İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

radikal: Beyoğlu sesini kaybetti

İSMAİL SAYMAZ

İSTANBUL – Beyoğlu’ndaki Balıkpazarı, Çiçek Pasajı ve Nevizade’nin değişmez
çalgıcısı akordeoncu madam Anahit, 78 yaşında hayatını kaybetti. Anahit, akşamcıların vazgeçilmez dostuydu.
Anahit Yulanda Varan, Beyoğlu’nun tanıdığı adıyla ‘madam Anahit’ 1917
yılında doğdu. Henüz ‘matmazel’ olarak anıldığı 16 yaşında ikinci sınıfında okuduğu Ermeni Eseyan Lisesi’nin korosuna katıldı. Müziğe olan ilgisi okul çıkışlarında adım attıkları İstiklal Caddesi’nde sesleri çıktığı kadar şarkı söylemekten ibaret değildi. Liseyi bitirince ölümüne değin elinden düşürmeyeceği ilk ve tek enstrümanı kucakladı, akordeon.

Müzik sevgisi öyle ilerledi ki, hayatını art arda iki müzisyenle birleştirdi. 1950’lere girerken, eşinin ölümünden sonra iki çocuğuna bakmak zorunda kalan madam Anahit, düğün ve davetlerde akordeon çalmaya başladı. Ve ardından Çiçek Pasajı’nda boy gösterince adını duymayan kalmadı. O tarihten sonra Anahit Varan tüm akşamcıların annesi ve Beyoğlu’ nun ‘madam Anahit’i oldu.

Oğlu: Yürekli bir kadındı

Madam Anahit, 29 Ağustos cuma günü, 78’inci yaşında mide kanseri yüzünden yaşamını yitirdi. Cenaze töreni, doğduğu ve büyüdüğü Beyoğlu’nun, ekmeğini kazandığı Balıkpazarı’ndaki Üç Horan Ermeni Kilisesi’nde yapıldı. Yakın akraba ve arkadaşlarının hazır bulunduğu cenaze törenine, ‘yeterli ölçüde duyuru’ yapılmadığı için az sayıda kişi katıldı.

Madam Anahit, birlikte yaşadığı oğlu Onnik Varan’a göre, yürekli bir kadındı: “İşine bağlıydı. Paraya önem vermez, günlük yaşardı. Yalnızca insanlık arardı.”

Arkadaşı Suzan Boyacıoğlu, son görüşmede Anahit’in kilisede okunan cenaze duasını mırıldandığını anımsattı: “Kırgındı. Eskisi gibi Beyoğlu’na gidemiyordu. Sanki kendini ölüme hazırlıyordu.”
Yetvart Tomasyan için, madam Anahit, hem çoğunluk, hem azınlık içinde azınlıktı: “Gördünüz, cenazesinde seveninden çok gazeteci vardı. Çünkü azınlıktı ve bağlı olduğu azınlıkta da azınlıktı. Uçta, marjinal ve muhalifti. Bu yüzden akordeon çalıyordu, sanatçıydı.”

Rahip Sahak Maşalyan da, ayini şöyle noktaladı: “Kadınların çalışmasının zor olduğu bir dönemde bu yürekliliği gösterdi. Ölümü, Ermeni cemaati ve Beyoğlu için kayıp, cennet için kazanç oldu.”

Madam Anahit’in 50 yılını verdiği Beyoğlu, cenaze töreninin yapıldığı saatlerde, sesini yitirmiş gibiydi. Nevizade’deki Demgah Restoran’ın yönecisi Burak Kutlu’ya göre, yalnızca sokaklar değil, ‘Yıldızların Altında’ adlı şarkı, vişne suyu ve paçanga böreği de öksüz kalmıştı: “Saat 21.00’de gelir, önce buzlu suyunu içer, çalmaya başlardı. En çok, ‘Yıldızların Altında’yı çalardı. İçki yerine vişne suyu içer, acıkmışsa paçanga böreği isterdi. Yarım saat çalar, sonra ayrılırdı.”

Sanat Restoran’ın sahibi Mustafa Alişir’e göre de Anahit Nevizade’nin sesiydi: “Akşamcılara neşe katardı. Masaları dolaşır, uzatılan parayı alır, yoksa istemezdi.”

Şişli’deki aile mezarlığına defnedilen Anahit’in mezarının tapusu Osmanlı tapusu idi. Parasızlıktan tapuyu yenileyememişti.

Yorumlar kapatıldı.