılacak! “Dini kıyafet müslümana yasak, Hıristiyana serbest” diye kural koyabilir misiniz?!

Gerçi Sayın Ahmet Necdet Sezer’in, Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak yazdığı bir karara göre, laiklik tatbikatı “dinlerin niteliğine göre” farklı olabilir! Ama böyle bir ayrımcılık, hukukun genellik ve eşitlik ilkesine taban tabana zıttır!

Diğer bir mesele: Ruhban okuluyla Tevhid-i Tedrisat Kanunu delinmiş olur mu? 1971’e kadar ruhban okulu Tevhid – i Tedrisat’a aykırı görülmemiş. Milli Eğitim’in denetim yetkisi olması şartıyla, ben de aykırılık görmüyorum.

Ayrıca, Lozan Antlaşması’nın 40. maddesi azınlıklara “dini ve sosyal kurumlar ve her türlü okullar…” kurma hakkını vermiştir.

Sayın Ekşi, yarın Nakşibendiler veya Yehova Şahitleri de benzer okullar açmak isterse ne olacağını soruyor. Evet, Kemalist laiklik anlayışı Avrupa’daki liberal laiklikle tam örtüşmüyor.

AİHM, Müftü İbrahim Şerif Davası’nda Yunanistan’ı mahkum ederken, demokratik bir ülkede insanların dini cemaatler oluşturabileceğini, bunun dini kurumlarını kurabileceğini belirtmiştir.

Avrupalı olacaksak, laikliğimizi de liberalleştireceğiz, din özgürlüğünü herkes için çağdaş düzeyde kabul edeceğiz. Ruhban okulu konusunda kritik konu, ‘ökümenik’ meselesinin siyasi etkilerini iyi tartabilmektir.

Yorumlar kapatıldı.