İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

radikal: Komisyon `renk´ vermedi

Duygu LeloĞlu

BRÜKSEL – Avrupa Komisyonu, Türkiye’yle görüşmeleri başlatıp başlatmama konusunda öneride bulunmaktan kaçındı. Komisyon dün yayımladığı ‘2002 Türkiye İlerleme Raporu’nda Ankara’nın AB’ye uyum için gerçekleştirdiği reformları övmekle birlikte çabaların Kopenhag Siyasi ve Ekonomik Kriterleri’ni karşılamada yetersiz kaldığına dikkat çekmekle yetindi. Bununla birlikte, AB Türkiye’ye yönelik hazırlamış olduğu ‘Katılım Ortaklığı Belgesi’nin güncelleştirilmesi ve daha da derinleştirilmesi önerisinde bulundu.

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 13 aday ülkenin, son bir yıldır gösterdiği performansın değerlendirildiği ilerleme raporları ve strateji raporları dün resmen açıkladı. Komisyon’un 20 üyesince dün sabah saatlerinde onaylanan raporlar, Komisyon Başkanı Romano Prodi ve genişlemeden sorumlu Komisyon üyesi Günther Verheugen tarafından, Avrupa Parlamentosu’nun Genel Kurul’una sunuldu.

147 sayfadan oluşan Türkiye’nin İlerleme Raporu’nda öncelikle 2001 sonu ve 2002 yılında gerçekleştirilen reformlara dikkat çekiliyor; yasal değişikliklerden övgüyle bahsediliyor. Ancak hemen ardından hukukun üstünlüğü, yargı reformu, yolsuzluk, siyasette ordu ağırlığı, insan hakları, işkencenin önlenmesi, hapishanelerin ıslahı, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, yayıncılık, toplantı ve gösteri özgürlüğü, Siyasi Partiler Yasası, din özgürlüğü konularındaki eksiklikler sıralanıyor. Ardından cinsiyet eşitliği, çocuk hakları, sendikal haklar, kültürel haklar alanlarında da Türkiye’den ilerleme beklendiği belirtiliyor. Aynı beklenti azınlık hakları ve azınlıkların korunması konusunda da dile getiriliyor.

HADEP’e karşı davanın devam etmesi ve Kürtçe öğrenim isteyen üniversite öğrencilerinin soruşturmaya uğraması not edilen olumsuz noktalar arasında.

Genel olarak, siyasi alanda reformların devam ettirilip tamamlanması ve
gerçekleştirilmiş yasal değişikliklerin bir an önce uygulamaya konması isteniyor.

Bu başlıklar altında yer verilen bazı konular şöyle:

Meclis: TBMM’nin Şubat, Mart 2001 ve Ağustos 2002’de onayladığı reformlar, ülkedeki zor siyasi ve ekonomik koşullara rağmen gerçekleşti.

3 Ağustos’ta AB Uyum Paketi’nin kabul edilmesi, Türkiye’nin kapsamlı reformları gerçekleştirme iradesini gösteriyor. Komisyon, bu gelişmeleri Türk siyasi ortamında devrim niteliğinde görüyor.

Yargı: Hukuk sistemine ilişkin reformlar gerçekleştirildi. DGM’nin yetkileri daraltıldı. Ancak bu mahkemelerin çalışmalarına devam etmesi, uluslararası standartlara aykırı. Bununla birlikte yargının ‘bağımsızlığının’ her zaman sağlanamadığına dair haberler geliyor. ‘Namus cinayeti’ suçlarında, halen cezaların hafifletilmesini mümkün kılan hukuksal düzenlemeler uygulanıyor.

Yolsuzluklar: Türk kamu yaşamının şeffaf olabilmesi için bir dizi önlem alındı. Ancak, yolsuzluk hâlâ önemli bir sorun. Konuyla ilgili Avrupa Konseyi’nin sözleşmeleri henüz imzalanmadı.

MGK: Milli Güvenlik Kurulu’nun teşekkülü ve rolünü değiştiren Anayasa değişikliği yapılmasına rağmen, MGK’nın uygulamadaki işlevinde bir değişiklik gözlenmiyor.

İşkence ve kötü muamele: Cezaevi sisteminin fiziksel koşulları iyileştirildi. Avrupa Konseyi’nin İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) birçok önerisi yerine getirildi. Ancak F tipi cezaevlerinin koşullarında ilerlemeye rağmen, hâlâ sorunlar tam olarak çözülemedi. Gözaltı sürelerinin azaltılması, işkencenin önlenmesi yönünde önemli bir adım. Bununla birlikte, gözaltına alınanlar halen avukatlarıyla görüştürülmüyor. OHAL Bölgesi’nde gözaltı süreleri hâlâ uzun. İşkence ve kötü muamelenin halen devam ettiği gözleniyor. Manisa davasında Türk devleti işkencecilere karşı açılan davaları zamanaşımına uğratmak istediği izlenimini veriyor.

İfade özgürlüğü: TCK’nın 312. ve 159. maddelerinde RTÜK Kanunu’nda yapılan değişikliklere rağmen, yazar-gazeteci ve yayıncıların kovuşturulması devam ediyor. Şiddete başvurmayan, şiddeti teşvik etmeyen, terörü haklı göstermeyen konuşmalar yapanlar halen hapis cezası görüyorlar ve hâlâ hapisanelerde bine yakın fikir suçlusu bulunuyor. Bu çerçevede, düşünce suçundan halen cezaevinde bulunan gazeteciler ve eski DEP Milletvekilleri de buna bir örnek. Buna ek olarak Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararlarının tam olarak uygulanamaması da siyasi kriterler açısından yeterince sonuçlanmamış konular olarak görülüyor.

Yurttaşlık hakları ve siyasi haklar: Örgütlenme özgürlüğü önündeki kısıtlamaların azaltılmasına rağmen, engellemeler halen devam ediyor. Bu çerçeve içinde azınlık vakıfları ile ilgili bürokratik kısıtlamalardan hâlâ kurtulunamıyor.

Türkiye’de yeni yurttaşlık yasaları, çocukların haklarını korumayı amaçlıyor. Türkiye, BM’nin 1969 yılında imzalanan ‘Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine’ yönelik olan konvansiyonu imzaladı. Ancak sendikalar kısıtlamalara maruz kalmakta ve çocuk işçiliği devam ediyor.

Din ve vicdan özgürlüğü: Türkiye’de yaşayan Sünniler dışında kalan diğer dinler tam serbestiden yararlanamıyor, ibadet yerlerini açamıyorlar. Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nun açılmaması, buna bir örnek teşkil ediyor. Alevilerin, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tanınmıyor ve bu
kurum Alevilere hizmet vermiyor.

Uygulama eksiklikleri: Türkiye değiştirdiği yasalarını gerektiği biçimde uygulamıyor. Hâkimler yorumlarını ‘kısıtlamadan’ yana kullanıyor. Savcı ve yargıçlar değişen yasaların getirdiği özgürlükleri, ya yeni düzenlemelerde buldukları boşluklardan yararlanarak veya Anayasa ve başka yasalardaki ‘tuzak maddeleri’ yorumlayarak yine kısıtlamaya dönüştürüyor. TCK’nın 312. maddedeki değişikliğe rağmen kısıtlayıcı uygulamaların sürdürülmesi, buna bir örnek teşkil ediyor. Bu çerçeve içinde, adalet reformu, savcı ve hâkimlerde gereken düşünce ve yaklaşım değişikliği ve Kopenhag Kriterleri’nin ülkenin her yerinde ve her alanda uygulanması gereği ortaya çıkıyor.

YSK’nın ileri gelen bir siyasi partinin başkanını 3 Kasım erken seçimlerine
katılmasını engelleyen kararı, reformların ruhunu yansıtmamakta.

Aynı şekilde yargının ekonomik davalarla ilgili kararlarındaki tutarsızlığı
göze çarpıyor. Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin Kopenhag Kriterleri’ne
uyum çabası göstermesine, alkış toplayan adımlar atmasına rağmen, değişiklikleri uygulamakta aynı heyecanı ve tutarlılığı gösterememesinden şikâyetçi.

Siyasi diyalog kapsamında değerlendirilen ‘Kıbrıs’ başlığı altında söylenen şu:

Türkiye, Kıbrıs sorununda BM gözetiminde çözüme ulaşılması amacıyla Kıbrıs’ta iki toplumun liderleri arasında süregiden baş başa görüşme sürecini desteklediğini duyurdu. AB de Türkiye’ye defalarca üyelik görüşmeleri sonuçlanmadan Kıbrıs sorununun çözülebilmesi için çaba göstermesi yolunda Kıbrıs Türk liderliğini cesaretlendirmeye çağırdı.

Yine siyasi diyalog kapsamındaki ‘Sınır anlaşmazlıkların barışçıl yoldan çözümü’ başlığı altında şu ifadelere yer veriliyor:
Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkiler, büyük ölçüde iki ülke dışişleri bakanlarının yakın işbirliği sayesinde gelişmeyi sürdürmektedir. Temmuzda yeniden yapılanan hükümet, bu yolda devam edeceğini duyurmuştur.

Geçen yıl, çevre ve ekonomik kalkınma gibi alanlarda on adet ikili işbirliği anlaşması yürürlüğe girmiştir. Dahası, kültür ve acil yardımla ilgili beş işbirliği anlaşması imzalanmıştır. Yunanistan müktesebatla ilgili konularda Türkiye’ye teknik bilgi sağlamayı sürdürmektedir.

Martta iki ülke, Hazar Denizi bölgesinden Türkiye üzerinden Yunanistan’a doğalgaz sağlayacak bir boru hattı inşası için anlaşma imzalamıştır. 300 milyon sterline mal olan bu proje, iki ülke arasında fiziksel bir bağ olduğu için büyük sembolik önemi haizdir.

Ekonomik işbirliği başka sektörlerde de ilerlemiştir. Bir Türkiye-Yunanistan Ortak Ekonomik Komisyonu, Atina’da ilk kez 13 Şubat’ta toplanmış ve enerji, sanayi, tarım, ulaşım, gümrük ve bölgesel işbirliği alanlarında işbirliğini kapsayan bir protokol imzalanmıştır.

Ayrıca, kaçak göçmenlerin kabulü konusunda iki ülke arasında bir protokol imzalanmıştır. Bu protokol yürürlüğe girmekle birlikte, tümüyle uygulanmamıştır. Ege Denizi’nde askeri tatbikatlara son vermek gibi güven ardırıcı önlemleri teşvike yönelik çabalar sürmektedir. İki ülkenin gizli servisleri araında temaslar başlamıştır. Yunanistan ve Türkiye, NATO’nun kuruluşunun 50. yıldönümü için ortak bir tören düzenledi ve Nisan 2002’de Yunan ve Türk dışişleri bakanları Ortadoğu’ya ortak bir ziyaret düzenledi. Martta dışişleri bakanları Ege konusunda inceleme görüşmelerine başladı. Görüşmeler resmen İstanbul’da, medeniyetlerin uyumu üzerine AB ve İKÖ’nün düzenlediği forum bağlamında başlatıldı.

Türkiye’nin NATO altyapısını kullanarak, AB tarafından yapılacak opererasyonlara katılımı konusunda gelişmeler kaydedilmiş olsa da Avrupa’nın güvenlik ve savunma politikasıyla ilgili sorunun hâlâ çözülememiş olması da ayrıca kaydediliyor.

Ekonomik kriter

Ekonomi bölümünde de siyasi bölümde olduğu gibi ekonomik program ve bu çerçevede çıkan düzenlemelerden olumlu söz edilmekle birlikte çabaların henüz yeterli olmadığına dikkat çekiliyor. Raporda bankacılık, enerji, haberleşme ve tarım sektöründeki ilerlemelere karşın özelleştirmede
ciddi bir ilerleme sağlanamadığı vurgulunarak şu görüşlere yer veriliyor:

Yasaların işlerliği ve rekabet gücünü artırmak için Türkiye’de halihazırda uygulanan reform sürecine devam ederek, makroekonomik denge ve mali sürdürebilirlik sağlanmalı. Kronik yüksek enflasyonun düşürülmesine devam edilmeli ve muhasebe kuralları uluslararası standartlar düzeyine getirilmeli. Kamu bankaları ve işletmelerinin özelleştirilmesi hızlandırılmalı ve piyasaların işleyişindeki devlet kontrolünün kaldırılması tamamlanmalı. Ekonominin büyüme potansiyelinin ve rakabet gücünün artırılması için verimli kullanımlara yatırım yapılmalı ve eğitime daha fazla önem verilmeli. Bürokratik engeller kaldırılarak, yabancı sermaye girişi sağlanmalı. Gümrük Birliği (GB) çerçevesinde, AB müktesebatının uygulanmasında idari kapasite güçlendirilmeli. İç pazarda malların serbest dolaşımı çerçevesinde teknik engeller devam ediyor. Uygun bir piyasa denetleme sistemi kurulmalı. Karapara aklamaya karşı çıkarılan yasaların uygulamasına daha fazla önem verilmelidir. Gümrük Birliği, tarım sektörünü ve hizmet sektörünü de içine alacak şekilde genişletmeli.

Ortak balıkçılık politikası: Düzenlemelerde bir ilerleme sağlanmamıştır.

Ulaştırma politikası: AB müktesebatını uygulamak için yasal çalışma yapılmalı. Her sektörde yeni yasaları uygulayacak idari kapasite artırılmalı.

Vergi: Doğrudan vergi toplama kapasitesi artırılmalı, şirketler vergisi ahlakı ilkelerine uyacak düzenlemeler yapılmalı ve ayrımcı uygulamalar kaldırılmalıdır. Doğrudan ve dolaylı vergiler alanında müktesebata kısmen uyum sağlanmıştır;

İstatistik: Türkiye ve AB’nin istatistik kurumlarının altyapıları çok farklı. AB müktesebatına uyum çalışmaları başlamıştır ve bu alanda önemli ölçüde çaba harcanmalı.

Türkiye’nin sosyal politikaları ve istihdam yasaları: Bu konular AB müktesebatından uzak kalmaya devam etmekte. Yeni çıkan Ekonomik ve Sosyal Konsey Yasası gerçek bir sosyal diyalog ortamı yaratmakta başarısız oldu.

Elektrik ve enerji sektörleri: Önemli ilerleme sağlanmıştır. AB müktesebatına uyum süreci başladı ancak daha fazla çaba gerekmekte.

Telekomünikasyon: Türk Telekom’un özelleştirilmesi konusunda bir ilerleme kaydedilmedi. Ayrıca Telekomünikasyon Kurumu’nun idari kapasitesinin özellikle insan kaynakları ve eğitim konularında iyileştirilmesi sağlanmalı.

Basın Yayın Yasası: AB müktesebatına uyumlu değil.

Bölgesel politikalar: AB standartlarıyla uyumlu, etkili bir strateji oluşturulmadı.

Çevre alanı: Müktesebata uyum sınırlı.

Tüketici hakları ve sağlığı politikası: Uyum yetersiz.

Adalet ve içişleri alanı: Özellikle yasadışı göçe karşı alınan önlemler güçlendirilmeli.

Yasadışı göç: Schengen müktesebatının benimsenmesi ve uygulamasının yanı sıra, kişilerin serbest dolaşımı ve deniz taşımacılığı güvenliğini de içeren adalet ve içişleri konularında Türkiye ile işbirliği güçlendirilmeli.

Ek maddi katkı
Türkiye’ye katılım öncesi stratejisinin uygulanmasının hızlandırılması için ek maddi katkılar 2004 yılında artırılacak. 2004-2006 yılları arasında sağlanacak maddi katkının 354 milyon euro olması öngörülüyor.

KOB güncelleştirilsin

KOB’un öncelikli konulara odaklanmak üzere gözden geçirilerek, güncelleştirilmesine ihtiyaç var. Bu güncelleştirilmiş belge, 2003 yılı başında, son gelişmeler de dikkate alınarak sunulacak.

Genel değerlendirme

Siyasi kriter açısından: Türkiye, siyasi kriterleri tam olarak karşılamıyor. Reformlar, temel hak ve hürriyetler açısından bazı önemli kısıtlamalar içeriyor. İkinci olarak reformların çoğu için yönetmelik çıkarılması, ve başka idari düzenlemeler yapılması gerekiyor. Tesirli olması için idari ve adli makamlarca ülkenin tamamında uygulanmalı. Üçüncüsü, siyasi kriterler altındaki çeşitli önemli konular henüz yeterince ele alınmamış. Bunlar, işkenceye karşı mücadele, ordu düzeyindeki sivil denetime ilişkin bazı kuşkular ve şiddet içermeyen görüşleri nedeniyle cezaevinde yatan kişilerin durumuna ilişkin. Türkiye, reform sürecini yasama ve uygulamada sürdürmeli.

Ekonomik kriter açısından: Türkiye, piyasa ekonomisinin işlemesinde ilerleme kaydetmiştir. Bu, ekonominin rekabete dayanma kapasitesini artıracak. Ancak, Türkiye, hâlâ mali buhranların ve durgunluğun etkilerini yaşıyor.

Yorumlar kapatıldı.