İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sema Öğünlü: Sözde kompozisyon yarışması – radikal2

SEMA ÖĞÜNLÜ

MEB’Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele’ kapsamında l. Dünya Savaşı’nda Ermeni isyanı ve faaliyetleri konusunda kompozisyon yarışması düzenlendiğini bir genelgeyle ortaöğretim kurumlarına bildirmiş. Bu kapsamda, 14-17 yaş arası öğrencilerden Kayseri, Bitlis ve Muş, Elazığ, Yozgat, Sivas, Adana, Trabzon, Van olayları ve benzerlerinden biri ya da birkaçının işlenmesi biçiminde de olabilecek bir kompozisyon yazmaları isteniyor. Yazıların makale türünde yazılması koşulundan ve öğretmenlerin gerektiğinde bu konuda öğrencilere rehberlik edeceklerinden ayrıca söz edilmiş. MEB’in 29 Nisan 2003 tarihli genelgesi ister istemez akla bir dolu soru getiriyor. Birincisi, madem ki bu soykırım iddiaları asılsız, böylesi ‘asılsız’ iddiaları neden MEB gibi ‘saygın’ olması gereken bir kurum ciddiye alıp, tüm ortaöğretim kurumlarını kapsayacak bir kompozisyon yarışması düzenliyor?

İkincisi, TDK sözlüğü kompozisyon sözcüğünü; öğrencilere duygu ve düşüncelerini düzgün bir biçimde anlatmaları için yaptırılan yazılı ya da sözlü çalışma olarak tanımlamış. Yine MEB’in Türk Dili ve Edebiyatı I. ve II. sınıf kompozisyon kitaplarında kompozisyon, ahenk içinde olan duygu, düşünce ve hayallerin düzenli bir şekilde ifade edilmesi olarak tanımlanmış. Belli bir düşünce ya da duygunun sağlam bir muhakemeyle yorumlanması için kelimelerin yerli yerinde kullanılması gerektiğinden söz ediliyor.

Burada akla, henüz Türkiye’nin bile altından kalkamadığı, yanıtını veremediği, çözümleyemediği bir sorunun, 14-17 yaş grubundaki öğrencilerin önüne atılması, onlardan duygu ve düşüncelerini ifade etmelerini beklemek eğitim açısından ne kadar yararlı ve doğru olur sorusu geliyor. Ayrıca tarih ders kitaplarında kendilerine dayatılan ‘tartışmasız gerçek’lerin bir özetini yapmakla, ‘duygu, düşünce ve hayallerin düzenli bir şekilde ifade edilmesi arasında bir benzerlik var mıdır sorusu da yanında hediyesi.

Nasıl tarafsız olunur?

Üçüncü olarak bu kompozisyonun makale türünde yazılması gerektiğinden söz edilmiş. Ancak, Seyit K. Karaalioğlu tarafından hazırlanan ve MEB tarafından tavsiye edilen ‘Sözlü Yazılı Kompozisyon’ isimli kitapta, makalenin herhangi bir konuda bilgi vermek veya bir gerçeği savunmak için yazılan yazı türü olduğu ve temel ögesinin fikir olduğu belirtilmiş. (İnkılap ve Aka, 11. Basım, s. 163). Karaalioğlu devam ediyor: Makale yazarının her şeyden evvel geniş bir kültürü, yalın, anlaşılır bir dili, tarafsız bir düşünce ve yargısı olmalıdır. (s.163) ‘Tarafsız bir düşünce ve yargı’ sözcüklerinden hareket edildiğinde, öncelikle akıl süzgecine MEB bildirgesi hakkında duyulan kuşkular takılıyor. Kullandığı tanımlara göz atıldığında, ‘Asılsız’ Ermeni soykırımı ‘iddiası’. Yani 1. Soykırımı söylentileri asılsızdır. 2. Bu söylentiler iddia olmaktan öte bir şey değildir. Bakanlığın bizatihi kendisinin öğrencilerden yazmalarını istediği kompozisyon konusunu dile getirirken tarafsız olup olmadığı sorusu beyinler kemirisi bir soru olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle öğrencilerden tarafsız olmaları beklenemez. Makalenin belli bir gerçeği savunması gerektiği konusuna gelince… 14-17 yaş grubundaki öğrencilerin savunması gereken fikirlerin hangi fikirler olması gerektiği gayet açık. Öğrencinin kendisine dayatılan gerçeklere karşıt bir duygu ya da düşünceyi dile getirmesi söz konusu değil. Kaldı ki, kalemini akıntıya karşı sallaması halinde başına neler gelebileceğini düşünecek yaşta olmaması da ayrı bir sorun. Bu sorun hesaplanmış olmalı ki, gerektiğinde öğretmenlerinin rehberlik edeceği gibi dahiyane bir öneride bulunulmuş genelgede. Aman dikkat edelim herhangi bir yaramazlık olmasın. Yoksa sizin de kulağınız çekilir hesabı.

Genelgenin son maddesinde ise dereceye giren kompozisyonların, ‘Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim’ dergisinde yayınlanacağı bildiriliyor. Ne diyelim? Nice bilim ve aklın aydınlığında eğitimlere…

Yorumlar kapatıldı.