İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

akşam: Birbirimize nasıl davranacağız

Ayşe Önal

Hıristiyan kadının erkek kadrosunda algılanmasından ve erkeklerle Müslüman kadınlar da aynı spor salonunda bulunamayacağından ötürü, boynundaki haç kimliğini ele verince Ukraynalı kadın, spor salonundan kovuldu.

Ukraynalı Olena’nın boynundaki haçla uğradığı ayrımcılık aslında derin bir yaranın örtüsünü kaldırıyor. Bir süre önce manken kızlardan birisi de, büyük gürültü koparan haç kolyesini sessiz sedasız çıkarmak zorunda kalmıştı.

Müslümanlar’ın uğradığı ayrımcılık döneminde insan haklarına inanan herkes gibi mağdur tarafta durduğum için, beni ikbal günlerinin de ortağı sanan bir arkadaşım zor durumda işsiz kocası ile ilgili tavassut isterken ‘benimki namazında niyazındadır’ cümlesi ile başlayan demokratik algıyı dağlayan bir mektup göndermişti.

İçki içenler iktidarla bir araya geldikleri yemeklerde meyve suyuna hamle yapıyorlar. Laik erkekler başı örtülü kadınlarla selamlaşırken ellerini kullanıp kullanamayacaklarını bilmiyorlar.

Başı açık kadınlar Müslüman erkeklerle karşılaştıklarında kıyafetlerinde ne tür düzenlemeler yapacaklarının acemiliği içindeler.

Öteki Türkiye fotoğraflarının birbiri ile kesiştiği AKPli günlerde Müslümanlar’la laiklerin birbirlerine nasıl davranacakları görgüsü tam bir şaşkınlık ve karmaşa içinde..

Müslümanlar’ın egemenlik alanlarında, Müslüman olmayanlara davranışları ise Ukraynalı Olena’nın haçını gördüklerinde buz dağının altından çıkıyor.

Dini kimliğimle ilgili hiçbir iddia içinde değilim ama İslam hakkında hiç değilse dini hassasiyetin kullara değil, Allah’a verilecek hesap olduğunu biliyorum.

Müslümanlar kendilerine iktidar alanının kapatılması sırasında uğradıkları haksızlıkların hesaplaşmasını sıradan insanlarla görmek talihsizliğine yakalanırlarsa, dünyanın dört bir yerinde kendisinden başkası ile yaşamayı beceremeyen Müslüman siciline yeni bir sabıka eklerler.

Totaliter Müslüman iktidarların bireylerine davranışına dair önümüzdeki dünya örnekleri ne yazık ki oldukça trajik. Küresel bir merakla, Türkiye Müslümanlarının topluma ayrımcılık ve hakkaniyetsiz müdahale keyfiyeti verip vermeyeceğini bekliyoruz.

Kapalı toplum ısrarıyla bizden olmayanı ayıkladığımızda ki (seksen yıldır bunu yapıyoruz ) yerine koyduğumuz şey bizi müreffeh dini bütün geleceğe taşır mı?

Yaşama alanlarımızda ‘Müslüman duruşunu’ görmezden gelmenin ve güçlendirmenin siyasi alandaki maliyeti çok ürkütücüdür. Sivas katliamı bunun en acı yakın tarih örneğidir.

İnsanlığın ortak acıları tecrübesinin bizi götürmesi gereken tek bir yön vardır. Birbirimizi tanımanın ve nasıl davranacağımızın yollarını aramak.

Müslüman kimliği ile laik demokrasiyi inşa etmesi heyecanla beklenen Müslüman iktidardan beklenen geleceği doğru algılayan bir toplum üretmektir.

Unutmayalım ki, Müslümanlar dini kimliklerinden sıkıntıya düştüklerinde sığındıkları yer İslam rejimleri değil, batı demokrasileridir. Bildiğim yüzlerce başı örtülü kız Avrupa’da Hıristiyan kızlarla birlikte eğitim görüyor.

Yorumlar kapatıldı.