İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

radikal: Anadilde yayın

İsmet Berkan

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün dün yaptığı açıklamaya bakacak olursak, önümüzdeki günlerde TRT zaman zaman Kürtçe yayın yapacak.

Okyanusu geçip derede boğulmak böyle bir şey olsa gerek.

Türkiye son dört yıldır anadilde yayını tartışıyor. Bu amaçla iki kez yasa çıkarıldı. Ama hâlâ yayın başlayamadı. Neden?

Bu sorunun cevabı, Türkiye’nin nasıl bir ülke olduğunu da çok iyi anlatıyor aslında.

Radyo Televizyon Üst Kurulu, bu ülkenin en geniş imkânlara sahip kamu kurumlarından biri. Herhangi bir para sorunu yok, çünkü bütün televizyon ve radyolar reklam gelirlerinin bir bölümünü bu kuruma vermekle yükümlüler.

Üst kurulun bu paralarla ve diğer gelirleriyle bir tek şeyi yapması bekleniyor: Türkiye’deki bütün yerel ve ulusal radyo ve TV’leri denetlemek.

Üst kurul yerel ve ulusal yayınları denetlemek için geniş bir teknik altyapıya sahip. Bu altyapının yerel kanalların tamamını denetlemekte yetersiz kaldığı savunulsa da, biraz gayretle bunu tamamlamak mümkün gibi gözüküyor.

Esasen RTÜK’ün bu denetimde yetersiz olduğu gibi bir izlenim de yok zaten. Sağ olsun üst kurul Türkiye’nin dört bir yanındaki radyo ve TV’leri
sık sık uyarıyor, cezalandırıyor.

Anadilde yayın konusu, Türkiye’de ister istemez bazı korkuları gündeme getiriyor. Özellikle Kürtçe yayınlardan korkuluyor.

Fakat korkulan ne? Yayınların içeriği mi, yayınların yapıldığı dil mi?

Kimse açık açık Kürtçenin yayın dili olmasından, bu yolla Türkiye’de yaşayan Kürtlerin bir dil birliği oluşturacak olmasından vs. korktuğunu söyleyemiyor. Onun yerine yayınların içeriğinden korkulduğu, bu yayınlarda bölücülük propagandasının yapılması ihtimalinden endişe duyulduğu vs. söyleniyor.

Zaten Avrupa Birliği kapısındaki bir ülkenin bir dilden korkması ve bunu açık açık söylemesi, hatta onu yasaklamaya kalkması olacak şey değil. Öyleyse söz konusu mesele içerik kontrolüyle ilgili.

Meclis’in AB ilk yasayı yetersiz ve uygulanamaz bulunca çıkardığı ikinci anadilde yayın yasası, bilmiyorum kimin önerileri doğrultusunda ama, anadilde yayın olanağını sadece ulusal kanallara verdi.

Oysa herhangi bir ticari ulusal TV kanalının Kürtçe yayın yapması günümüz Türk TV ortamında imkânsıza yakın bir durum. Bu kanalların tamamı ticari kaygıları olan kanallar. Ulusal düzeyde Kürtçe yayın yapmak demek, o yayın süresince reklam alamamak demek; çünkü doğal olarak seyirci sayısı hayli sınırlı olacak o saatlerin.

İşin doğrusu, anadilde yayın olanağının yerel ve bölgesel kanallara tanınmasıydı.

Ama RTÜK yerel kanalları denetleyecek teknik olanaklardan yoksun olduğunu, ayrıca Kürtçe ya da diğer anadillerde yapılan yayınları tercüme edecek çevirmenlere de sahip olmadığını bildirdi. Ve her seferinde anadilde yayın RTÜK tarafından engellendi. Şimdiki yönetmelik de aynı şekilde yerel kanalları engelliyor.

Eh, yerel kanalların anadilde yayın yapması engellenince ve ulusal kanallar da ticari kaygılarla bu yayını yapmayacaklarına göre, Türkiye’de anadilde radyo-TV yayını yapılamayacak demektir.

Zaten bu gerçek sonunda anlaşıldığı için dün Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan toplantının ardından Bakan Abdullah Gül, yayının TRT’den yapılacağını müjdeleyiverdi. Öyle ya, TRT herhangi bir ticari kaygı gütmeyen bir ulusal televizyon.

Okyanusları, denizleri aşıyoruz ve böyle derede boğulma tehlikesi geçiriyoruz.

Yorumlar kapatıldı.