İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İsmail Yağcı: ABD siyaseti ve Ermeni soykırım yalanı – türkiye gazetesi

Avrupalı devletlerin Amerika Birleşik Devletleri ile anlaşabildiği tek konu zannederim, Ermeni soykırım yalanıdır.

Yirmi senedir 35 dış temsilcilik görevlimizin şehit olmasına sebep olan ASALA cinayetlerinin arkasında, Batılı devletlerin olduğu kesinlik kazanmıştır.

ABD’nin son Irak saldırısından önce, Ermeni soykırımı iddiası tamamen unutulmuştu. Ne bir heykel açılışı vardı, ne de herhangi bir parlamentoda Ermeni soykırımı kanun tasarısı.

Birinci tezkere ile de Türkiye Amerika’dan iyi not aldı.

Türk devlet adamlarına övgüler yağdırıldı.

Ne zaman ki ikinci tezkere TBMM’de ret edildi, o vakit işler tersine döndü.

Kuzey Irak’ta yeni bir ırkçı devlet kurulamaz nutukları atanlar, o bölgeyi silah deposu haline getiriverdiler. Petrol kuyularını bu uydurma kuruluşun emrine verdiler. Talabani, petrol kuyularının işletilmesini sattı bile.

ABD Temsilciler Meclisi’nde, bir Ermeni soykırım tasarısı, komisyonlarda görüşülüp kabul edildi ve Meclis genel kuruluna taşındı.

TSK daha önceleri ABD’nin övgülerine mazhar olmuşken; şimdi inisiyatifsizlikle suçlanıyor. Bu suçlamayı yapanlar ABD hükümetinin ön sıralardaki yetkilileri.

Bu kimseler ise, Irak işgalinden kendi şirketleri en fazla çıkar sağlayanlardır.

Yani bu beylerin şirketleri milyar dolarları istiflesin diye, Türkiye Cumhuriyeti bütün organları ile ABD’nin her türlü isteğine peki mi demeli.

Tezkere pazarlıkları esnasında ABD basınında, Türkiye’nin dolar pazarlığı yaptığı iftirasını ABD medyasına taşıyanlar ile, şimdi devlet adamlarımıza suçlama yöneltenler aynı kişiler.

Türk Silahlı Kuvvetleri, disiplinli ve anlayışlı bir komuta kademesince yönetilir. Seksen senedir de bu böyledir. Amerikalı bir tüccar idarecinin saldırılarını da, hiç hak etmemiştir.

Ermeni soykırımı iftiralarının bir siyasi baskı unsuru olmaktan öte, kıymet-i harbiyesi yoktur.

Bu hafta 550. yıldönümünü kutladığımız İstanbul’un fethi, aslında Ermenilerin kurtuluş günüdür.

Fatih Sultan Mehmet Han 30 Mayıs 1453 Çarşamba günü Ayasofya’ya girdiğinde, Bizans halkı, başları önlerine düşmüş halde, Fatih’in “vurun kellelerini” emrini bekliyorlardı… Büyük hükümdar onlara “Başlarınızı kaldırınız. Bu günden itibaren sizler de benim tebaamsınız. Her türlü sanat, Ticaret ve ibadetinizde serbestsiniz. Başınıza bir din büyüğünüzü başkan tayin edeceğim” dedikten sonra başlarına bir Patrik tayin etti. O sırada boynu bükük duran Ermenilere dönüp: “Sizin bir din büyüğünüz yok mu?” diye sordu. Ermeniler de, “Efendim vardı ama, Bizans imparatoru bize kiliselerde ibadeti yasakladı. Bursa’da Hovakimi patrik tanırız” dediklerinde, Fatih hemen Bursadan Hovakim’i getirtti ve onu da Ermenilere Patrik tayin etti.

Şimdi, bu büyük insanın torunları mı Ermenilerin soyunu kıracaklar. Türkler Ermenilerin soyunu kırmaya tenezzül etmezler.

ABD, görüşülen soykırım tasarısına, kendilerinin uyguladığı, Kızılderili soykırımını da dahil etseler iyi olurdu.

Yorumlar kapatıldı.