İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gündüz Aktan: Savlar, karşısavlar

Danimarka ‘Holokost ve Soykırım Çalışmaları Merkezi’nde Ermeni sorunu konusunda yapılan toplantının ilk gününde Ermeni tarihçilerin tekrarladıkları eski savlara karşı savlar ikinci gün ortaya kondu.

Ermeni tarihçiler, tehcirin Ermenileri cepheden uzak bir bölgeye nakletmek için değil de yok etmek için önceden planlanmış bir soykırım olduğunu söylediler. O tarihteki
nüfuslarının 2-2.5 milyon olduğu iddiasından hareketle, tehcir sırasında 1.5 milyonun katledildiğini; Ermeni isyanlarının Osmanlı baskısına tepkiden ibaret olduğunu belirttiler. Özerklik ve bağımsızlık için mücadele ettiklerinden, bu amaçla Balkan çete modeline başvurduklarından, Rus ordularıyla işbirliği yaptıklarından, birçok isyan yanında 13 Nisan 1915’te başlattıkları Van isyanının tehcire yol açtığından söz etmediler. Onlara göre, aşırı milliyetçi
İttihatçılar homojen bir halk yaratmak için Ermenilere soykırım yapmışlardı.

Oysa saldırgan etnik Ermeni milliyetçiliği Türk milliyetçiliğinden en az 30 yıl önce başlamıştı. Osmanlı, tehciri yaparken Ermenileri naklettiği Kuzey Suriye’yi savaşta kaybedeceğini düşünemeyeceğinden, soykırımla homojen ulus yaratma peşinde de olamazdı. 1. Dünya Savaşı başlamadan önceki Ermeni nüfusu 1.3 milyondan azdı. Milletler Cemiyeti’ne göre 400-450 bin Ermeni Ermenistan’a geçmişti. Tehcire tabi olmayanlar, tehcirden dönenler de oldu. Lübnan, Fransa ve Amerika’ya gidenler de. Yani tehcirde ölenlerin sayısı çok daha az olmalı.

Dadrian, merkezi otorite çökmediği için sivil savaş da olmadığını söyledi. Amerikan iç savaşında da merkezi otorite çökmemişti. Kaldı ki son demlerini yaşayan Osmanlı bu savaşla sona erdi. Tehciri iyi organize edemedi. Jandarmaları bile cepheye sürdüğünden Ermenileri yeterince koruyamadı. Çeşitli bölgelerde iç çatışmalar hep oldu.

Dadrian, 20-45 yaşlarındaki tüm Ermenilerin askere alınması nedeniyle Ermenilerin, değil isyan etmek, kendilerini dahi koruyamaz hale düştüğünü söyledi. 1.3 milyon nüfusa göre bu yaş grubundan 250 bin, 2 milyon nüfusa göreyse 400 bin Ermeni’nin orduda bulunması gerekiyor. Oysa birçoğu askere gitmedi, bir o kadarı da askerden kaçtı. Türklerin büyük kısmıysa askere alınıp imparatorluğun üç sınır cephesinde savaştığından, asıl Türk siviller korumasızdı.

Hapishanelerdeki ‘kanlı katiller’in Ermeni soykırımında kullanıldığına sürekli değinen Dadrian, zamanın sınırlı kapasiteli hapishanelerindeki katil mevcudu ile tehcirin vuku bulduğu 300 bin kilometrekarelik alanı karşılaştırmıyor. Kaldı ki bir grubu yok etmek için buna gerek var mı?

Tehcir sırasında bölgede Osmanlı-Rus savaşı, Ermeni çetelerin sivil Türklere saldırıları, Ermeni ve Türk/Müslüman sivillerin birbirlerini öldürmeleri; yerel çetelerin tehcir edilen Ermenilere saldırıları iç içe vuku buldu. Hasım orduların önünden bir o
yana bir bu yana kaçanlar, tek yanlı ya da karşılıklı katliamlara, hastalıklara, açlığa ve adi suçlara kurban gitti. Bu nedenle olaylara en uygun sözcük ‘trajedi’ oluyor.

Dadrian, tezini ispat için, müttefikimiz Almanya ve Avusturya’nın arşivleriyle savaş sonu mahkemelerinin ve Meclis’in tutanaklarından alıntıları ‘kesin kanıtlar’ olarak sundu. Diğer arşiv belgelerine neden bakılmasın ki? Öte yandan 1918 sonrasının Hürriyet ve İtilaf hükümeti ve Meclis’i, İttihatçı düşmanıydı. Bunların kurduğu intikamcı mahkemelerde de adil yargı yoktu. Nitekim İngiliz başsavcı Malta’daki tutukluları kanıtsızlıktan bıraktı. Asıl önemlisi, tehcir dolayısıyla Ermenilere kötülük yapan ve görevi kötüye kullanan 1397 kişinin, 1915-18 arası İttihatçı hükümet döneminde askeri mahkemelerde mahkûm edilmesi ve 600’den fazlasının asılması. Bu nasıl bir soykırım ki Ermeni öldürdüğü için insanlar asılıyor?

Dadrian, ‘Savaşta 2.5 milyon Türk de öldü’ denince, bunun askerler dahil farklı kategori ölümlerin yan yana getirilmesi olduğunu söylüyor. Oysa bu rakam Barış Konferansı’ndaki Ermeni delegasyonu ve Alman kaynaklarından geliyor. Bunlara göre 500 bin savaş alanı ölümü çıkarılınca, ölen 2 milyon sivilin yarısından fazlasının doğu Anadolu’da olduğu belirtiliyor.

Ermeniler, soykırım diyebilmek için, nüfuslarını ve tehcirde ölenleri yüksek gösteriyorlar, tehcir dışı nedenlerle ölen Ermenilere değinmiyorlar ve Türk sivil ölüleri yok sayıyorlar.
Bu kadar görüş farkıyla sorunu nasıl çözebileceğimizi gelecek yazıda anlatacağım.

Yorumlar kapatıldı.