İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

stargazete: Önyargılar değişir mi?..

Uluç Gürkan

Ermeniler’in ‘soykırım’ iddialarıyla ilgili olarak çeşitli ülke parlamentolarında üstüste Türkiye aleyhine kararlar alınıyor..

Buradaki öncelikli amacın, bu ülkelerdeki Ermeni kökenli yurttaşları tatmin etmek olduğu söylenebilir. Ancak, ‘soykırım’ kararını veren Batılı parlamenterlerin çoğunun 1915 Ermeni olaylarının büyük bir katliam olduğuna inandığı da yadsınamaz.

Oysa, Ermeni soykırımı iddiası doğru değildir. Ermeniler, deyim yerindeyse tarihi yeniden yazmış ve çarpıtmıştır.. Birinci Dünya Savaşı’nda, işgalci Rus ve Fransız ordularının üniformasını giyerek savaştıkları Osmanlı Devleti’nin kendilerine ‘soykırım’ uyguladığını iddia etmiştir. Önyargılı Hıristiyan dünyası da bu iddiayı hiç sorgulamadan, incelemeden kabullenmiştir.

Şimdi bu iddia, Kıbrıs ve Kürt sorunlarıyla paralel biçimde yeniden ısıtılmaktadır..

***

Hıristiyan Batı’nın bu konudaki kemikleşmiş önyargısı değiştirilebilir mi?

Türk Tarih Kurumu’nun ‘Ermeniler: Sürgün ve Göç’ adlı çalışması bu konuda önemli bir adım olmuştur. Prof. Yusuf Halaçoğlu, Prof. Hikmet Özdemir, Prof. Kemal Çiçek, Prof. Ömer Turan ve Yardımcı Doçent Ramazan Çalık, iki yıl süreyle ilgili yabancı devletlerin arşivlerindeki 15 bin belgeyi taramış ve 1.5 milyon Ermeninin soykırıma uğradığı iddiasının tarihi gerçekleri ne ölçüde çarpıttığını ortaya koymuştur. Ne 1914 yılının Anadolu’sundaki Ermeni nüfusuyla ilgili saptamalar, ne de yabancı devletlerin arşivlerindeki göç bilgileri bu iddiayı doğrulamamaktadır.

Tarih Kurumu’nun ‘arkasını getireceğini’ açıkladığı bu çalışmasına Ermeniler’in gürültülü bir kampanyayla karşılık vermeyi deneyecekleri kesindir. Çünkü soykırım iddiası; Ermeni tarihini, devleti ve ulusuyla birlikte yeniden var edebilmenin temel ögesidir. Soykırımın tanınmasını sağlamak ve soykırımı reddedenlere karşı terör dahil her yola başvurmak Ermeniler’in vazgeçilmez politikasıdır.

Bu oldukça tehlikeli bir politikadır.. Soykırımla varolmak çabası, ister istemez ırkçı nefret duygularını da beslemektedir. Bu konuda Yahudiler çarpıcı bir örnektir..

Yahudiler, yüzyıllar boyunca baskı görmüş, kimlikleri horlanmış ve Avrupa’nın göbeğinde gerçekten soykırıma uğramış bir ulustur. Ancak bugün Filistinliler’i ‘çoluk çocuk’ demeden kurşunlayıp bombalayabilmektedir.. Acılı Yahudi tarihi hoşgörüyü değil, paronoyayı doğurmuştur..

Ermeniler’in soykırım iddialarına Hıristiyan Batı’nın verdiği destek aynı şekilde ırkçı bir paronoyayı beslemektedir. Onlarca Türk diplomatının ‘intikam’ gerekçesiyle katledilmiş olması ve Türkiye’nin Doğu illerinin ‘Batı Ermenistan’ diye adlandırılması bu olgunun canlı kanıtlarıdır.

***

Türkiye, Kıbrıs’ın ardından Anadolu’yu da tartışmaya zorlanmaktadır. Ermeni soykırımı iddiası bu kapsamdaki bir zorlama örneğidir.

Bütün bu zorlamaları defedebilmek için yurt içinde bir ve diri olmak, yersiz çatışmalardan kaçınmak gerekir. Ancak AKP iktidarı, bu konuda oldukça özensiz davranmaktadır. Hemen her fırsatta yeni gerginliklerin tarafı olabilmektedir. Bir anda TBMM’nin gündemine taşınan Yüksek Öğrenim Kanunu Değişiklik Tasarısı da böylesi bir gerginliğin konusudur.

Bu tasarı özünde üniversite giriş sistemini İmam-Hatip Liseleri lehine düzenlemeye yöneliktir. Açık anlatımıyla, Cumhuriyetin laik öğrenim düzenini din ağırlıklı öğrenimle değiştirmeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla, büyük tepkiler doğuracağı ve bu tepkilerin siyasal boyutu aşıp yüksek öğrenim kurumları için ‘direniş’ ve nihayetinde Genelkurmay Başkanlığı için ‘uyarı’ boyutuna ulaşması kaçınılmazdı. Tasarıda buna rağmen israr edilmiştir..

AKP iktidarı üstesinden gelinmesi güç dış sorunların altında ezilmiş olabilir. Bu sorunlardan kaçmak, dikkatleri dıştan içe çekmeye çalışmak isteyebilir. Ancak, unutmaması gerekir ki, bu politikasıyla Türkiye’yi dışta korumasız bırakmakta, içte ise nafile bir kavga ortamına itmektedir.

Yorumlar kapatıldı.