İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Semih İdiz: Ermeniler’le uzlaşma arayışları – akşam

Ankara’nın Ermeniler’le uzlaşma konusunda bir atağa kalktığı görülüyor. ‘Ermeniler’le’ diyorum çünkü işin bir Ermenistan boyutu, bir de Ermeni diasporası boyutu var. İkisini birbirinden ayırmak da pek mümkün değil. Zaten hükümetin konuya iki koldan girmesi de bunu gösteriyor.

Bu çerçevede, Dışişleri İstihbarat ve Araştırma Dairesi Genel Müdürü Büyükelçi Ecvet Tezcan, Amerika’daki Ermeni diasporasının temsilcileri ile görüşmeler yaparken, Kafkasya Dairesi Genel Müdür Yardımcısı Ertan Tezgör’ün de Ermenistan Dışişleri Bakanlığı’ndaki karşıtıyla temaslarda bulunduğu bildiriliyor. Bu temasların arkasındaysa, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Madrid’de düzenlenen son NATO Zirvesi sırasında Ermeni karşıtı Vahan Oskanyan ile yaptığı görüşmede, uzlaşma arayışlarına tekrar ivme kazandırılması yönünde alınan kararın yattığı ifade ediliyor.

Peki, mevcut siyasi ortam daha önce bir yere varmayan bu uzlaşma arayışları açısından bu kez daha mı verimli? Ermenistan açısından bakacak olursak böyle düşünülebilir. Aşırı milliyetçi Daşnak Partisi’nin son seçimlerde gerilemesi bu çerçevede olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

Ermeniler’le ilişkilerimizde bir gerçek varsa o da şudur: İşin içinde ‘Daşnak unsuru’ varsa, uzlaşma arayışlarının bir yere gitmesine imkan yok. Çünkü Daşnaklar’ın siyasetleri, dünya görüşleri, hatta varoluş nedenleri tek bir ‘fikr-i sabit’e dayanıyor. Bunun Türkiye ve soykırım iddiaları ile ilgili olduğunu söylemeye gerek bile yok.

Bu arada, siyasi söylemlerinde ‘işgal altındaki Batı Ermenistan toprakları’ kavramının önemli yer tutması da zaten-aslında Ermeniler’e hiçbir hayır getirmemiş olan ve bizdeki İttihatçılar gibi tarihe havale edilmiş olması gereken – bu partinin, aşılması ne denli güç bir engel olduğunu ortaya koyuyor.

Uzlaşma işini daha da zor kılan husus ise, Daşnaklar’ın diaspora Ermenliler’i arasında çok güçlü olmalarıdır. Ermenistan aslında Türkiye’ye açılmanın zorunluluğunu çok iyi kavrıyor. Ancak her açılımı hem içeride hem de dışarıda Daşnak engeline takılıyor.

Amerika’daki Ermeniler’e gelince, hemen hemen tümüyle Daşnak felsefesiyle yaşadıklarını söyleyebiliriz. ‘Türkiye ile uzlaşmayı’ savunan biri Ermeni ortaya çıktığında da, hemen örgütlü Daşnak tepkisiyle karşılaşıyor. Bu tepki en iyi halde ‘hain’ suçlaması getiriyor, en kötü haldeyse fiziki tehditlere ve saldırılara kadar varabiliyor.

Bunu geçmişte, Türkiye, diaspora Ermeniler’i ve Ermenistan’dan önemli bazı şahsiyetlerin başlattıkları ‘Türk-Ermeni Uzlaşma Komitesi’nde gördük. Daha ilk günden Daşnak saldırılarına uğrayan bu komite, sonunda hiçbir yere gidemedi. Üyelerinin hala ara sıra bir araya geldikleri belirtiliyorsa da, bu çabaların ‘akıntıya karşı kürek çekmekten’ ibaret olduğu ortada. En etkin Ermeni örgütlerinden biri olan ‘ABD Ermeni Ulusal Kongresi’nin (ANCA), Büyükelçi Tezcan’ın Amerika’daki Ermeniler’le temas kurma çabaları çerçevesinde, ‘bizimle temasa geçmeye çalıştılar ama geri çevirdik’ şeklindeki açıklamasını da bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor.

Gül ve Oskanyan’ın başlattıkları yeni uzlaşma arayışlarını zora sokacak ‘diaspora eksenli’ önemli bir husus daha var. Diasporayı elinde tutan Daşnaklar, ABD’nin Irak nedeniyle Türkiye’ye karşı olumsuz tutumunu avantaja çevirmeye çalışıyorlar.

‘Soykırım tasarılarımız Kongre’de yıllardır, ‘Türkiye stratejik ortağımızdır, yapamayız’ diyerek engellendi. Alın size stratejik ortağınızı’ söylemiyle Washington’da büyük bir ‘lobi atağına’ geçmiş bulunuyorlar. Bu durumda, diasporanın, ‘Türkiye, Amerika’nın tutumundan korktuğu için bize şimdi göz kırpıyor’ anlayışında olması da kaçınılmaz oluyor. Diasporanın Ermenistan üzerindeki güçlü etkisi de düşünüldüğünde, uzlaşma arayışlarının bu sefer de niçin yerinde saymaya mahkum olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Yorumlar kapatıldı.