İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Cevher Kantarcı: DANGALAKLIĞIN SON PERDESİ! – STAR

Yazının tamamı şöyle…

Festival öncesi verdiği demeçlerde, amacının ‘jenosit’i tartışmak
olmadığını, kişisel bir film yaptığını söyleyen Egoyan’ın filmini
izledikten sonra yönetmene hak vermek mümkün değil.. Özü ile sözü
birbirini tutmayan bir film ‘Ararat’.. Öyle anlaşılıyor ki Egoyan,
Ermeni lobisine hoş görünmek uğruna, önemli tavizler vermiş
projesinde..’ Yukarıdaki satırlar, Türk-Ermeni düşmanlığını sonsuza
taşımak için Atom Egoyan tarafından çekilen Ararat filmini, Cannes’da
seyreden Cumhuriyet Gazetesi Sinema Eleştirmeni Vecdi Sayar’a ait..

Şimdi de, İstanbul’da yayınlanan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hırant
Dink’in film üzerine sözlerini okuyalım:

‘Türk-Ermeni ilişkileri açısından müthiş zararlı bir film.. Bu film Türkiye’de
oynayamaz.. Bu dil ne yazıda, ne de sinemada bizim dilimiz olamaz.. Hem barıştan,
hem diyalogtan bahsetmek, bir yandan da üzerine benzin dökerek bunu körüklemek
olmaz.. Bu filmi üreten insanların söylemleriyle, filmin içeriği çok farklı..
Filmin genelde sorgulayıcı bir yanı var.. Ama her şeye rağmen filmin arasına
sıkıştırılmış olan o sahneler kabul edilemez..’

Hırat Dink, daha önce tüm iyi niyetiyle, filmin galasının Türkiye’de yapılmasını
öneriyordu.. Seyrettikten sonra, filmin Türkiye’de oynatılmasına karşı
çıkıyor..

Gerek Vecdi beyin ve gerekse Hırat Dink’in filmi seyrettikten sonraki
ifadeleri, Ararat filminin, geçen yüzyılın başında yaşanan büyük sıkıntıların,
artık dumanı bile tütmeyen enkazını ateşe vermekten başka bir işe
yaramayacağını özetliyor..

Şimdi gelelim meseleye..

Anadolu’da yakın zamana kadar, en sık kullanılan kızgınlık ifadelerinden
biri de şuydu: ‘Ermeni gavuru gibi adam!’

Bu deyim Türkçe’ye öyle bir yerleşmiş ve yayılmış ki, Osmanlı döneminde,
Ağrı’ya koca bir Anadolu boyu uzaklıkta yaşayan bizim gibi Ege Adaları Türk’ü
tarafından da kullanılmış..

O yüzden ben çocukluğumda, bu deyimi çok duyardım..

Bu gösteriyor ki, Ermeni Türk’ü kesmiş ve bir dönem antipatik olmuş..

Ermeniler de, bu durum karşısında Türkler’den o dönem çekmiş, onlarda
da kuyruk acısı var.. Ama bir şey daha var..

Ben artık halk arasında ‘Ermeni gavuru’ deyimini duymuyorum..

Sovyetler’in dağılmasından sonra büyük ekonomik sıkıntılar çeken
Ermenistan vatandaşlarının da, artık tarihe dayalı böyle bir kini yok..
Yani sıradan halklar, bu ilkel kan davasını çoktan aşmış görünüyorlar..

Amaaaa..

Avrupa’da, Amerika’da, Avustralya’da, bir elleri yağda, bir elleri balda
yaşayan ve hemen hepsi de köşeyi dönmüş bulunan Ermeni Diasporası
elemanları, sürekli olarak bu kan davasını körüklüyorlar..

Zaten Vecdi Sayar’ın satırları da, bu gerçeği vurguluyor: ‘Öyle anlaşılıyor
ki Egoyan, Ermeni lobisine hoş görünmek uğruna, önemli tavizler vermiş
projesinde..’

Hırat Dink de, aklın yolunu gösteriyor:

‘Hem barıştan, hem diyalogtan bahsetmek, bir yandan da benzin dökerek bunu
körüklemek olmaz..’

Bana öyle geliyor ki, bu düşmanlığın körüklenmesi sayesinde, Türkiye’de
üç beş fanatik kafayı bozup, bir tek Ermeni vatandaşımızın kılına
zarar verse, hem Ermeni Diasporası, hem de bizim içimizdeki, düşmanlığın
her zaman diri tutulmasından medet umup, sadece barda ‘barış’ muhabbeti
yaparak mastürbasyon çeken birileri, çok ama çok sevinecekler..

‘İşte katil ve barbar Türkler’ deme fırsatı çıktığı için..

Oysa şu anda, Ermeni vatandaşlarımız Türkiye’de huzur içinde yaşıyorlar..

Bize komşu olan ve binbir ekonomik sıkıntı içinde yaşan Ermenistan halkının,
Türkiye’ye ihtiyacı var..

Ermeni Diasporası’ndaki işadamları, Ermenistan’a yatırım yapıp oradaki
insanlara ekmek vermiyorlar..

Peki, Ermenistan halkının en büyük menfaati şu anda Türkiye’den olduğu
halde, ne diye iki halkı birbirine düşman etmeye çalışıyorlar?

Bu laflarım diaspora soytarılarına değil elbet.. Bu yazıyı onların
okumayacağını biliyorum.. Ama Türkiye içinde, hala bu kan davasını körükleyen
sözüm ona ‘barış’ gönüllüsü dangalakların, aklını başına alması
lazım..

Heriflerin körüklediği ‘barış’ değil, kan davasıdır!

Kan davası ilkelliktir!

1915’te; ne Ruslarla işbirliği yapıp Türk katleden bir tek Ermeni çete
lideri, ne de o zamanki bir tek Osmanlı paşasını artık bulmak mümkün!

Hepsi öldü!

Geri dönmeleri, ya da mezardan çıkarılıp cezalandırılmaları mümkün değil!

O halde ne diye, Anadolu’daki torun Memet ile Ermenistan’daki torun
Kirkor’a fatura ödetmek isteniyor?

Ve sözüm ona sanatçı Atom Egoyan, bu pis siyasete alet oluyor?

Bu sorunun cevabı, bizim muhabirimiz Emin Varol arkadaşımın, Cannes’dan geçtiği
haberde var..

Filmin gösteriminden sonra, yönetmen Atom Egoyan’a BBC muhabiri soruyor:

‘Ermeniler’in Yukarı Karabağ’daki katliamlarıyla ilgili de film çekecek
misiniz?’

Egoyan, BBC muhabirini ‘taraflı’ bulup cevap vermiyor..

Vicdanı olan biri cevap versin..

Kim taraflı!

Tuzu kuru diasporadan paracıkları alıp film yapan Atol Egoyan mı! Oyun oyun
içinde..

Olan insanlara oluyor!

Bu herifler de, ‘sanatçı’ diye ortalıkta geziyor!

Bazı dangalaklar da alkışlıyor..

Hem de barış adına..

Aptallar!

Yorumlar kapatıldı.