İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

türkiyegazetesi: Frankfurt`daki Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörü Faruk Şen : `AB, Kıbrıs´tan sonra Ermeni konusunu önümüze getirecektir.En erken üyeliğimiz 2013´de olabilir´

İZMİR 06.05.2004 TSI 14:50

Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, Türkiye’nin en erken AB’ye 2013’te üye olabileceğini iddia etti.

Prof. Dr. Şen, 4. Türkiye İktisat Kongresi’nin Atatürk Kültür Merkezi salonlarında gerçekleşen ”Üyelik Persfektifinde Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri” panelindeki konuşmasında, 1996 yılından beri gümrük birliğine üye olan Türkiye’nin, AB bütçesine dış ticaret artışından 74 milyar euroluk katkı yaptığını bildirdi.

AB malları için büyük bir pazar olan Türkiye’nin öneminin görüldüğünü belirten Prof. Dr. Şen, gümrük birliğinden dolayı Türkiye’ye öngörülen para yardımlarının bugüne kadar Yunanistan’ın vetosu sonucu ödenmediğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Şen, şunları söyledi:

”Türkiye tam üye olduğunda beş temel alanda AB’nin yapısında doğrudan değişiklikler yaratacaktır. Bunlar, Türkiye’nin AB Parlamentosu’nda temsil, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımı, işgücünün serbest dolaşımı, Türkiye’nin AB bütçesine katkısı ve fonlardan alacağı pay, Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği ile Avrupa Ordusu ve Türkiye’dir Türkiye, AB’ye 10 yeni ülkeyle birlikte tam üye olsaydı, 2001 yılında Nice Zirvesi’nde alınan kararlar kapsamında bir hesaplama yapıldığında Avrupa Parlamentosu’nda İtalya, Fransa ve İngiltere gibi 74 parlamenterle temsil edilecekti. Dolayısıyla 99 parlamentere sahip olan Almanya’dan sonra diğer 3 ülkeyle birlikte AB’nin Parlamentoda ağırlığı olan 5 ülkeden biri olacaktı. Böylece, Türkiye’nin katılımıyla 814 parlamentere çıkacak olan AB Parlamentosu’ndaki milletvekillerinin yüzde 9’lu Türk kökenlilerden oluşacaktı.”

Prof. Dr. Faruk Şen, serbest dolaşım konusunda AB halklarının ”3-4 milyon Türk bavullarını toplamış, hazırlamış buralara gelecek” endişesini taşıdıklarını anlattı.

AB Serbest Dolaşım Anlaşması’nda, bir ülkeye gidecek kişinin 90 gün içinde iş ve eurosunun bulunmasının zorunlu olduğunu kaydeden Prof. Dr. Şen, şöyle dedi:

”Türklerin hemen AB ülkelerine gidip iş bulma, iş kurma gibi bir yapıları yok. Türkiye 1999’da üye olsaydı AB’ye 3 milyar euroluk katkı yapacak, 9 milyar euro katkı alacaktı. 2001’de üye olsaydı 2 milyar euro katkı yapacak, ekonomik krizden dolayı da 10 milyar alacaktı. Bu kişi başına ödenecek bir para değildi. Çeşitli fonlar yardımıyla alınacak miktardı. Kişi başına 2001 yılında İrlanda 570 euro, Yunanistan 559 euro alırken, Türkiye üye olsaydı 149 dolar alacaktı. Akdeniz şeridinde bulunan ülkeler, Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakıyor. Ancak, AB halkı açısından Türkiye’nin imajı olumlu değil. Almanya’da yaptığımız bir ankette yüzde 8 (Türkler hemen üye olsun) derken, yüzde 58’i (Kopenhag Kritileri’ni yerine getirsin), yüzde 32’si ise (hayır) diyor. AB ülkelerinin çekinceleri (Türkiye’nin kültürü), (İslami yapısı), (bütçesine getireceği yük) ve (Türkiye’nin aday olması durumunda belalı komşuların AB sınırına yakınlaşması) olarak görülüyor.. Bunlara karşın, AB ülkeleri içinde 3.8 milyon Türk kökenli insan yaşıyor. Bu Avusturya nüfusunun yarısından fazla.”

Faruk Şen, 16 Ekim’de AB Parlamentosu’nda görüşülecek Türkiye’nin ilerleme raporunda, Türkiye’ye bir tarih verileceğini tahmin ettiğini söyledi.

Şen,”Türkiye, bana göre en erken 2013’te tam üye olacak. AB’ye 29. ülke olarak gireceğiz. 15 üyeli AB’nin 92 milyar Euroluk bütçesi, 29 üyeli 132 milyar Euro olacak. AB, Türk hükümetinin attığı adımlara, uyguladığı politikalara söyleyecek söz bulamamaya başladı. Türkiye, bütçesi bitmiş, politik bir ağırlığı olan AB’ye girecek” diye konuştu.

PROF. RIDVAN KARLUK’UN SÖZLERİ

Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıdvan Karluk da, AB’nin sürekli Türkiye’ye çifte standartta bulunduğunu ileri sürdü.

Türkiye’nin Ankara Anlaşması ile AB’ye girme hakkı bulunduğunu, bu anlaşmaya göre hazırlık, geçiş dönemlerinin tamamlandığını anlatan Prof. Dr. Karluk, ”Türkiye son döneme girmiştir. Bu sonsuzluk dönemi değildir. Ankara Anlaşması söz, Gümrük Birliği nişandı. Artık bu işin mutlu sona ulaşması gerekir” dedi.

Prof. Dr. Rıdvan Karluk, sözlerini şöyle sürdürdü:

”AB, Türkiye’nin önüne sürekli olarak (siyasi kriterler) diye çıkıyor. Birliğe son üye olan Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya’da azınlık ve çingenelerin çözülmeyen sorunları var. Onlar görmemezlikten gelinirken, bize sürekli (Güneydoğu), (azınlık hakları) gibi konuların dayatılması, çifte standarttır. Türkiye bu konularda AB içinde gerekli savunmayı yapmalı. AB, Kıbrıs’tan sonra Ermeni konusunu önümüze getirecektir.”

Yorumlar kapatıldı.