İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Özdemir İnce: Dünü ve Bugünü ile 1915 Olayları (2) – hürriyet

Özdemir İnce

Doç.Dr.Ömer Turan’ın “Dünü ve Bugünü ile 1915 Olayları” adlı makalesinin ikinci bölümünü aktarıyorum:

Ermeniler, 11. Yüzyılın ikinci yarısından beri Anadolu’da evvela Selçuklu, daha sonra da Osmanlı Türklerinin hakimiyeti altında yaşamışlardır. Yüzyıllar süren Türk hakimiyetinde birlikte yaşama döneminde, Müslüman Türkler Ortodoks/Gregoryan Ermenilere din, dil, eğitim, hukuk, ticaret vs… her alanda büyük bir serbestiyet tanımışlardır. Bu süre zarfında Ermenilerin zorla Müslüman edilmelerine, Ermenice’nin yasaklanmasına, Ermeni kültür ve geleneklerinin yok edilmesine dair bir tane örnek gösterilemez. İstanbul’un alınmasını müteakip, Osmanlı millet sistemi içerisinde, Bursa Ermeni Metropoliti 1461 yılında İstanbul’a getirilip Ermeni Patriği tayin edilmiş, böylece Ermeniler müstakil bir millet, Ermeni Kilisesi müstakil bir kilise, ve Ermeni Patriği de Ermenilerin dinî ve siyasî temsilcisi olarak kabul edilmiştir. Osmanlı hakimiyetinde dinî liderlerinin yönetimindeki Ermeniler, bilhassa Doğu Anadolu bölgesinde yaşıyorlardı. Köylerde ve kasabalarda çiftçilikle, şehirlerde terzilik, sarraflık ve kuyumculuk gibi el sanatları ve ticaret ve müteahhitlik ile uğraşırlardı.

***

Ermeniler, Osmanlı İmparatorluğu’na her seviyede hizmet vermeleri ve devlete bağlılıkları itibariyle sebebiyle Osmanlı kaynaklarında “millet-i sadıka” olarak adlandırılmışlardır. İçlerinde mutasarrıf, belediye başkanı, elçi, yargıç, savcı, müsteşarlık, hatta bakanlık seviyesine yükselenler olmuştur. Gabriel Noradunkyan Efendi Dışişleri Bakanı olarak hizmet vermiştir. II. Abdülhamid’in en güvendiği ve şahsî servetini yönetme görevini emanet ettiği hazine-i hassa nazırı vezir Ermeni Agop Paşa’dır. Ermeniler, Hristiyanlıklarını korumakla birlikte Müslüman Türk toplumu ile son derece kaynaşmışlar, Türk kültürünü son derece benimsemişlerdi. Pek çok Ermeni asıllı Türk müziği bestekârı çıkmıştır. Amerikan Protestan misyonerlerinin 19. ve 20. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermenilere yönelik olarak yaptıkları yayınlara bakıldığında, Ermeni harfleriyle Türkçe yayınların miktarının Ermenice yayınlardan fazla olduğu görülür. Bu durum asırlardır Türklerle birlikteliklerinin bir sonucu olarak, Ermenilerin çoğunluğunun Ermenice değil Türkçe konuştuklarını ortaya koymaktadır.

***

Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyıl boyunca yaşanan reform, demokratikleşme ve laikleşme hareketleri, İmparatorluğun Müslüman olan ve olmayan bütün unsurları gibi Ermenileri de etkiledi. İmparatorluk içerisindeki Ermenilerin dinî ve uhrevî liderliğini yürüten Ermeni Patrikhanesi, yüzyıllardır bir grup yüksek din adamı ve amira adı verilen aristokratlardan oluşan bir konseye dayanıyordu. 1844, 1847 ve 1863 yıllarında yapılan düzenlemeler, Ermeni Millî Konseyi’nin sadece yüksek din adamı ve aristokratlardan değil, İstanbul’daki ve taşradaki meslek örgütlerinin temsilcilerinin de katılımıyla oluşumunu getiriyordu. Ermeni halkı üzerindeki dünyevî yetkilerinden sıyrılarak sadece dinî bir liderlikle yetinmek istemeyen Patrikhane, 19. Yüzyılın sihirli değneği milliyetçiliğe sarıldı. Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki Katolik misyonerlerin çalışmaları sonucunda 1830 yılında Ermeni Katolik Milleti, Protestan misyonerlik faaliyetlerin sonucunda 1850 yılında Ermeni Protestan Milleti ortaya çıkmış, devlet yönetimince tanınmışlardı. Gregoryan Ermeni Patrikhanesi süratle taban kaybediyordu. Bir an evvel güç kaybını durdurmak zorundaydı. Patrikhane veya Ermeni Kilisesi, liberal ve milliyetçi fikirlerle tanışmış nesilleri başka odaklara kaptırmamak arzusuyla milliyetçiliğe yönelirken, bir toprak parçasına sahip olarak hakimiyetini pekiştirerek sürdürmek istedi.

(Devamı Cuma günü.)

Yorumlar kapatıldı.