İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

sabah: Ruhaniler arasında!

Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman din adamlarını iftar sofralarında buluşturma geleneğini kim başlattı bilmiyorum..

Kim başlatırsa başlatsın en başta şunu söylemek isterim Bu zamana kadar birçok kez bu tür davetlere katılmış benim için, artık işin enteresan yönü kalmadı..

Çünkü her iftarda benzer şeyler tekrarlanıyor..

Kur’an-ı Kerim okunması, ezan ve yemek derken sıra ruhanilerin konuşmalarına geliyor.

İlk dönemlerde herkesin büyük dikkatini çeken ruhani konuşmaları artık özgünlüğünü tamamen yitirmiş durumda..

İşte size bir ruhaninin iftar davetlerindeki klasik konuşma metninin koordinatları

Davet sahiplerine epey vurgulu bir teşekkür.. Tek tanrılı dinlerin birbirine yakınlığına dair saptamalar.. “Hepimizin Adem ile Havva’dan geldiği gerçeği”nin birkaç kez anımsatılması.. İçinde ‘sevgi’ geçen cümleler.. Devlete bağlılık vurguları vs..

Klasik ruhani konuşması işte böyle bir şey..

Dinler arasındaki derin ihtilaf konularına asla girilmemesi, mensup olunan dinin övülmemesi, başka dinlerle ilgili gerçek düşüncelerin akla dahi getirilmemesi.. Bunlar da iftar davetine katılan bir ruhaninin konuşmasında uzak durması gereken yönler..

****

Geçen akşam Hüseyin ve Kezban Hatemi çiftinin, artık gelenekselleşen iftar davetindeydim.. Davetin onur konukları ruhanilerdi..

Bakalım bu kez farklı bir şeyler olacak mı diye dinledim yapılan konuşmaları..

İlk söz Fener Rum Patriği’nindi. Patrik Hazretleri kısa konuşmasında tam 11 kez sevgi dedi. Çizgi dışına çıktığı tek yön “Avrupa Birliği”nden söz ettiği bölümdü.

Sonra sözü Ermeni Patriği Mutafyan aldı ve her zaman olduğu gibi yine beni şaşırttı.. Çünkü Mutafyan adı sanı duyulmamış azizlerin, resmi azizlerden daha değerli olduğunu söyledi.. Hıristiyanlığın inceliklerinden pek anlamadığım için bu yaklaşımın ne kadar aykırı olduğunu pek kavrayamadım ama galiba sarsıcı bir çıkış yapılıyordu.. Çünkü ruhaniler masasında huzursuz kıpırdanmalar vardı..

Sıra Yahudi cemaatinin dini lideri İsak Haleva’ya geldi. O da içinde sevgi geçen cümleler kurdu bolca..

Vatikan’ın Türkiye Temsilcisi mikrofonu ele aldığında, tam içimden “Şimdi cebinde ‘cevşen’ taşıdığını söyleyecek” demiştim ki, gerçekten de Vatikan Temsilcisi işi ‘cevşen’e getirdi ve şöyle dedi “Ben her zaman cebimde cevşen taşırım. Ama bugün unuttum. Şimdi size oradan ezberlediğim bir duayı okuyacağım. Bismillahirrahmanirrahim..”

Evet.. Hıristiyan bir din adamı İslami bir duayı başından sonuna kadar okudu. En çok alkışı da o aldı. Salondakiler, bir Hıristiyan din adamının kendi dinlerine ait bir duayı okumasından mı hoşlandılar, yoksa dinler arası diyalogun vardığı bu son noktayı mı etkileyici buldular, anlayamadım…

****

Bundan önceki davetlerde ruhanilerin yanında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz otururdu. Bu kez onun yerinde yeni başkan Ali Bardakoğlu vardı.

Mehmet Nuri Yılmaz, konuşmalarında insanlık durumuna işaret eden evrensel mesajlar vermez, hikmetli sözler söylemezdi.

Yeni Başkan’dan umutluyduk ama o da Yılmaz gibi hikmetli sözler söylemedi.

Bu durum beni fazla üzmedi. Çünkü İslam’da ruhban sınıfının olmadığını bilmek beni rahatlatıyordu.

Yorumlar kapatıldı.