İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

vatan: Düzeltmeyin, atın!

Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın kaymakamlara gönderdiği fişleme talimatı, AB’ye gireceğiz hayalleri ile avunan yığınların yüreğine kasvet düşürdü.

Korkular ve kuruntular dünyasında yaşıyoruz. ABD Başkanı Bush bile “Bizden olmayan bize karşıdır” diyor.

Doğru ama KKK’nın talimatı, daha ileri kuruntular içeriyor; AB ve ABD’yi destekleyen gruplar da dahil neredeyse herkesin izlenmesini istiyor.

Kimler izlenir? Düşmanlar ve tehdit potansiyeli taşıyan unsurlar.. Bir ülkenin ordusu, öz kaynağına bu çapta bir şüphe besler mi?

Kim ne derse desin bu girişim, halkın temel hak ve özgürlüklere ulaşma özlemlerine indirilmiş çok ağır bir darbedir!

Ve askerlerin içinde Türkiye’nin AB üyeliğine ve ABD ile yakın ilişkiler kurmasına karşı bir düşüncenin de varlığını duyurmaktadır.

İzleme listesinde “Kendilerini ulusal çıkarların üstünde gören AB ve ABD yanlısı gruplar” ifadesi yer alıyor. Bu ifade suç yükleyen bir tanımlamadır. Talimatı veren kurum, AB yanlısı olmayı ulusal çıkar duyarlılığından sapma mı sayıyor?

Türk halkının yüzde 70’i AB üyeliğini istediğine göre kaymakamlar küçücük kadroları ile 45-50 milyon “vatan haini’ni nasıl takip edecek?!

Fitne dönemi açar

KKK’nın talebini hukukçular ve devlet adamı niteliğine sahip siyasetçiler “saçma ve şaşırtıcı” buldular. Hepsi şu noktada birleşti:

Uygulama hukuki dayanaktan yoksun..

Bizler yasalara saygılı vatandaşlar olarak işimizle gücümüzle uğraşırken kaymakamlıkların çoğu dedikodu ve iftiralarla hakkımızda oluşturduğu dosyalar askeriyeye gidecek ve bundan haberimiz olmayacak..

Amerika’daki McCarthy döneminden bile beter bir durumdur bu..

1950’lerin komünist avı sırasında orada iftiraya uğrayanlar hiç değilse neyle suçlandıklarını biliyor, adil muhataplar bulmasalar bile kendilerini savunabiliyorlardı.

KKK talimatı bu hakkı bile tanımıyor.

Tamir kabul etmez

Genelkurmay, KKK’nin fişleme talimatıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada “Bazı hususların düzeltilmesi için gerekli incelemenin başlatıldığı”nı bildirdi.

Bir terapi yöntemi olan meditasyonu bile izlemeye alıp fişlemek isteyen bu talimatın neresi düzeltilebilir, merak ediyoruz.

En iyisi Türkiye’nin hukuk devleti olma yolundaki hayallerine bir saygı gösterisi olarak yönergeyi tümden geri almak, hatta hiç gönderilmemiş saymaktır.

Devlet elbette düşmanlarını izleyecektir. Türkiye de izliyor ve bunu devletin yetkili istihbarat kuruluşlarıu zaten yapıyor.

“Etkin tedbirler almak için önceden planlama yapmak”la görevli kurumlar, ihtiyaç duyacakları bilgileri bu kuruluşlardan alsınlar.

Bizi Cumhuriyet öncesinin İstibdat dönemi jurnalciliğine mahkûm etmesinler.

Demokratik bir ülkede herkesin ve her kurumun görevi, parlamentonun yaptığı reformları şüphe duymadan desteklemek ve başarıya ulaşması için işbirliği yapmaktır.

Buna ordu da dahildir.

Yasalara saygı gösterilmeyen bir ülkede hürriyet olmaz, hürriyetsiz demokrasi olmaz!

Yorumlar kapatıldı.