İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

BIANET: Düşmanlık İçin Değil, ”Barış İçin Tarih”

UNESCO’nun ve Avrupa Konseyi’nin uzun süredir devam eden sistemli çalismalari
sayesinde, özellikle Avrupa’da köklü degisimler yasanmasina ragmen,
tarih egitimi bizde hala ve inatla bir bilim alani olarak degil ideolojik kosullandirma
araci olarak görülüyor.

Ders programlari bu hedefe yönelik olusturuluyor, ders kitaplari bu dogrultuda
yaziliyor. Tarih egitimi, barisi, dayanismayi degil, düsmanligi ve ayrimciligi
körüklüyor.

Degerli tarihçiler, egitimciler, yillardir tarih egitimindeki sorunlari
ve çözüm önerilerini dile getiredursunlar, 2002 yilinda
baslatilan bir uygulama bütün bu sorunlarin üstüne adeta
tüy dikti. Milli Egitim bakanligi Talim ve Terbiye Kurulunca yürütülen
bu uygulama ile, “Asilsiz Soykirim Iddialari Ile mücadele” kapsaminda,ilkögretim
besinci siniftan baslayarak ders programlarina ve ders kitaplarina yeni bölümler
eklendi.

Simdi ben iddia ve ilan ediyorum ki, çocuklarimizin düsünsel,
ruhsal, bedensel gelisimi, akil ve ruh sagligi ciddi tehdit altindadir.

Asagida, bu yil ilk ve orta ögretimde okutulan ders kitaplarindan sadece
bir iki örnek vermekle yetinecegim ve sizlerden bu alintilari, bir an için
okula giden çocugunuzu Ermeni, Süryani, Rum çocuklarinin
ve onlarin velilerinin yerine koyarak , egitim sistemimizde geçerli olan
‘ezberleme -aynen aktarma’ yöntemini de gözeterek okumanizi rica edecegim.

“Ermeniler, memleketin birçok yerinde karisiklik ve isyan çikardilar.
Düsman hesabina casusluk yaptilar. Sabotajlar yapip Türk ordusunu
arkadan vurmak veya düsman tarafina geçip Türk ordusuna karsi
savasmak gibi hareketlere giristiler.” (MEB s.8) (1)

“Van Valisi Cevdet Bey, Ermeni vahsetinden korumak için Türkleri
göç ettirmistir. Göç eden Türklerin çogu
yollarda Ermeniler tarafindan katledilmistir.” (Kemal Kara, s.134) (2)

“Günümüzde de Ermeniler Türkiye üzerindeki isteklerini
gerçeklestirmek için zaman zaman gerçek disi iddialarla
Türkiye’ye yönelik düsmanca tutumlarini sürdürmektedirler.”
(K. Kara s.135)

“Rumlar ve Ermenilerden sonra ayaklanmalarla Osmanli Devleti ve Türkiye
Cumhuriyeti’ni ugrastiran ve ciddi kayiplarina neden olan diger topluluklar
da Süryaniler, Nasturiler ve Keldanilerdi. Bugün yurt disindaki bazi
Süryaniler Türkiye’ye karsi son derece kötü propaganda yapmaktadirlar
(Kara, s.242-243).

“Pontus iddialari için uluslar arasi faktörler devreye girdi
Olaylarin baslamasinda ve büyümesinde Istanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi
ve ona bagli kiliselerin de rolü oldu. Zaten, Osmanli topraklarinda yasayan
gayrimüslimlerin baslattigi bütün ayaklanmalarda kiliseler, yabanci
okullari ve azinlik okullari bas rolü oynuyordu.”(MEB s.63)

Bu kitaplar azinlik okullari dahil bütün okullarda okutuluyor. Ezberci
egitimin uygulandigi okullarimizda, örnegin bir Ermeni çocuk, geçer
not alabilmek için, “Ermeniler casustur, arkadan vururlar, günümüzde
de düsmanca tutumlarini sürdürmektedirler vs.” diyecek.
Zorbaligin ve vahsetin bu kadarina pes dogrusu.

Ermeni, Süryani, Rum ögrencilerden yukaridaki cümleleri ezberleyip
söylemeleri istemek, çocuklarimiza siddet uygulamaktir. Bunun hukuktaki
adi “iskence ve onur kirici muamele”dir. Iskenceye ve onur kirici
muameleye tabi tutulmama hakki, uluslar arasi sözlesmelerle gerçek
anlamda ve etkili biçimde güvence altina alinan, hiçbir ortamda
ve kosulda dokunulamayan bir haktir. Iste, bu hak, egitim sistemimizde, egitimciler
eliyle ve egitim mekanlarinda ihlal edilmektedir. Magdurlarin yasi, ihlali agirlastirmaktadir.

Öte yandan, “olumlu biz” ve “düsman, casus, arkadan
vuran, katleden onlar” ekseninde anlatilan olaylar, bu anlatimda kullanilan
dil ve imgeler, çogunluk mensubu çocuklarin, farkli kimlikleri
düsman olarak algilamalarina yol açacak, ayrimciligi ve önyargilari
pekistirecektir.

Bu yaklasim, ulusal, irksal, etnik düsmanlik yaratan söylemlerin
yasaklandigi basta Insan Haklari Avrupa Sözlesmesi (IHAS) olmak üzere
Çocuk Haklari Sözlesmesi’ne, egitimin, bütün uluslar ve
bütün irk,soy ya da din kümeleri arasinda anlayis, hosgörü
ve dostlugu gelistirmesi, barisi özendirmesi gerektigini öngören,
Insan Haklari Evrensel Bildirgesi 26/2, Ekonomik, Sosyal, Kültürel
Haklar Sözlesmesi 13/1 ve daha pekçok yasa ve uluslararasi sözlesmeye
aykiridir. Bu uygulama, en basta Milli Egitim Temel Kanununun. Milli Egitimin
Amaçlari baslikli 2/2 maddesine aykiri.

“Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakimlarindan dengeli ve saglikli sekilde
gelismis bir kisilige ve karaktere, hür ve bilimsel düsünme gücüne,
genis bir dünya görüsüne sahip, insan haklarina saygili…
yapici, yaratici ve verimli kisiler olarak yetistirmek,” Simdi elinizi
vicdaniniza koyun ve düsünün, bu araç, bu metot kanunda
öngörülen amaca hizmet ediyor mu?

Bu uygulama, IHAS, ek prot.2’ye de aykiri.”Devlet, egitim alaninda üstlendigi
görevi yerine getirirken, programlarda yer alan bilgilerin dagitiminin
objektif, elestirel ve çogulcu olmasina özen göstermelidir.
Devletin ana-babanin dini ve felsefi inançlarina aykiri nitelikte bir
fikri asilama ve böyle bir amaç gütmesi yasaklanmistir. Devlet,
ana-babanin dini ve felsefi inançlarini incitecek telkinlerde bulunup,
fikirler asilamaktan kaçinacaktir.”

Bu uygulamayi pedagojik cinayet olarak niteleyen egitimciler, egitimin, demokrasi,
baris ve farkli kimliklere saygi anlayisini yerlestirmeye ve güçlendirmeye
hizmet etmesi gerektigini vurguluyorlar.

Psikolojik ve pedagojik zararlarina dikkat çektikleri bu uygulamanin
Milli Egitim Bakanligi, Talim ve Terbiye Kurulu’nun 14.06.2002 tarihli karari
ile okullara tasindigini söylüyorlar.

Isi, egitim olan ve egitimcilerden olusan bu kurul, nasil oluyor da “pedagojik
cinayet” olarak nitelenen bu karari alabiliyor? Çünkü,
emir büyük yerden, MGK’dan geliyor ve ne de olsa, emir demiri keser.
Emir komuta zinciri altinda gerçeklestirilen tarih egitiminde ek programin
hikayesi söyle,

MGK’nin direktifi ile 2002 yilinda, dönemin basbakan yardimcisi Devlet
Bahçeli’nin baskanliginda ve koordinatörlügünü MGK
Genel Sekreter Basyardimcisinin yaptigi, “Asilsiz Soykirim Iddialari ile
Mücadele Koordinasyon Kurulu” olusturuldu. Bu kurulun aldigi karari
Devlet Bahçeli söyle açikliyordu: “Asilsiz soykirim
iddialarinin dünü, bugünü ve yarini hakkinda gençlerimizin
bilgilendirilebilmesi için 2002-2003 ögrenim yilindan itibaren bu
konularin ders kitaplarinda yer almasina karar verilmistir.”

Ders kitaplarina hangi konularin girecegine ve bu konularin çocuklara
nasil anlatilmasi gerektigine karar verme yetkisini nereden aldigi meçhul
bu kurulda, MGK Genel Sekreterligi Milli Güvenlik Siyaseti ve Toplumla
Iliskiler Baskanlarindan tutun da Devlet Arsivleri Genel Müdürüne
kadar isi egitim olmayan hemen herkes var ama göstermelik de olsa bir tek
egitimci yok.

MGK egitim müfredati hazirliyor, devletin egitimle ilgili bakanligi itiraz
etmeksizin bu ek müfredati geçen yildan baslayarak okullarda uyguluyor,
ders kitaplari bu dogrultuda yeniden yaziliyor. Dogrusu benim kafam da iyice
karisiyor, kafamdaki sorular artiyor. MGK Genel sekreterliginin egitim müfredatini
düzenleme yetkisi var mi? Varsa, bu yetki hangi kanunla verilmis?

Iste yukarida çizdigim bu son derece olumsuz ve tehlikeli tablodan rahatsizlik
duyan bir grup hukukçu, egitimci, tarihçi ve insan haklari savunucusu
biraraya gelerek “Baris Için Tarih” Izleme Grubu’nu olusturdu.
Gruba, www.barisicintarih.org adresinden ulasabilirsiniz.

Bu grup, sadece protestoyla yetinmeyecek, izleyecek, arastiracak, tartisacak
ve degistirecek. Herkesin katkisina ihtiyaç var. Çocuklarimizi,
beyni yikanacak savas esirleri, okullari da savas alani olarak gören zihniyete
karsi, barisi, kardesligi, dostlugu savunalim. (FÇ/NM)

* Avukat Fethiye Çetin “Baris Için Tarih” Izleme Grubu
Üyesi

1. Tarih, Lise 2, MEB, Ist.2003, 4. Baski

2. Tarih, Lise 2. Kemal Kara, Ferhat Yayinlari, Ist. 2003

Yorumlar kapatıldı.