İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

radikal: Ders kitaplarını iyileştirmek

NAZAN ÖZCAN

”Türkçede, ne İtalyanca’nın birbirini takip eden y’leri, şiddetli r’leri, Rumcanın yılan hışırtısını andıran peşpeşe sin kullanımları, peltek s ve z’leri vardır”, “Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma, yoketme çabaları iç ve dış güçlerin büyük hayalidir”, “Atatürk’ün belirttiği gibi güçlü olmayanların hak istekleri dikkate alınmaz ve böylelerine saygı duyulmaz.”, “Atatürk bütün milletlere saygı duyar ama onların hepsinin üstünde Türk’ü görür. Ona göre dünya yüzünde Türk’ten daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir”,

“Milliyetçilik inkar edilecek olursa, Türk varlığı da sona ermiş olur”,
“Osmanlı İmparatorluğu yetkililerinin Ermenilerin devlete sadık bir tebaa ve masum oldukları yolundaki beyanatları da onları şımartıyordu”, “Derler ki, Ferdinand bu kez padişah efendimizin karşısına çıkmaktan kaçınmış. Savaş onunla değil, onun can korkusuyla başıboş bıraktığı Hıristiyan sürüleriyle olmuş”, “Bu nedenle dilencisiz olmaz. Özellikle çocuklu çingene
karıları… Tıpkı bizimkiler gibi yapışkan…”, “Köylerden kente göç eden insanlar… Bu durum, kentlerde sapma davranışlarının artmasına, cinayet hırsızlık gibi suçlara neden olmaktadır…”, “Marksizim-Leninizm elbette Aratürkçülükle bağdaşmaz. Ayrıca şunu belirtmek gerekir ki, ‘milliyet duygusu ve millet gerçeği milleti inkar eden ideolojilerden daha güçlüdür”,
“Yunanistan, Türkiye aleyhindeki tüm faaliyetlerde ilk isim olarak dikkat çekmektedir”, “Kadının büyük vazifesi analıktır”…

Bunlar, Salı günü İTÜ Taşkışla’da sunumu yapılan “Ders Kitaplarında İnsan Hakları” projesinde tespit edilen “insan hakları ihlalleri”nden sadece birkaçı.

Proje ve sonuçları

“Ders Kitaplarında İnsan Hakları Projesi”, farklılıklara, çeşitli inanç, kültür ve kimliklere saygı duyan, barışsever, yaratıcı kuşaklar yetiştirmek
niyetiyle ders kitaplarının ve müfredatın iyileştirmesi için iki yıl önce başlatılan bir proje. Türkiye Bilimler Akademisi, Tarih Vakfı, Türkiye
İnsan Hakları Vakfı, Avrupa Komisyonu ve Açık Toplum Enstitüsü birlikte kotarıyor. Projede Türkiye’de ilk ve ortaöğretimde yaygın olarak okutulan 190 kitap, 165 öğretmen, 51 veli, 71 lisans ve lisansüstü öğrencinin oluşturduğu 287 gönüllü tarafından tek tek incelendi. Sonuç olarak ortaya sosyal bilgiler ve tarih, edebiyat ve Türkçe, coğrafya, vatandaşlık bilgisi ve insan hakları eğitimi, din kültürü ve ahlâk bilgisi, matematik ve doğa bilimleri ve felsefe ders kitaplarında insan hakları bildirgesine aykırı 4.000 civarında farklı sorun tespit edildi. Her ne kadar yüzde oranında verilemese de eğitim malzemelerindeki insan haklarının ihlali kitaplara göre değişiyor. Matematik ya da biyoloji kitabında daha azken, (ama gene de insan figürleri niyeyse hep erkek), milli güvenlik, tarih, yurttaşlık bilgisi ve edebiyat kitaplarında ihlaller gırla gidiyor. Tarama sonuçlarından “cinsiyet ayrımcılığı” bölümüne bakınca de genel bir fikir edinmek mümkün. Hayat bilgisi kitaplarında 18 cinsiyet ayrımcı öğe bulunmuş; diğerlerinde ise durum şöyle: Türkçe ve edebiyat 53, tarih 8, coğrafya 2, din kültürü ve ahlâk bilgisi 7, sosyal bilimler 17, vatandaşlık 3, iş eğitimi 2, matematik 29, biyoloji 3 ve müzik 1 cinsiyet ayrımcılığı öğesi içeriyor. Tarih Vakfı Başkanı Orhan Silier, ihlallerin genelde iki konuda toplandığını söylüyor. Biri subjektif olan, bir inancı, yorumu içeren bilgilerin öğrenciye pozitif bilgiler gibi aktarılması.

İkincisi ise özcülük. Yani dünyada, insanlar arası ilişkilerde bazı şeylerin hiç değişmeden kaldıkları ve hep aynı oldukları üzerine toplumu dünyayı, insanları kavramakta insanı yetersiz kılan kalıpların olması. Mesela “Türkler asker millettir, kadınlar vefakârdır, etrafımız düşmanlarla sarıldır” gibi. Orhan Silier, “Bu kalıplar insanı çevresindeki değişen gerçeği kavramakta ve yorumlamakta çaresiz hale getiriyor ve bu çaresizlik saldırganlığı, barış karşıtlığını, uzlaşmazlığı ve dediğim dedikçiliği ortaya çıkartıyor” diyor ve devam ediyor: “Ders kitaplarımızdaki yaklaşım otoriter, içine kapalı, kendisi ve çevresi ile barışık olmayan, esneklikten ve uzlaşma kapasitesinden yoksun kişileri yetiştiriyor. Bağnazlık, şiddet eğilimi, uzlaşma kültürünün eksik oluşu dediğimiz şeylerin altında ders kitaplarına sinmiş bu genel eğitim anlayışı var”.

Ne yapmalı?

Dolayısıyla okullarda eğitme değil belletme sistemi oluşuyor bu da tek tip insanlarla son buluyor. Silier’in deyimiyle “Öğrenciye kereste gözüyle bakılıp, bu keresteyi kendi mantığınız içinde kesmek biçmek”. “Ders kitaplarını dua kitapları gibi ezberlenecek inanç metinleri olarak bırakmaya hakkımız yok. Ders kitaplarının radikal olarak iyileştirilmesine ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı yeni müfredat ve ders kitapları yazımı sırasında bu araştırmanın bulgularından yararlanılmasına ihtiyaç var. Bu kitaplarla Türkiye’nin demokratik ve katılımcı bir ülke olması mümkün değil”in altını çiziyor Silier. AB’ye girmek için de önemli kriterlerden biri olan insan hakları sürecinin ilköğretimden başlaması gerektiğinin de. Çünkü bu tür projeler Avrupa ülkelerinde 1970’lerde halledilmiş. Yani Türkiye’nin bu konuda 30 senelik gecikmesi var.

“Milliyetçi Cephe ve Darbe döneminde eğitim kitaplarındaki tutum da geriye gitti. İnsan hakları bir işkence konusu olarak algılanıyor ama esasında bir eğitim konusu” diyor Silier. Silier’e göre eğer istenirse bu proje iki yıl içinde bütün ders kitaplarına yansıtılabilir. Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığı da destek veriyor. Ama sivil örgütlerin de desteği önemli.

Şimdiye kadar 250 milyon euro’ya malolan çalışmanın sonuçları aslında bir son değil, bir başlangıç. Çünkü taramalardan sonra ortaya bu alanda profesyonellerin yazdığı üç kitap çıktı. “Ders Kitaplarında İnsan Hakları: Tarama Sonuçları”, “İnsan Haklarına Duyarlı Bir Eğitim Ortamına Doğru” ve “İnsan Haklarına Duyarlı Ders Kitapları İçin”. Bu kitapların son ikisi öğretmenlere ve ders kitapları yazanlara yönelik. Bu kitaplar eğitim kurumlarıyla ilgili olarak talepte bulunanlara ücretsiz olarak dağıtılacak. Ocak, Şubat ve Mart aylarında da yedi bölgede bölgesel sempozyumlar düzenlenecek.

(Tarih Vakfı: 0212-227 37 33)

Yorumlar kapatıldı.