İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

yeniçağ: Yaygaracı papazlar!

Asırlardır Türk milletinin kendilerine gösterdiği hoşgörüyü inkâr eden azınlık temsilcileri, haksızlığa uğradıklarından şikayetçi. AB sürecini ve iktidarın bu konudaki teslimiyetini fırsat bilen yaygaracılar, “daha fazlası” deyip Türkiye’yi köşeye sıkıştırma siyaseti izliyor

AKP hükümetinin, AB yolunda verdiği tavizler azınlıkları iyice cesaretlendirdi.

Başbakan Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti sırasında, yıllardır özlemini duydukları Helbeliada Ruhbah Okulunun tekrar açılabiliceği mesajını alan azınlıklar, yeni istekleri için düğmeye bastılar.

Türkiye’de, Kamu Yönetimi Reformu adını taşıyan ve Türkiye’nin eyaletleşmesini öngören tasarının en büyük mimara olduğu bilinen Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından İstanbul’da düzenlenen ‘Cemaatler ve Hukuki sorunları” adlı toplantıya katılmayan ancak birer mesaj gönderen azınlık cemaatlerinin dini liderleri istekleriyle gerçek niyetlerini ortaya koydular.

HAKSIZLIĞA UĞRAMIŞLAR

Toplantıya gönderdiği mesajında, Türkiye’deki gayrimüslimlerin geçmiş yıllarda büyük haksızlıklara ve üzücü olaylara maruz kaldıklarını iddia eden Fener Rum Patriği Bartholemeos, “Ümidimiz, gayrimüslim Türk vatandaşlarının bundan sonra diğer vatandaşlarla eşit haklara sahip olması ve demokratik bir ortamda özgürce yaşamasıdır” ifadesini kullandı.

Bartholomeos’un, mesajı şöyle devam etti:”Toplumumuzun gelmiş olduğu demokratik düzeyin bu tür konulara gerçekçi ve objektif açıdan yaklaşılmasına imkan verdiğini düşünüyorum.” Toplantıya, katılmadığı halde mesaj gönderen diğer cemeat lideri ise Ermeni Patriği Mesrob II oldu. Mesrob II , AB uyum sürecinde “azınlıklarla ilgili çıkartılan yasaların birçoğunun hayata geçemediğini” iddia ettiği mesajında şu ifadelere yer verdi: “Azınlıkların kendi alt kimliklerini korumak için özellikle din, dil ve kültürünü öğrenebilmesi, sürdürebilmesi ve yeniden üretebilmesi gerekir. Bu nedenle öncelikle kilise ve okullarla ilgili sorunların çözülmesi gerekir.”

İSTEKLERİ TÜKENMİYOR

Mesrob II, mesajında, “İstanbul’da bir devlet üniversitesinde açılacak ve öğretim üyeleri cemaatlerle birlikte sağlanacak bir bölümle, Ermeni cemaatinin hem ruhani, hem de dil ve din öğretmeni ihtiyacına cevap verilebileceğini” ifade etti. Türkiye’nin Avrupa ve dünya ile bütünleşme sürecini heyecanla izlediğini belirten Mesrob II, “Bu bütünleşmenin yalnız ekonomik ve politik anlamda değil, fikir ve eğitim alanlarında da ortaya çıkması dileğimizdir” dedi.

Tavizlerden memnun kaldılar

Avukat Yuda Reyna ise “Lozan Anlaşması’nda gayrimüslim azınlıklara verilen hakların uygulanması durumunda bugünkü sorunların yaşanmayacağını” söyledi. Reyna, 2002 yılında AB uyum paketleri kapsamında çıkartılan yasalarla cemaat vakıflarının sorunlarının çözümü yolunda büyük adım atıldığını kaydetti. Bu arada, toplantıda İstanbul Müftüsü Çağrıcı’nın “Batı Trakya’daki azınlık Türk vakıflarıyla, Türkiye’deki cemaat vakıflarının kıyaslanması” yönündeki sorusu üzerine Reyna, “Lozan mütekabiliyet kabul etmez. Yunan, Türk malına yan gözle baktı diye burada da aynı şey mi yapılacak? Halen Trakya’daki vakıflarla ilgili çok büyük sorunlar yaşanıyor” dedi.

Paker azınlıkların savunucusu oldu

Cemaatlerin Hukuki Sorunları toplantısına katılan ve bir konuşma yapan isimler arısında TESEV Başkanı Can Paker de vardı. Geçtiğimiz günlerde TESEV tarafından hazınlanan ve Nokta dergisinde yayınlanan bir raporda, vatanı için can veren insanlara takılan şehitlik ve gazilik ünvanlarının kaldırılması isteyen Paker azınlık haklarının savunucusu kesildi. Türkiye’nin birey haklarıyla ilgili önemli adımlar attığını belirten Paker,”AB,azınlıklara tanınan haklarla ilgili Türkiye’ye çok toleranslı davranmıştır, bu tolerans azalacaktır. Bu konu AB tarafından talep edilmeden kendimiiz tartışmaya başlayalım” dedi.

Yorumlar kapatıldı.