İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

hürriyet: Tarih dersleri (5)

Özdemir İnce

Justin McCarthy, Ermenilerin Kilikia’da yaptığı katliamın Doğu Anadolu ve Kafkasya’da yaptıklarıyla kıyaslanamayacağını söylüyor.

Bununla birlikte, yerel yönetimin biçimsel olarak işgalci Fransızların elinde bulunmasına karşın yönetim fiilen Ermenilerin elindeydi. Fransızlar kendilerinin ve İngilizlerin Ermenileri dizginleyemediğini ve Türk yakınmalarının gereğini yapamadıklarını ileri sürüyorlardı; Fransız Generali Hamelin bu şikayetler hakkında, “Halka karşı yapılan (soygunculukla gasbetme, silahlı saldırı, talan etme, öldürme gibi) her çeşit aşırılıklara ilişkin olarak öne sürülen ve ne yazık ki çoğu gerçeklere dayanan yakınmalar” diye söz etmekteydi.

***

“Türklere karşı saldırılar süredursun, Ermeniler kalabalık sayılarda olarak, Kilikia’ya göç etmekte idiler. Bunların çoğu, olasılıkla, Adadolu’nun çeşitli bölgelerinin yerleşmiş olan ve daha önce oralardan ya çıkmış ya da Osmanlılarca sürülmüş bulunan sığınmacılardı. Fransız ve İngiliz makamları (savaştan hemen sonraki dönemde sorumluluk İngilizlerdeydi), bu göçle gelişi kolaylaştırıyorlardı. 8 bin Ermeni gemiyle Mersin’e gönderildi ve birçok başkası daha, kara yolundan Kilikia’ya geldi. Anadolu’nun diğer yörelerden sığınmacılar, hatta bütün savaş boyunca bulundukları Kayseri gibi bölgelerden gelme Ermeniler, Kilikia’ya, yeni Ermeni vatanı olacağını sandıkları yere gittiler.”(S.235)

***

“Bir yandan Türklerle Fransızlar arasındaki çatışmalar, diğer yandan Ermeni ve Türk çetelerinin işlediği cinayetler, Fransızların 1921 Aralığında kesin olarak Kilikia’yı boşaltmalarına ve yanları sıra 30 bin Ermeni’yi götürmelerine kadar, süregitti. Daha çok Ermeni, Kilikia’nın [geri kalan] hemen hemen bütün Ermeni nüfusu, az sonra onları izledi. Fransızlar, verdikleri kayıp arttığı için, Ermenilere gittikçe daha az bağlılık gösterir oldular ve Kilikia’yı kendi denetimleri altında tutacak bir Ermeni azınlığı oraya yerleştirmek için zorunlu bedeli [bu girişimin maliyetini] ödemeye isteksizlik gösterdiler. Gerçekten de, Kilikia’da Ermenilerin davranışlarını aşırı derecede eleştirmeye başladılar. İngilizler, ona, Haçin’de Türklerce kuşatılmış durumda bulunan Ermenileri kurtarmak üzere, Ermenilerce kullanılacağı söylenen silahları vermekten son gün niçin caydığını sorunca, Fransız komutan General Gouraud şöyle yanıt vermişti:”

“Daha önce, ya kendi köylerini savunabilmeleri ya da Kilikia’da harekat yapan Fransız askeri kollarına bağlı yardımcı birlikler oluşturabilmeleri için gerçekten Ermenilere silah dağıtılmıştı. Her birinde [nerede Ermenilere silah verilmişse], Ermeniler, aynen Türklerin kendilerine karşı gösterdiğini iddia ettikleri davranışı Türklere karşı yapmak için, talanlara girişmek için, köyleri yakmak ve silahsız müslümanları kıyımdan geçirmek için, bunlardan yararlandılar.”

***

Justin McCarthy’nin “Ölüm ve Sürgün”ününün 239. sayfasından son alıntı:

“Bağdaşık devletlerin (İngiltere, Fransa) işgal ordularının varlığı ve Kilikia müslüman Türklerinin hızla örgütlenmesi, oradaki durumun, Erzurum ya da Erzincan’da olup bitenler doğrultusunda gelişmesini engelledi. Kuzeydoğu Anadolu’da, Ruslar işgal edip egemenliği Ermenilere bırakmışlar, onlar da müslümanları kıyımdan geçirmişlerdi.”

***

Bu yazı dizisini havaya ve suya yazdığımı biliyorum. İkinci yazımdan sonra gelen tepkiler giderek azaldı ve neredeyse sustu. Ama birkaç ay sonra Çukurova’daki Ermeni Lejyonu’ndan söz edecek olsam gene yalan söylediğimi iddia edecekler. Olağanüstü bir zorunluluk olmazsa bu yazıların sonuncusunu Cuma günü yayınlayacağım.

Yorumlar kapatıldı.