İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Coşkun Kırca: Heybeliada Rum Ruhban Okulu – milliyet

Coşkun Kırca

Heybeliada’da faaliyet göstermesine devletin müsaade etmediği bir Rum Ruhban Okulu vardır. Yunanistan bizden bu okulun yeniden faaliyete geçmesine müsaade etmemizi ister ve irili ufaklı batı ülkeleri de aynı istemi tekrarlar. Yunan iddiasına göre, bu okulun kapatılması Lozan Barış Andlaşması’na aykırıdır. Çoğu batılı çevrelerin kanaatine göre de okulun kapalı tutulması insan haklarıyla bağdaşmaz.

Lozan Barış Andlaşması’nın 42’nci maddesinin 3’üncü fıkrası şöyle der. ‘Türkiye Hükümeti, söz konusu azınlıkların (gayri müslim azınlıklar) kiliseleri, havraları, mezarlıkları ve öteki dini kurumlarına her türlü himayeyi göstermeyi taahhüt eder. Türk Hükümeti, bu azınlıkların bugün Türkiye’de bulunan vakıflarına, dini ve hayır kuruluşlarına her türlü kolaylığı gösterecek, müsaadeleri verecek ve yeni dini ve hayır kuruluşları için de benzeri öteki kurumlara sağlanmış olan gerekli kolaylıklardan hiçbirini esirgemeyecektir. ‘ Heybeliada Rum Ruhban Okulu’nun bu fıkra hükümleri kapsamında bulunduğu kolaylıkla savunulabilir.

Fakat, mesele burada bitmiyor. Yunanistan’daki Türk azınlığının Lozan Barış Andlaşması’yla tanınmış olan haklarına da Yunan Devleti riayet etmiyor. Yunanistan, bu Türk azınlığının bir ‘milli azınlık’ olmadığını, bir ‘dini azınlık’ olduğunu ileri sürüyor. Gerçi Osmanlı döneminde verilen nüfus kağıtlarında tebaanın dini ve mezhebiyle belirlenmesinden ötürü, Lozan Barış Andlaşması’na Ek Türk ve Yunan Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol metinlerinde Türk ahali tanımlanırken Müslüman tabirinin kullanılması pratik bir mecburiyet olarak ortaya çıkmışsa da, bu Ek Sözleşme ve Protokol’ün geçerli metinlerinde söz konusu Müslüman ahaliyi tanımlamak için ‘Türk’ tabiri de kullanılıyor. Kaldı ki 1951 ve 1952’de yapılan anlaşmalara göre, Yunanistan, Türkiye’nin Batı Trakya’daki Türk azınlığının eğitim ve öğretim ihtiyaçlarının bu alandaki Türk ilkeleri çerçevesinde karşılanmasını sağlama hakkına sahip olduğunu kabullenmiş, hatta Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın adını taşıyan bir lise Batı Trakya’da Türkiye tarafından kurulmuş ve Türkiye bu azınlık için her seviyede öğretmen gönderme hakkına sahip kılınmıştı. Yunanistan bütün bu anlaşmaları ihlal ediyor.

Bu durumda Türkiye için mukabelebilmisil hakkının doğduğu kuşkusuzdur. Türkiye işte bu gerekçeyledir ki Heybeliada Rum Ruhban Okulu’nun yeniden faaliyete geçmesine müsaade etmemek mevkiindedir. Diplomasimizin yapması gereken, Yunanistan Batı Trakya’daki azınlığımızla ilgili anlaşmalara tam olarak uyduğu takdirde bu Okul’un yeniden açılacağını açıklamaktır.

Bu Okul’un YÖK’e bağlı bir yüksek öğretim kurumu olarak ele alınması ise sun’i bir anlayıştır ve Türkiye’ye herhangi bir kazanç sağlamaz. Hıristiyan mezheplerinin hepsinde rastlanan uygulama, bu gibi rahip yetiştirme kurumlarının ilgili kiliseye bağlı kendisine özgü dini kuruluş olarak sayılması yolundadır. Türkiye’nin bu anlayışa karşı çıkması için hiçbir ciddi sebep yoktur. Türk Devleti’nin bu Okul’u gözetim ve denetim altında tutması ise zaten kamu düzenini koruma kavramının inkarı mümkün olmayan gereklerindendir.

Ülkemizde 1830 adet Rum kalmışken Helenizm’in Türkiye Cumhuriyeti’ne zarar verebilecek kadar güçlü olduğunu vehmediyormuşuz gibi davranmak, devletimizin heybetiyle bağdaşmaz.

Yorumlar kapatıldı.