İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Özdemir İnce: Yalanın Süryanicesi (1) -hürriyet

25 Nisan günkü yazımın içinde, Stockholm’da yaşayan Süryani toplumundan Bay Michael’in gönderdiği “Aldatıldınız” başlıklı mesajı okudunuz.

Aldığım mesajlar dolayısıyla “Ermeni Sorunu”nu bir süre erteleyip “Süryani Sorunu”nu öne alacağım.
Şimdiden kaç yazı süreceğini kestiremediğim “Yalanın Saltanatı” pazartesi, çarşamba ve cuma günleri yayınlanacak.

***

Bay Michael’in gönderdiği iki iletide herhangi bir düşünce kırıntısı görmedim. Ne genel olarak “soykırım” kavramı konusunda, ne Ermeni ve Süryani olayları konusunda duyduklarının dışında herhangi bir bilgisi var.

Bana, gazetemizin Stockholm muhabiri Tandoğan Uysal’ın gönderdiği haberin doğruluğundan kuşkulanmamı öneriyor. Bir Hürriyet gazetesi yazarı gazetenin muhabirinin çalışma anlayışından kuşku duymaya başladığı anda artık tek satır yazı yazamaz. Benim yazar olarak güvendiğim insanların başında Hürriyet gazetesinin muhabirleri gelir.

***

Bana soruyor: “Ömer Turan o kadar bilgisiz ve de cahil ki bilmem siz kendisini tanıyor musunuz?”

Ömer Turan, Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin “Doçent Dr” ünvanlı bir öğretim üyesi. Tarihçi. Aynı zamanda Türk Tarih Kurumu’nda da görevli. Stocholm’da konuşma yaptığı konunun uzmanlarından biri.

Doç.Dr.Ömer Turan’a değil de Osmanlıca ve eski Türk yazısı bilmeyen, bundan dolayı da Osmanlı arşivlerini okumak, incelemek olanağından yoksun İsveçli profesörlere mi güveneceğim?

***

Bazı Türkler vardır, kendilerini Osmanlı’nın devamı kabul eder, bazı Türkler vardır kendini Osmanlı’nın devamı olarak görmez. Bireylerin bu konudaki tutumu bireysel olduğu için kendilerinden başka kimseyi ilgilendirmez. Dolayısıyla Bay Michael’i de ilgilendirmez.

Bay Michael’in düşüncelerini değiştirmek gibi bir niyetim yok. Niyetim olsa da başaramam. Ancak şunu söyleyeyim “Soykırım”ın kabul edilmiş bir tanımı var. Bu tanıma göre soykırıma uğradığını ileri süren tarafın, “bağımsızlık, özerklik” gibi politik iddialarının bulunmaması, bir ülkenin topraklarının bir bölümünü ayırmak gibi politikaları olmaması, savaş halinde düşmanla işbirliği yapmaması ve silah kullanmaması gerekiyor. Tarihi bu bakış açısı içinde okuyanlar Osmanlı-Ermeni olaylarının bir soykırım değil ama “mukatele” (karşılıklı öldürme) düşünüyor.

Ama Bay Michael tarafsız kitapları gereksiz buluyor ve “Çünkü KATLİAMI bizzat yaşayan babalarımız, atalarımız, dedelerimiz, nenelerimiz vardır. Bu insanların yaşadıkları kitaplara bile sığmaz” diyor.

Atalarımızı sevelim, sayalım ama onların görgü tanıklıklarından daha çok tarafsız tarihçilerin yazdıklarına güvenelim. Çünkü her toplum, tarih konusunda, kendi atalarının anlattıklarına göre karar verip harekete geçecek olursa insanlık birbirini boğazlar.
Çünkü Türklerin ataları da Ermenilerin zulmünü, ihanetini, katliamını; Süryanilerin I.Dünya Savaşı’ndaki ihanetlerini anlatıp duruyorlar. Hangisi doğru? Bu durumda tarafsız tarih biliminin ve tahrif edilmemiş tarih bilgisinin hakemliğine başvurmaktan başka çare yok.

Yorumlar kapatıldı.