İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hadi Uluengin: Türbanlı Noel

Hadi Uluengin

DÜNKÜ ‘‘Milliyet’’in birinci sayfasında kocaman ve çok hoş bir fotoğraf vardı.

Şehrimiz Hıristiyanları Çarşamba gecesi Noel’i kutsarken, Garbis Özatay da usta enstantanesiyle Moda’daki kilise ayinine giren iki türbanlı hanımı saptamıştı.

Zaten haber de aynı ayinlere pek çok Müslümanın katıldığı bildiriyordu.

Türkiye budur, Türk İslamı budur ve de böyle olması gerekmektedir.

* * *

OYSA ben daha önce, kilisede İsevilere bile yer bırakmayan ‘‘sosyetik’’lerimizi çok alaya aldım. Bu saygısızlığı ‘‘inkarcılık’’ ve ‘‘dejenerans’’ diye tanımladım.

Fakat ‘‘Milliyet’’teki fotoğrafın gerçeği yukarıdaki olgudan sonsuz farklı!

Burada söz konusu olan şey, mutlaka iman taşıyan; çok muhtemelen seccadeye alın değdiren; her halükarda da ‘‘İslami aidiyet’’ini dışavuran inaçlı insanların başka bir dine hürmetle ve o din ritüeline merakla Noel ayinine gitmesidir.

Tıpkı, geçende Büyükada’da çıktığım Aya Yorgi ayazmasında da müminlerin Bakire Meryem önünde el açarak dua etmesi gibi.

Yineliyorum, Türkiye budur, Türk İslamı budur ve böyle olması gerekmektedir.

* * *

HALBUKİ, epey bir süre yukarıdaki ilahi ve beşeri erdemimizi unutmuştuk.

Çok milletli ve çok dinli bir imparatorluktan ‘‘ulus devlet’’e geçiş, tüm ‘‘laik’’ belagate rağmen, o ‘‘millet’’ ve ‘‘din’’ kavramları bizim coğrafyamızda yekpareleşmiş olduğundan, gayr-ı müslimlere karşı eskiye oranla daha itici davranmamızı getirdi.

Bunu burada illa eleştirecek değilim, zira sonsuz bir kaos olan tarihi süreçte; üstelik de Türkiye gibi Müslüman alemin ilk ve belki hala tek ‘‘modernite ülkesi’’nde, zaman ve mekanı da göz önüne alarak, böyle bir gelişmeyi göreceleştiriyorum.

Kaldı ki, Marunisi kaçan kaçana bir Filistin’den esas ahali Kıptilerin aforoza uğradığı bir Mısır’a, Arap milliyetçiliği bunu bizden fersah fersah fazlasıyla yaşadı.

Tabii, ‘‘dar-ül harp ajanı’’ diye bugün yerli İsevi ve Musevilere karşı katliama kalkışan ‘‘radikal İslamcı’’ (!) alçaklardan hiç söz etmiyorum, bu apayrı mesele!

Fakat öz şu ki, geçmişin tam aksine ve biz dahil, ‘‘seküler’’ veya ‘‘teokratik’’, 20’inci yüzyılda Muhammedi alem diğer dinlere yaklaşım konusunda iyi sınav vermedi.

* * *

ŞÜKÜR, bin şükür, şimdi tekrardan ‘‘normalleşiyoruz’’!

Öteki ülkeleri bilmem ama, ‘‘ulus devlet’’te olduğu gibi burada da Türkiye yine ‘‘öncü’’ rolü oynuyor ve gayr-ı müslimlerini kucaklıyor.

‘‘Milliyet’’teki harikulade fotoğraf bir yana, faziletli din adamı Fettullah Gülen Hocaefendinin hoşgörü çağrı ve misyonlarından; saygın ve saygıdeğer komutanların askerlik görevi ifa eden farklı dinlerden gençlerimize o dinlerin yortularında gönüllü izin vermesine, yukarıdaki mutlu ‘‘normalleşme’’nin işaretleri giderek pırıldıyor.

Ve ben inanıyorum ki, Cumhuriyetimizin ‘‘seküler’’ kimliğini İmparatorluğumuz ‘‘çok dinli’’ geleneğiyle harmanlayan AKP hükümeti, ‘‘maneviyatçı’’ ikliminden ötürü, aslında incir çekirdeği doldurmayan bazı sorunları daha kararlılıkla çözümleyebilir.

Medar-ı iftiharımız olması gereken Heybeliada Ruhban Okulu’nun öğretime geçmesinden Ermeni vakıflarındaki bürokratik engellerin aşılmasına; veya, yine aynı Ermeni yurttaşlarımız için din adamı yetiştirilmesinden Süryani vatandaşlarımızın eli yüzü düzgün bir kiliseye kavuşmasına, mevcut iktidar tüm bunlara ‘‘manen’’ kadirdir.

Önce Hristiyan yurttaşlarımızın mukaddes Noel’ini, sonra da Noel ayinine katılan türbanlı hanımlarımızın mukaddesata saygısını kutlarım.

Yorumlar kapatıldı.