İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

lraper: Patrik Hazretlerinin Hatay Ziyareti I-VI

Hatay’a Varış, Vakıflıköy

(Adana’daki VIP salonunda)

Hatay din görevlimiz Kıdemli Peder Serovpe Gülyan’ın son dönemde hastalanmasından ve bir yıl kadar önceki vefatından sonra öksüzleşen İskenderun, Belen, Kırıkhan ve Vakıflıköy kiliselerimizin cemaatleri, ve Mersin, Tarsus, Adana, Samandağ, Zeytuniye ve Teknepınar’da yaşayan cemaatimiz üyeleri ihtiyaç duydukları dini hizmeti ancak özel ziyaretler vesilesiyle alabiliyor.

Paskalya Bayramı’nın üç hafta öncesine rastlayan geleneksel Karasun Mangants yortusu inanç ziyareti Ermeni Patrikliği Ruhani Kurulu tarafından, Irak Savaşı bağlamında İskenderun limanında oluşan hareketlilik göz önüne alınarak ertelendi. Bu nedenle bu yıl İskenderun’a İstanbul’dan, Ankara’dan, Elazığ’dan, Malatya’dan ve Mersin’den ziyaretler düzenlenemedi. Ancak, bölgede bir din görevlisi bulunmadığı için Patrik Mesrob II Hazretleri, İskenderun Srpots Karasun Mangants Ermeni Kilisesi’nin isim yortusu nedeniyle Hatay’daki Ermeni cemaatini şahsen ziyaret ederek geçen haftasonunu kendileriyle birlikte geçirdi.

28 Mart 2003 Cuma sabahı, Ruhani Kurul üyeleri Kıdemli Pederler Bısag Tezenliyan ile Myuron Ayvazyan, karayoluyla Hatay’a doğru yola çıktılar.

29 Mart 2003 Cumartesi günü öğleden sonra Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II Hazretleri hava yoluyla Adana’ya vardı ve VIP salonunda Patriklik görevlileri, Adana’dan Levon ve Emel Eraslan, İskenderun’dan Garbis Kısadur ve Hosrof Köletavitoğlu, Vakıflıköy’den Bedros Şişmanyan tarafından karşılandı.

İskenderun’daki kilisemizin lojmanının esaslı bir onarımdan geçmesi gerektiğinden, Patrik Hazretleri ve beraberindekiler doğrudan İskenderun ve Antakya üzerinden Vakıflıköy’e yöneldiler.

Saat tam 19:00’da, Vakıflıköy Sp. Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi’nin girişinde köyün çocukları tarafından çiçeklerle karşılanan Patrik Hazretleri, kilisedeki Giragamudk dualarına riyaset ederek, toplanan cemaate Hatay’ı ziyareti vesilesiyle ilk vaazını verdi. İnsanın sadece bedeniyle büyümediğini, sadece fiziksel anlamda olgunlaşmadığını, bilim ve teknikle aklen, Tanrı Sözü’yle de ruhen olgunlaşmaya ihtiyacı olduğunu söyledi. Bölgede kilisemiz cemaatine hizmet verebilecek bir din görevlisi halen bulunmadığını, ancak buna rağmen imanlıların Kutsal Kitap okuyarak ruhani gıdlarını temin edebileceklerini söyleyen Patrik Hazretleri, “toplu ibadetin ruhani hayatımızı güçlendirdiği, pekiştirdiği doğrudur, ancak gerçek iman Tanrı’nın Sözü’nu okumakla ve tek başımızayken şahsen dua etmekle yeşerir” dedi.

Patrik Hazretleri, Hatay ziyareti süresince beraberindekilerle birlikte Vakıflıköy kilisemizin lojmanında konakladı.

İskenderun, Belen, Kırıkhan

(Patrik Hazretleri vaaz ederken)

İskenderun Ziyareti

30 Mart 2003, Surp Zadig’e (Paskalya) hazırlık dönemi olan Medz Bahk’ın (Büyük Oruç) 5’inci Pazarı ve İskenderun Srpots Karasun Mangants Ermeni Kilisesi’nin isim yortusuydu.

Kilisede saat 12:30’a kadar süren törenlere Patrik Mesrob II Hazretleri riyaset etti. İlahiler ise Kıdemli Pederler Bısag Tezenliyan ve Myuron Ayvazyan tarafından seslendirildi.

Duaların sonuna doğru, Patrik Hazretleri yaklaşık bir saat süren vaazında, genel anlamda Medz Bahk (Büyük Oruç) dönemi ve Surp Zadig (Paskalya) yortusu hakkında konuşarak, bu günlerin her Hristiyan için ruhani hayatın kızağa çekildiği, bakım ve onarımdan geçirildiği, Tanrı Sözü’ne daha çok zaman ayırıldığı bir dönem olduğunu hatırlattı. Kayanın üzerine kurulan evin sağlam temel üzerinde bulunduğu gibi, Tanrı Sözü üzerine kurulan ruhani hayatın da sağlam, derin ve sarsılmaz olacağını vurgulayan Patrik Hazretleri, ruhani hayatta yenilenmeye Tanrı Sözü’nü okuyarak başlanabileceğini anlattı.

“Tanrı’nın Sözü’nü okuduğumuzda O’nun Kutsal Ruh’u içimizde işlemeye başlar, bizi yeniler, bizi onarır, bizi ruhen coşturur!” diyen Patriğimiz sözlerine şöyle devam etti:

“M.S. Birinci yüzyılda Antakya işte böyle bir ruhani coşkunun merkezi konumundaydı. O dönemde Roma İmparatorluğu’nun üçüncü büyük yerleşim merkezi konumundaki Antakya’da güçlü bir Yahudi cemaati vardı, ve bunlardan bazıları Kudüs’ten gelen müjdecilerin vaazları sayesinde Rab İsa Mesih’in İncili’ni kabul etmişler, Tanrı’ya imanlarında yenilenmişlerdi. Kudüs’ten hemen sonra Hristiyanlığın tüm dünyaya yayılması sürecinde en önemli merkezlerden biri birdenbire Antakya oluvermişti. Yahudi olmayan milletlerden inananların İsa Mesih’in öğrettiği Kutsal Yol’a kabul edildikleri ve Mesih’i takip edenlerin ‘Hristiyan’ olarak adlandırıldıkları ilk yer de yine Antakya’ydı.

“Bütün bunlar gerçekleşti çünkü ilk Hristiyanlar vaaz edilen Tanrı Sözü’ne sadık bir yaşam tarzı benimsemişlerdi. Kişisel ve ailevi hayatları sağlam kaya olan Tanrı Sözü üzerine kuruluydu. Bugün insanlar kutsal metinleri sadece sayıyor, bazen de putmuş gibi önünde tapınıyor, ancak ne yazık ki üşeniyor ve okumuyor. Bu yüzden insanlar sözde ‘imanlı’ ancak gerçekte sevgisiz, hoşgörüsüz, yakışıksız, maddeperest bir yaşam tarzı içinde bulunuyor. Tabiri caizse, fabrikalarda yapay yöntemlerle yetiştirilen tavuk ve yumurtalara, seralarda yapay yöntemlerle yetiştirilen domates ve diğer mevsim dışı meyve ve sebzelere benziyoruz. Tadını yitiren tuza benziyoruz. Oysa köy yumurtasının rengi ve tadı, bahçede doğal şartlarda yetişen domatesin rengi ve kokusu öyle mi olur? Rab İsa bize ‘Tadını yitiren tuz gibi olmayın!’ demedi mi? Çoğu zaman sosyal baskıyla vaftiz, düğün ve cenaze törenlerine katılan, ama günlük hayatında Tanrı Sözü’yle beslenmeyen, Kutsal Ruh’u gücendiren, ruhani yaşamı çöl gibi kurumaya yüz tutan insanlarız. Halbuki Mesih ‘dolu dolu yaşayabilmemiz’ için geldi. İşte en büyük bayramımız olan Surp Zadig’e hazırlanırken, kilisenin ataları her Hristiyan’ın bir hazırlık döneminden geçmesinin doğru olacağını düşünmüşler, Rab İsa’nın çölde sınanması modeli doğrultusunda Kutsal Hafta’dan önce kırk günlük bir dönemi dua ve oruçla yenilenmeye ayırmışlar. Rab İsa’nın ‘İnsan sadece ekmekle değil, aynı zamanda Tanrı Sözü’yle yaşar!” ifadesi Medz Bahk döneminin ana fikrini oluşturuyor.”

Törende ayrıca sınırlarımızın hemen ötesinde devam eden savaşın mağdurları için de dua edildi.

Kilisedeki törenden sonra Peder Bısag ile Peder Myuron, cemaatten dileyenlerle İskenderun Mezarlığında Ermeni cemaatinin ölülerine ayrılmış olan bölümü ziyarete giderken, Patrik Hazretleri de kilisenin küçük salonunda cemaatten dileyenlerle bir araya gelerek kendileriyle sohbet etti.

Ruhani Reisimiz daha sonra İskenderun Srpots Karasun Mangants Ermeni Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Garbis Kısadur’un evinde yöneticilerle birlikte bahk sofrasında bir araya geldi. Kilise lojmanının ivedilikle onarımdan geçirilmesi ve Hatay’a bir din görevlisi atanması ihtiyacı yöneticiler tarafından Patrik Hazretlerine bir kez daha iletildi. Ruhani Reisimiz, “İhtiyaçlarınızı biliyorum, ancak ne yazık ki gerek mali, gerekse insan kaynakları açısından iyi bir dönemden geçmiyoruz. Ruhban Okulumuz 1970’lerde kapandı. Devlet yetkililerine İstanbul’daki bir üniversitede bir Hristiyan Teoloji kürsüsü açmaları için yedi yıldır dilekte bulunuyoruz, ancak daha bir cevap bile alamadık” diyerek, cemaatin sabretmesini istedi.

(Atik Yaylası)

(Atik’te yazlığı bulunan Kaplan Ailesi)

Belen

Öğle yemeğinden sonra, saat 14:00 cıvarında, Patrik Hazretleri Belen ilçesinin Atik Yaylası’nda yaşayan cemaat üyelerini ziyaret etti. Kırıkhanlı Kaplan ailesinin yazlık evinde kahve içen Patrik Hazretleri, yaylanın güzelliğine hayran kaldı. Bir dahaki ziyaretinde Kaplan ailesinin en küçük üyesi Lusin’i vaftiz edeceğine söz verdi.

(Damı çöken Kırıkhan Kilisesi’nin horan bölümü)

Kırıkhan Kilisesi

Kırıkhan Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi Vakfı yöneticisi Garbis Kaplan’la birlikte damı çökmüş olan kiliseyi ziyaret eden Patrik Hazretleri, mabedin içler acısı durumu karşısında üzüntüsünü gizleyemedi. Danıştay’da temyiz safhasında olan Kırıkhan Ermeni Kilisesi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından zaptı aleyhindeki dava tamamen sonuçlanmadan ve ilgili mercilerden gerekli yasal izinler alınmadan onarıma başlanamayacağını ifade eden Patrik Hazretleri, her şeyin düzeleceğinden ümitli olduğunu söyledi.

(Toros ve Nora Manca, oğulları Arman ve Aram’la Yaylacık’ta)

Köye Dönüş

Kırıkhan’dan sonra Antakya üzerinden Samandağ’a doğru yola çıkan Patrik Hazretleri ve beraberindekiler, batıya doğru dönerek ileride Yaylacık denilen yerde açılmış olan Doğa Tesislerinde çay içtikten sonra yola devam ettiler. Tarihi Yoğunoluk Köyü girişinde Surp Tovmas Ermeni Kilisesi’nin kalıntılarını gezdikten sonra, saat 19:00’da Vakıflıköy’e vardılar.

(Vakıflıköy Kilisesi avlusunda çocuklarla)

Köyde Akşam Duası

Patrik Hazretleri, köy sakinlerinin doldurduğu Vakıflıköy Sp. Asdvadzadzin Kilisesi’nde akşam dualarına riyaset ederek, aynı günün sabahı İskenderun’da konuştuğu vaazın özetini burada da verdi.

Kilisedeki duadan sonra, avluda çevresi köyün çocukları tarafından çevrilen Patriğimiz, bir müddet çocuklarla oynadı, onlara şeker dağıttı, köydeki üniversite mezunu sayısından gurur duyulması gerektiğini ve onların da büyükleri gibi ne olursa olsun muhakkak üniversiteden mezun oluncaya kadar okumaları gerektiğini söyledi.

Akşam yemeğini Köy Muhtarı Berç Kartunyan ve Kilise Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hagop Gökçe ile birlikte Boğos Şişmanyan’ın evinde yiyen Patriğimiz, kahveyi ise Vakıflıköy Kilisesi esaslı onarımdan geçtiği dönemde vakıf başkanlığı görevini yürüten Mihran Kısadur’un evinde içti.

Nezaket Ziyaretleri

(Hatay Valisi İsmet Gürbüz Civelek ve Patrik Mesrob II)

Patrik Mesrob II Hazretleri, 31 Mart 2003 Pazartesi günü Hatay’daki devlet temsilcilerini makamlarında ziyaret etti.

Sabah saat 09:00’da Vakıflıköy sakinlerini Allah’a emanet eden Patriğimiz, Samandağ’a inerek saat 09:30’da Samandağ Kaymakamı Selim Çapar’a nezaket ziyaretinde bulundu. Vakıflıköy Muhtarı Berç Kartunyan, Kilise Vakfı Başkanı Hagop Gökçeyan, 2’inci Başkan Bedros Şişmanyan, Peder Bısag Tezenliyan ve Peder Myuron Ayvazyan da ziyarette hazır bulundular.

Saat 10:30’da Patrik Hazretleri yeni Hatay Valisi İsmet Gürbüz Civelek’i makamında ziyaret ederek, görevinde başarılar diledi. Yurtdışında ihtisas yapmış aydın bir insan olan Sayın Vali ile Patriğimiz, tarihi ve arkeolojik konularda gayet ilginç bir sohbette bulundular. Ziyarette İskenderun Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Garbis Kısadur ve yöneticilerden Mihail Tabaş da hazır bulundular.

Saat 15:30’da ise Patrik Hazretleri İskenderun Kaymakamı Ünal Erdoğan’ı makamında ziyaret etti. Bu ziyarette İskenderun Kilisesi Vakfı yöneticileriyle Hosrof Köletavitoğlu da hazır bulundular.

(Samandağ Kaymakamı Selim Çapar ile)

(İskenderun Kaymakamı Ünal Erdoğan ile)

Ekümenik Ziyaretler

(Antakya Ortodoks Kilisesi’nin önünde)

31 Mart Pazartesi günü saat 11:30’da Patrik Hazretleri Antakya Ortodoks cemaatinin Aziz Petros Kilisesi’ni ziyaret etti. Kilise avlusunun girişinde Peder Pavlos Sami Sabagil, Kilise Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Jozef Naseh ve diğer yöneticiler tarafından coşkulu çan sesleriyle karşılanan Patriğimiz, kilisedeki kısa karşılama töreninden sonra Antakya cemaatinden hazır bulunanları takdis etti. Daha sonra, Patrik Hazretleri kilisenin Aziz Ignatios salonunda Antakya Ermeni cemaatinden bir grubun da katıldığı sohbette bulundu.

(Katolik Kilisesi’nde)

Saat 12:30’da Patrik Hazretleri İskenderun Katolik Kilisesi’ni ziyaret etti. Peder Domenico Bertogli ve iki rahibe tarafından karşılanan Ruhani Reisimiz, kilisede barış için dua ettikten sonra, din görevlileri ve cemaatte hazır bulunan bir grupla sohbet etti.

Dönüş yolunda

(Patrik Hazretleri Adana cemaati üyelerinden bazılarıyla)

Patrik Mesrob II Hazretleri, 31 Mart Salı saat 18:00’de Adana’daki cemaatimizden Levon ve Emel Eraslan’ın evinde çay sofrasıyla ağırlandı. Adana’daki Ermeni cemaatinden bir grubun da katıldığı sofrada, kilise olmayan bir bölgede dinin vecibelerini yerine getirmenin ne kadar zor olduğu, küçük cemaatin bir araya gelebileceği bir mekan olmadığı dile getirildi. Ruhani Reisimiz, Adana’nın İskenderun’dan uzak olmadığını, dini bayramlarda yöreye din görevlisi gönderildiği zaman Adana’daki cemaat üyelerinin topluca İskenderun, Kırıkhan veya Vakıflıköy’deki törenlere katılabileceklerini söyledi.

Saat 19:30 uçağıyla Adana’dan İstanbul’a dönen Patrik Hazretleri, Yeşilköy Atatürk Havalimanında uçağın kapısında Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Aram Ateşyan ve Yeşilköy din görevlisi Peder Yeğya Kervancıyan tarafından karşılandı.

Basın

31 Mart günü İskenderun Kaymakamlığı’ndayken, Patrik Mesrob II Hazretleri burada toplanan medya mensuplarının sorularıyla muhatap kaldı.

Buradaki bir gazetecinin “Sizce Bush yanlış mı yapıyor?” sorusuna Patrik Hazretleri, “Bana lütfen siyasi sorular sormayın. Şu kadarını söyleyebilirim, bence şiddete başvuran herkes yanlış yapıyor. Her türlü şiddet yanlıştır. Çünkü şiddet, şiddeti doğurur. Bir ayette yazılı olduğu gibi, kılıçla kalkan bir gün kılıçla oturur!” dedi.

Başka bir gazetecinin “Peki savaş hakkında ne gibi bir beyanatta bulunursunuz?” sorusuna ise, Patrik Hazretleri şu cevabı verdi: “Katolikler adına Papalık makamı savaş karşıtı beyanat verdi. Merkezi Cenevre’de olan Dünya Kiliseler Birliği de benzer bir beyanatta bulundu. Türkiye kiliseleri de bu doğrultuda düşünüyorlar. Ben şahsen bu savaşın gereksiz olduğunu, bu savaşa alelacele diplomatik tüm olanaklar tüketilmeden girişildiğini düşündüğümü birkaç kez ifade ettim. Beni üzen, acıya boğan ve sürekli duaya teşvik eden şey sivil insanların, özellikle çocukların, yaşlıların ve kadınların savaş ateşinin ortasındaki durumları. Hangi millete ait olurlarsa olsunlar, emir kulu olan askerler için de dua ediyorum, Yüce Allah’tan çarpışmalarda yaşamlarını yitirenlerin ruhları için huzur ve yakınları için Kutsal Ruh’un tesellisini diliyorum. İnşallah bu savaş bir an önce sona erer.”

Yorumlar kapatıldı.