İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Cüneyt Ülsever: Loizidu davasının anlamı – hürriyet

Cüneyt Ülsever

AİHM’nin, Bayan Titina Loizidu’nun açtığı dava sonucu Türkiye Cumhuriyeti’ni takriben 650 bin dolar tazminata mahkûm eden 28 Temmuz 1998 tarihli kararını nihayet geçen hafta kabul ettik.

Böylelikle, Türkiye Cumhuriyeti kendi ülkesinde statükonun iflas ettiğini yedi düvele ilan etti.

Çöken, asker-sivil bürokrat ekibinden oluşan ve Türkiye’yi Türklere rağmen yönetme iddiasında olan gerici statükodur.

Üstelik, Kıbrıs meselesi statükonun turnosol káğıdı idi ve esas amaç AKP hükümetini Kıbrıs meselesinde dize getirerek teslim almaktı.

* * *

AİHM’nin 1998 tarihli kararını tanımıyorduk. Zira, geriye sadece negatif enerjisi kalan Mümtaz Soysal’ın başını çektiği gerici statüko, Kıbrıs meselesinde şu görüşleri savunuyordu:

1) KKTC’yi tanımayan BM ve AİHM, Kıbrıs meselesinde, hep siyasi kararlar vermektedir.

2) Zaten, KKTC Anayasası’nın 159. maddesine göre, Türk askerinin Kuzey Kıbrıs’ta teslim aldığı topraklar ‘‘devletin mülkiyet hakkı’’ çerçevesinde değerlendirilmektedir.

3) Bugün itibarıyla dünyadaki 188 ülkeden hiçbiri KKTC’yi tanımasa da bu devletin tanınması için değil 30 yıl, 300 yıl mücadele verilmelidir.

4) Mülkiyet konusunda bireysel haklara dayanan uluslararası hukuk mülahazaları önemli değildir.

Ada’da mülkiyet sorunu global (toptan) takas ile çözülmelidir.

* * *

Öte yanda, bakalım Loizidu davasının gerekçeleri ne diyor?

1) Uluslararası normlar ve BM kararları çerçevesinde KKTC, Ada’da ayrı bir devlet değildir. Ada’da bir tek Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs hükümeti olarak kabul edilmektedir.

2) Türkiye Cumhuriyeti’nin Loizidu davasına itirazını oluşturan KKTC Anayasası Madde 159 (‘‘devletin mülkiyet hakkı’’) geçerli değildir.

3) Davacı, tazminat ödense dahi mülkiyet hakkını kaybetmez, tapulu mülkünü serbest kullanma hakkı devam eder.

4) Davacı, mülkiyet hakkını, Türk ordusu Kuzey Kıbrıs’ı denetimi altına aldıktan sonra kaybetmiştir. Davacının mülküne ulaşmasına yine Türk ordusu engel olmaktadır.

5) Türkiye çok miktarda askerini Ada’da aktif olarak bulundurmaktadır. Ada’nın bu kısmını kontrolü altında tuttuğu bariz şekilde meydandadır. Türkiye Cumhuriyeti, davanın esasları itibarıyla, KKTC’nin aldığı kararlardan ve uyguladığı politikalardan doğrudan sorumludur.

6) Dolayısıyla, Türkiye’nin AİHK’da kabul ettiği bireysel hak ve özgürlüklerin korunması hususundaki sorumluluğu sadece TC sınırları içinde değil, Kuzey Kıbrıs’ta da geçerlidir.

7) Mahkeme bu kararı vermekte selahiyetini, Türkiye’nin AİHM kararlarına (madde 46) uyacağına dair yaptığı 22 Ocak 1990 tarihli deklarasyonuna dayandırmaktadır.

* * *

Loizidu davasının içtihat teşkil edeceği Ada’daki mülkiyet miktarı 1.460.643 dönümdür.

Gerici statükonun bağnaz aklı ülkemize 25-30 milyar dolara mal olmak üzeredir!

Yorumlar kapatıldı.