İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TÜRKİYE ERMENİLERİ PATRİĞİ MESROB II’NİN VAKIFLAR KANUNU TASARISI HAKKINDAKİ BEYANI

“Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’de Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı” konusunda
düşüncelerini soran basın mensuplarına cevaben, Türkiye Ermenileri Patriği
2. Mesrob şöyle dedi:

“Kanun tasarısının maddeleri arasında, Azınlık Vakıflarının gayrı menkul
edinebilmelerini düzenleyen bir maddenin de bulunması oldukça
sevindiricidir. Taşınmaz edinememek veya mevcut mülklerinin 1936 yılında
verilen beyannamede yer almaması sonucu ellerinden alınması azınlık
vakıflarının en önemli sorununu oluşturmaktadır. Bu duruma bir iyileştirme
getirilmesi arayışları ümit verici bir görünüm arz ettiği doğrudur. Ancak bu
iyileştirmeyi bir takım şartlara bağlamak tatbikat esnasında olumsuzluklar
yaratabilecektir, belki de tatbikatı tamamen engelleyebilecektir.

Şöyle ki: Azınlık Vakıfları’nın, 1936 yılında verilen beyannamede mevcut
olmayan taşınmazlarının bu listeye eklenebilmesinin, taşınmaz
edinebilmelerinin ve taşınmazları üzerinde tasarrufta bulunabilmelerinin iki
Bakanlığın oluruna ve Genel Müdürlüğün kararına bırakılması ve bu konuda
hiçbir ölçü hiçbir kriter getirilmiyor olması kanunun tatbiki esnasında
Azınlık vakıfları aleyhinde bazı olumsuz durumlar doğurma ihtimalini ortaya
koymaktadır. İçişleri hatta anlamadığımız bir nedenle Dışişleri Bakanlığı
hangi ölçü ve kriterlere göre olurunu verecek veya vermeyecek? Dolayısıyla
bu durumda Azınlık vakıfları taşınmaz edinebilmek, bunlar üzerinde
tasarrufta bulunabilmek veya var olan taşınmazları listeye ekleyebilmek için
ciddi ölçüde zorlanacaklardır.

Ayrıca en önemlisi ilgili hükümlerin uygulanmasında mütekabiliyet şartının
da aranabilme hükmünün getirilmesi birer Türkiye Cumhuriyeti kuruluşu olan
azınlık vakıflarını dolayısıyla azınlıkları yabancılaştırmış oluyor ve bu
yabancılaştırmayı kanun haline getirmiş oluyor. Böyle bir şey Yargıtay’ın
1974 tarihli umumi heyet kararında yabancı olarak nitelendirilen
azınlıkların yabancı olma durumunu bu kez kanunlaştırmış olur ki, bu da
kabul edilemez bir hatadır.

Tasarının hiç değinmediği konu ise bugüne kadar “36 beyannamesinde mevcut
değil” gerekçesiyle gayrımüslim azınlık vakıflarının ellerinden alınan
taşınmazların akıbetidir. Tasarı bunlar hakkında herhangi bir açıklık
getirmemektedir. Haksızca elimizden alınan mallarımız ne olacaktır?
Gayrımüslimlere ait olan ibadethanelerin ve okulların ve benzeri hayır
kurumlarının hakkı neden ayak altına alınmaktadır? Anayasamız’daki eşitlik
ilkesine neden uyulmamaktadır?

Önümüzdeki günlerde avukatlarımız tasarıyı inceleyecekler ve verecekleri
mütalaalar doğrultusunda olası çekincelerimiz ilgili mercilere resmen
bildirilecek ve gerekli girişimler gerçekleştirilecektir.”

Yorumlar kapatıldı.