İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hakkı Devrim: Ceviz Kabuğu’nu doldurmadı

Hakkı Devrim Radikal’de bugün yer alan yazısında 8 Aralık’ta ATV’de yayınlanan Ceviz Kabuğu programında yapılan “Salkım Hanım’ın Taneleri” tartışmalarını değerlendiriyor.

Dört kişiyi bir araya getirmişti Hulki Cevizoğlu. Konu, Salkım Hanım’ın
Taneleri; film mi, yoksa bazı değişikliklerle bu filmin TRT ekranında yayımlanması
mı, bakın orası biraz karışık? (Ceviz Kabuğu, 8 aralık, ATV).

Hâzırûn: Tomris Giritlioğlu (filmin yönetmeni), Etyen Mahçupyan (romanı
senaryoya çeviren yazar), Ahmet Çakar (TBMM’de filmi ve TRT’yi ağır şekilde
suçlayan MHP’li milletvekili), Deniz Som (Cumhuriyet gazetesinin yazarlarından
biri).

Saat 02.00’ye kadar seyrettim. Ne kaldı zihnimde? Bu dört kişi Türkiye’de
neyi ifade eder?

– Sanat ile siyaset arasındaki bir çatışmayı veya çekişmeyi mi?

Tomris Giritlioğlu «Bu bir tarih kitabı veya belgesel değil. Bu bir
filmdir, kurmaca bir sanat eseri. Siz neyi tartışıyorsunuz?» diyor. Açık
bir cevap veren yok. Telefonda Atilla Dorsay’a sordular, «Mükemmel bir film!»
dedi. Beride milletvekili debeleniyor:

– Atilla Bey de onlardan yana çıktı. Benden yana olan bir eleştirmene de
sorsanıza!

Bu mütevazı milletvekilinden yola çıkarak, meseleyi tartıştırabileceği
gibi bir hayali Cevizoğlu sahiden kurmuş olabilir mi?

Ahmet Çakar adlı, pek dar bir alanda paslaşmaya eh belki yatkın görünen
vatandaşımız, mütareke yıllarında İstiklal Caddesi’ne asılan düşman
bayraklarından, sonradan Taşnak çetelerine katıldığını söylediği bir
Ermeni bakandan filan söz ediyor.

Kendini, bazı değerlerimizi kendince savunmakla görevli sayan bu zatın
bir yanına da Deniz Som’u oturtmuşlar. Onun orada ne aradığını, hangi
fikri savunduğunu anlamak kolay değil. TRT bu filmi yayımladığına göre Yılmaz
Güney’i de yayımlasın; TRT benim ödediğim vergilerden bu filme 131 milyar
lira verdi, bana da bunun hesabını versin, diyor. Sap ile samanı birbirine
karıştırma zaafını biliyorum; bir ara benim Milliyet’teki odamın yüzölçümüyle
de meşgul olmuştu; celalli ve heyecanlı mizacıyla «temayüz» ediyor.

Peki Giritlioğlu ile Mahçupyan kendilerini ve yaptıklarını savunurken, günümüzün
moda deyişiyle «yüksek performans» mı gösterdiler? Yooo! Zaman zaman orada
ne aradıklarını düşündüğüm bile oldu?

Çok kötü bir tartışma veya sorgulama veya anlatıp açıklama programıydı.

Filmi bir daha görelim ve üzerinde konuşalım diyenlerden biri de benim.
Ama maksadım kesinlikle bu yapılana benzer bir toplantı ve patırtı değildi.

Yorumlar kapatıldı.