İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

hürriyet: Azınlık müjdesi

Hadi ULUENGİN

ŞÜKRÜ Küçükşahin’in dünkü Hürriyet’e manşet olan ve ‘‘gayri müslim ekalliyet’’i denetlemek için 42 yıl önce kurulan ‘‘Azınlıklar Tali Komisyonu’’nun kaldırıldığını duyuran müjdesini işlerken, önce ‘‘Türk kimdir’’ sorusunu soracağım.

Cevaba ulaşmak için ise, ikinci bir soru daha soracağım.

Bulgaristan Rodop’undan Sırbistan Sancak’ına veya Yunanistan Trakya’sından, Romanya Köstence’sine Balkan’da yaşayan; ‘‘Ali – Veli’’, ‘‘Ayşe – Fatma’’ adını taşıyan; meramını Dede Korkut lisanında anlatan; dini aidiyeti İslam olan insanlar, ‘‘Türk’’ müdürler, yoksa ‘‘Bulgar’’, ‘‘Sırp’’, ‘‘Helen’’ ve ‘‘Rumen’’ midirler?

Tabii ki ‘‘T-ü-r-k’’türler. Su katılmamış ‘‘T-ü-r-k’’türler ve bu, tartışılmaz.

Ama yine tabii ki onlar aynı zamanda yurttaş ‘‘üst kimliği’’yle ‘‘Bulgaristanlı’’, ‘‘Sırbistanlı’’, ‘‘Yunanistanlı’’ ve ‘‘Romanyalı’’dırlar. Bu da tartışılmaz.

Fakat dikkat, tekrarlıyorum, onlar ‘‘Bulgar’’ değil ‘‘Bulgaristanlı’’; ‘‘Sırp’’ değil ‘‘Sırbistanlı’’; ‘‘Yunan’’ değil ‘‘Yunanistanlı’’, ‘‘Rumen’’ değil ‘‘Romanyalı’’dırlar.

* * *

PEKİ, Türkiye’de yaşayan ve adı ‘‘Perwaz’’, ‘‘Garo’’, ‘‘Vito’’, ‘‘Moşe’’, ‘‘Aldo‘‘, ‘‘Miriam’’ olan; evde Kürtçe, Ermenice, Rumca, Ladino, İtalyanca, Aramice konuşan; İslam, Gregoryen, Ortodoks, Yahudi, Katolik, Süryani dininden insanlar nedir?

Eğer siz de benim gibi Balkan soydaşlarımızın ‘‘Türklüğünü’’ kabul ettiyseniz, o halde ‘‘Perwaz’’ın Kürt, ‘‘Garo’’un Ermeni, ‘‘Vito’’nun Rum, ‘‘Moşe’’nin Musevi, ‘‘Aldo’’nun Levanten, ‘‘Miriam’’ın da Süryani aidiyetini onaylamak zorundasınız.

Onlar, ‘‘üst kimlik’’te sonsuz ‘‘yurttaş’’tırlar ama, ‘‘Türk’’ değil ‘‘Türkiyeli’’dir.

Burada çifte standartlı bir yaklaşım ve ikircikli kıvırtma olamaz.

Bunun da ayırımcılıkla ilgisi yoktur. Aksine, benim kendimi empoze etmeden en zirve bir ‘‘Türkiyeli yurttaşlık’’ta onlarla yoğrulmam, bütünleştirici tek eksendir.

Sakın, ‘‘ama efendim, biz ‘Türk’ derken etnisite kastetmeyiz’’ türü kaytarma teoriler uydurmayın, zira ‘‘Türk’’ kelimesi, bal gibi etnik aidiyet de ifade ve ihtiva eder.

* * *

EVET eder, fakat sözcüğün Çince etimolojik kökeninden Yusuf Akçura’nın ‘‘Üç Tarz-ı Siyaset’’ine uzanmadan, baştaki gibi, cevaba sorularla ulaşacağım.

Eğer Kırcaalili ‘‘Veli’’ Bulgar; Sancaklı ‘‘Ayşe’’ Sırp; Dedeağaçlı ‘‘Ali’’ Yunan, Silistreli ‘‘Safiye’’ Rumen değil ‘‘Türk’’se, bizim azınlık yurttaşlarımızın farkı ne?

İşte ulus devletse ulus devlet; dilse dil, dinse din, herkes aynısını kullanıyor.

Kaldı ki, ‘‘Türk’’ kelimesi etnisite içermez’’ diyenler, bir söylesin bakalım, şu ‘‘Azınlıklar Tali Komisyonu’’ 1962’de neden kuruldu? ‘‘Çoğunluk’’ kıstası neydi?

Orwell’in ‘‘Hayvanlar Çiftliği’’ kitabındaki gibi ‘‘eşitler içinde eşit’’ mi vardı?

Zaten, neden nüfus kağıtlarında hep ‘‘din’’ hanesi oldu ve de hálá duruyor?

Ve, yine neden ve yine hálá ekalliyet pasaportları şifreli numaralandırılıyor?

Son seksen yılda sivil ve askeri ‘‘devlet memuru’’ statüsü edinmesine izin verilmiş, seksen tanecik azınlık mensubunu bana hangi babayiğit gösterebilir?

Sonra, doğrudur – yanlıştır mesele bu değil, Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğu haberi yayınlanınca böylesine burnundan solumak nereden kaynaklanıyor?

* * *

ŞU kesin, Çekoslovakya’dan Tanganika’ya bütün ‘‘geç milliyetçilik’’ler kendi ulus devletlerini kurarken ‘‘etnik dürtü hakimiyeti’’ de kurmak yanlışına düştüler.

Biz de aynı yanlışa düştük. Eleştirmiyor ve çağ şartlarında doğal karşılıyorum.

Eleştirdiğim şey, bile bile yanlışta ısrar etmek ki, ‘‘Azınlıklar Tali Komisyonu’’ nun lağvı müjdesi, şükür, artık ‘‘özeleştiri’’ yapacak olgunluğa eriştiğimizi gösteriyor.

Yorumlar kapatıldı.