İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mine Kırıkkanat: Salkım talkım&Co. (Radikal)

Honore de Balzac, 19. yüzyılda televizyon olmadığı için yazılı basını hedef alarak, gazeteciliği ‘Yüzyılın büyük yarası’ ya da ‘Zamane deliliği’ diye tanımlar, bilinen belagatıyla eklerdi: “Eğer gazete icat olmasaydı, kesinlikle etmemek gerekirdi…” Oysa aynı Honore de Balzac, 1836’dan 1848’e, yani 12 yıl süreyle tam 33 romanını Le Presse gazetesinde tefrika olarak yayımlatmıştır.
Bizim gazeteler de epeyce roman tefrika ederdi bir zamanlar. Ya modası geçti ya da sıkıldılar, şimdilerde yayımlamadıkları romanların fotoroman olarak bile basmadıkları sinema filmlerini, köşe yazıları biçiminde tefrika ediyorlar. Bütün gazetelerde, aynı gün ve ayrı köşelerde. Yılmaz Karakoyunlu’nun ‘Salkım Hanımın Taneleri’ de böyle çekile çekile ‘Tane Hanımın Salkımlarına’ dönüştü, kimin alta düşüp kimin üste çıktığı belli olmayan pehlivan tefrikası boyutuna erişti.

Bilirsiniz ukalalığı severim, ama bildiğim konularda. Tane hanımın salkımlaşma durumu aslında çok eğlendiriyordu naçiz yazarınızı; kendimi tuttum, çünkü ne romanı okumuştum, ne filmi görmüştüm. Bir de baktım ki konu hakkında ahkam kesen meslektaşlarımdan romanı okuyan filmi görmemiş, filmi gören romanı okumamış, çoğu ikisini de yapmamış. Filme ilk çakanın Ahmet Çakar olup MHP’li vasıflarıyla neyi ne kadar çakabileceği zaten kuşkuluydu, derken tefrika uzadıkça daha da gülünçleşti: Filmin senaristi Yahudi kalmadı, Ermeni buyrun demiş ve “Sinagogda çekime izin vermediler!” diye, kendi fikir stoklarını, başkasının romanından senaryo keserken eritmişti. Oysa Yahudi cemaatinden izin istenmediği gibi, zaten kaynak eserde de sinagog yoktu. Romanın yazarıysa bir başka alemdi: 1992’de konuşurken varlık vergisini savunuyor, “İktisadi istiklal savaşı idi. Yapılması lazımdı. Olumlu olarak Müslüman-Türk kitlesine yeni iş sahaları, yeni bir güç kattı” falan diyor (Bk. Türkiye’nin Toplumsal Hafızası, Rıfat Bali/İletişim Yayınları); 1999′ da tam tersini söylüyor, yerden yere vuruyordu. Fikri ve zikri öylesine çelişkiliydi ki, bilmeyen iki ayrı varlık vergisi vardı da, Yılmaz Karakoyunlu birini övüyor, ötekini yeriyor sanabilirdi! Hele, “Gelinine tecavüz eden Türk paşası değildi, Hamidiye Alayı paşasıydı, onların da hepsi Kürt’tür!” diye düpedüz ırkçılık yapan yazarı, romandaki Yahudilerin filmde Ermenileştirilmesi nedense hiç rahatsız etmemişti. Zaten Karakoyunlu’nun, MHP Milletvekili Çakar filme çatarken, Çakar’a çatmak için kürsüye çıkıp yalnızca romandan söz ettiğine bakılırsa, acaba çok sıkışırsa: “Aslında ben de filmi görmedim…” demeye hazırlanıyor olmasındı sakın?

Söz konusu roman ve film, hayal ürünüdür, gerçeğe uygun olması zorunlu değildir, kurgudur, kimse üstüne alınmasın, diye savunuluyor. Oysa romanın yazarı Yılmaz Karakoyunlu, 20.12.1999 tarihinde yayımlanan, ancak ne adının ne sanının geçtiği ‘TBMM’ye DDT’ başlıklı yazımı üstüne alınmış ve naçiz yazarınızı dava etmişti. Bendeniz davadan haberdar olana değin, Karakoyunlu’nun milletvekili olduğundan bile habersizdim! Yazıda eleştirdiğim ‘Paris ve Londra’ya haşarat seferi’ kahramanları milletvekillerinin, protokol görevlilerinin adlarını açıkça sıralamıştım. Yılmaz Karakoyunlu’nun kendisini TBMM mi, yoksa DDT mi yerine koyup alındığı, dolayısıyla hangi manevi zarara 5 milyar tazminat talep ettiği anlaşılamayan dava, tabii ki mahkeme tarafından reddedildi!

Şimdilerde ‘Salkım Hanım’ın romanından da filminden de alınanlar, gocunanlar var. Bu kişiler romandan değişik bir senaryoya onay veren Yılmaz Karakoyunlu’yu milli maneviyatı zedelediği için beş milyar tazminat istemiyle dava etseler, böyle başa böyle tıraş uymaz mı sizce? Üstelik hayal ürünüymüş, kurguymuş, gerçeklere uymak zorunda değilmiş diye de savuşturamaz. Çünkü ‘Midnight Express’ filmi de tıpkı ‘Salkım Hanım’ gibi, bir romandan sinemaya aktarılan, gerçek bir olaydan esinlenen kurgu ürünüdür. Ama sinematografik anlamda çok da başarılı bu filmi, kim kurgu diye savunabilir, kim gösterebilir Türkiye’de?

Aleme verir ‘Midnight Express yalandır’ talkını, içerde kendi yutar Salkım’ı… Biz bize yapıp yiyince hazmı daha mı kolay ne?

Yorumlar kapatıldı.