İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

stargazete: Rumlar için de Ermenistan modeli

Zeynep Gürcanlı

1 Mayıs’taki Avrupa Birliği genişlemesi öyle bir ortam yarattı ki, Türkiye istese de, istemese de Rumlar’ı tanıyacak.

Şimdi Ankara’da bu tanımanın ‘nasıl yapılabileceği’ üzerinde duruluyor.

Dışişleri Bakanlığı, bu konuda ikiye ayrılmış görünüyor;

Bir kesim, Rumları mevcut sınırları çerçevesinde ‘hemen tanımaktan’ yana.

Bunun için, daha önce Türkiye’nin Ermenistan’da uyguladığı modeli önerenler var.

Türkiye, SSCB çöktüğünde tüm bağımsızlık ilan eden Sovyet Cumhuriyetleri’ni aynı anda tanımıştı. Ermenistan da, resmi olarak tanınmış, ancak bu ülke ile diplomatik ilişki kurulmamıştı.

Aslında, Ermenistan’ın durumu da Rum kesimi ile bazı benzerlikler içeriyor;

Çünkü Rumlar’ın, Ada’nın Türkiye tarafından tanınan kuzey kesimi üzerinde ‘egemenlik hakkı’ iddia etmeleri gibi;

Ermeniler de, Türkiye’nin doğusundaki bazı topraklar üzerinde egemenlik hakkı iddia ediyorlar. Bu durum, Ermenistan’ın bağımsızlık bildirgesinde bile yer alıyor.

İşte bu ‘Ermenistan modelini’ örnek gösteren Ankara’daki Rum kesimini tanıma yanlıları, bu adımın Türkiye’nin de, KKTC’nin de işini kolaylaştırabileceğini savunuyorlar.

Dışişleri’ndeki ikinci kesim ise, tanıma konusunda acele etmenin, yanlış olabileceğinin altını çiziyor. Bu kesimde, 9 bin sayfalık Annan planının, Rumlar reddetti diye ‘bir kalemde kenara atılamayacağı’ izlenimi var. Planın, bir şekilde, küçük değişikliklerle yeniden, üstelik de yakın bir zamanda gündeme gelebileceğini vurguluyorlar. Olası yeni bir müzakere sürecinden önce de Türkiye’nin Rum kesimini tanımasının ise ‘sıkıntı yaratacağını’ vurguluyorlar.

Görünen o ki, Dışişleri Bakanlığı’ndaki bu bölünmüşlük hükümette de var.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Rumlar için ‘Dünya tanımış. Ben tanımıyorum demekle ne yapabilirsiniz?’ açıklaması, ‘tanıma yanlılarına’ daha yakın durduğunu gösteriyor.

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ise Başbakan Erdoğan’ı bu açıklamadan hemen sonra ‘sözlerinin yanlış anlaşılabileceği’ konusunda uyarması, Gül’ün ‘tanıma için erken’ diyenlerle aynı kampta yer aldığına işaret ediyor.

Talat’a dünya bankası ilgisi

Türkiye bir yandan Rum kesimini tanıyıp tanımamayı tartışadursun, diğer yandan da KKTC’ye yönelik uluslararası tecriti kaldırmaya çalışıyor.

Bu konuda Ankara yönünü son bir hafta içinde Avrupa Birliği’nden, Washington’a çevirdi. Avrupa Birliği’nin KKTC’ye yönelik ekonomik ambargoyu kaldırmak için attığı adımlar, Ankara’yı pek tatmin etmedi. Ancak AB ile ‘çatışma’ ya da ‘hayal kırıklığı belirtme’ politikası izleme yerine Ankara, ‘devreye ABD’yi sokma’ eğilimine girdi.

Bu çerçevede Başbakan Erdoğan’ın ABD Başkanı George Bush ile yaptığı telefon görüşmesi büyük önem taşıyor.

Bir başka önemli adım da, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat’ın ABD’ye yapacağı ziyaret olacak. Talat’ın programı netleşmeye başladı ve büyük sürprizler var;

Örneğin, ABD Başkanı’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleeza Rice’ın Talat’la görüşmesi bekleniyor. Bu görüşme gerçekleşirse, KKTC olabilecek en üst düzeyde kabul görmüş olacak.

Bir de Talat’ın IMF ve Dünya Bankası yetkilileri ile biraraya gelmesi sözkonusu. Bu da, Washington’un KKTC’ye ekonomik tecritin sona erdirilmesi için, ‘hükümetlerden bağımsız olarak’ düğmeye bastığını gösteriyor.

Hemen sonuç beklemeyin; ancak tüm gelişmeler, bu yazın Kıbrıs açısından oldukça ‘sıcak’ geçeceğini gösteriyor.

Yorumlar kapatıldı.