İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

hürriyet: Emin Çölaşan: Ermeni soykırımı!

BUGÜN 24 Nisan. Dünya Ermenilerinin ‘‘Ermeni soykırımı’’ olarak kabul ettiği ve pek çok ülkeye ne yazık ki yutturduğu gün.

Bugün Fransa gibi bazı ülkelerde yine acıklı anma törenleri yapılacak, Türkler tarafından soykırıma uğratıldığı(!) iddia edilen 1.5 milyon (!) Ermeni anısına anıtlar açılacak, nutuklar atılacak.

Peki nedir bu olay? Ortada gerçekten bir soykırım var mı? Tamamen tarafsız bir gözle bakalım.

Osmanlı döneminde Ermeniler, özgürce yaşayan ve toplumla en büyük uyumu sağlamış bir millet. İçlerinde bakanlar, büyükelçiler, üst düzey devlet memurları, doktorlar, sanatçılar, Türk sanat müziği bestecileri var. Hiçbir zaman dışlanmıyorlar.

Fakat İmparatorluk zayıfladıkça Ermenilerin içine kilise ve komitacılar giriyor… Ve 1887 yılından başlayarak Anadolu’nun dört bir yanında Ermeni isyanları patlıyor. Örneğin İstanbul’da 1909 yılında şeriatçı 31 Mart ayaklanması başlıyor, hemen ertesi gün Adana’da Ermeniler isyan ediyor. Bu isyan bütün Çukurova bölgesine ve Maraş’a yayılıyor. Hangi görünmez eller bu isyanları körüklüyor? Abdülhamit’e İstanbul’da bombalı suikast düzenliyorlar. Osmanlı bankasını basıyorlar.

***

Yıl 1914. Birinci Dünya Savaşı’na giriyoruz. Rus ordusu Doğu cephesinde ilerliyor, Erzurum’a kadar giriyor. İşte bu aşamada Anadolu’da Ermeni isyanları sıklaşıyor. Osmanlı vatandaşı Ermeniler, Rus ordusuyla bir olup ordumuzu arkadan vuruyor. Kan gövdeyi götürüyor. O kadar ki, örneğin Van’a Rus ordusundan önce girip bu kentimizi düşmana teslim ediyorlar.

Muş, Bitlis, Urfa, Maraş ve pek çok kentimiz Rus ordusuyla birlikte Ermeniler tarafından ele geçiriliyor. Türk-Kürt ne kadar Müslüman varsa öldürülüyor, malları yağmalanıyor, evleri yakılıyor. İki taraf birbirini kesiyor, boğazlıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, o güne kadar yaşamadığı korkunç bir vahşete tanık oluyor.

***

Yıl 1915. Doğu’da Rus ordusuyla savaş sürüyor. Bir yanda düşman ordusuyla, öte yanda ise ordumuzu arkadan vuran ve bağımsız Ermeni devleti hayaliyle yaşayan Ermeni çeteleriyle savaşıyoruz. Ülke toprakları elden gidiyor.

Hükümet bir yasa çıkarmak zorunda kalıyor. Savaş bölgesindeki Ermeniler, o sırada Osmanlı toprağı olan Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’e topluca nakledilecek, böylece ordumuz rahatlayacak ve karşısında sadece Rus ordusu kalacak.

Buna ‘‘tehcir (zorunlu göç) yasası’’ diyoruz. Ermeniler kafileler halinde sürgün ediliyor.

Bu zorunlu göç aşamasında doğal olarak üzücü olaylar oluyor. O günkü koşullar nedeniyle göç işlemi yürüyerek yapılıyor. Yollarda ölenler, soyulanlar oluyor. Sonunda kafileler gidecekleri yerlere varıyor.

Yıl 1917. Rus ihtilali olmuş, Rus ordusu silah bırakıp geri çekilmiş. Elimizden çıkan kentleri geri alıyoruz. Fakat karşımızda yine Ermeni çeteleri var. Ordumuz yine onlarla savaşıyor, Rusların boşalttığı kentleri nice kan dökerek bu kez onların elinden alıyor.

***

Ermenilerin Hıristiyan dayanışması içinde bütün dünyayı ayağa kaldıran ‘‘soykırım masalı’’ özetle böyle. İki taraf savaşmış, birbirini öldürmüş. 1.5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğü ise tamamen palavra.

Arşivlerde tehcir sırasında Ermenilere kötü davranılması, soykırım yapılması konusunda verilmiş bir tek emir, bir adet belge yok. Yine de savaş sonrasında İstanbul işgal edilince, satılık hükümet tarafından Harp Divanı kuruluyor ve Ermenilere göç sırasında kötü davranıp öldürdükleri iddiasıyla ve düzmece tanıklarla, Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey, Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey gibi yurtseverler haksız yere, sırf işgalci düşmana hoş görünmek için idam ediliyor.

***

Soykırım masalı dünya gündeminden düşürülmezken, öldürülen Ermenilerin Osmanlı vatandaşı oldukları, pek çok yerde devlete isyan ettikleri, işgalci Rus ordusuyla birlik olup Türk ordusunu arkadan vurdukları, pek çok kenti ele geçirdikleri ve bu ihanetin gerçekleri nedense hiç dile getirilmiyor.

İki taraf birbirini öldürmüş, zorunlu göç olmuş. Bunlar doğru. Ama ortada soykırım falan yok. Eğer olsaydı, 1915 sonrasında İstanbul ya da Anadolu’da bir tek Ermeni kalır mıydı?

Ne bitmez kin ve nefretmiş ki, 88 yıldır sürüyor. Bu masal, günümüz Hıristiyan dünyasının Türkiye’ye karşı yıllardır oynadığı kartlardan sadece biri!

Yorumlar kapatıldı.