İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ayşe Arman: Sevan Nişanyan´dan mektup var

Biliyorum. Ama bütün bu kaos içinde, ben de bu Şirince meselesine takmaktan geri duramıyorum. Herşeye rağmen hayat devam ediyor. Bu yüzden Şirince ve hapis cezası yiyen Nişanyan sorunu benim kafamı kurcalamayı sürdürüyor. Ama bilmenizi isterim ki, Şirince meselesine sadece olumlu tepkiler gelmedi. Olayı daha derinlemesine araştırmamı söyleyenler, Sevan Nişanyan’ın benim bildiğimden başka türlü bir insan olduğunu iddia edenler, Küçük Oteller Kitabı’nı yazarken mekan sahiplerinden para aldığını belirtenler (halbuki dünyada bu tür kitapların hepsi böyle hazırlanır) ve daha bir sürü olumsuz fikir öne sürenler oldu. Onlar Nişanyan’ı savunduğum için bana da kızmışlar. Açık ve net bir şekilde anlaşılmasını istiyorum ki, ben taraf değilim, sadece gazeteciyim. Olayları bildiğim kadarıyla açıklarım, bilmediğim kısımlarını öğrenmeye çalışırım, o alanda insanların kafalarını aydınlatacak her türlü bilgiyi de bu köşede yayınlarım. Bu mesele, öyle anlaşılıyor ki, Selçuk müze müdürü Selahattin Erdemgil ile Sevan Nişanyan arasında kişisel bir çekişme haline dönüşmüş durumda. Bu durumun bedelini bence haksız yere ödeyen tek kişi de Nişanyan. Bu yüzden Nişanyan’ın cezaevinden yazdığı mektubu size de sunuyorum. Bilmenizi isterim ki müze müdürü Selahattin Erdemgil de görüşlerini gönderirse, yine bu köşede yayınlarım…

CEZAEVİNDEN YAZIYOR

Sağolun. Bu sıkıntılı günlerde Müjde’ye ve bana büyük bir teselli kaynağı oldunuz.

Yazıda belirttiğiniz gibi, vicdanen doğru olanı yapmaya çalışırken bazı bürokratik usulsüzlüklerimiz oldu.

Ancak bu mahkumiyete yol açan şey, sözkonusu usulsüzlüklerden biri değil.

Şaşırtıcı bir pervasızlıkla tezgahlanmış bir bürokratik komployla, bir hukuk cinayetiyle karşı karşıyayız.

Ne yazık ki iş işten geçtikten sonra farkına vardık.

***

Bir değil, iki yıl hapis cezası aldım.

Muhtemelen devamı da gelecek…

Bir yıl ‘‘sit alanında izinsiz inşaat’’tan diğer bir yıl ise evimizin bahçesinde ‘‘tarihi eser’’ bulundurmaktan.

‘‘İzinsiz inşaat’’ dedikleri Şirince köyünün dış kenarında bulunan kendi evimizde bir taş duvar ve oda tadilatı olayıdır.

Mahkeme olup bittikten ve ceza verildikten sonra geçen Haziran ortalarında farkettik ki, evimiz 1984 ve 1997 tarihli Şirince sit alanlarının dışındadır.

Yani sit alanında dedikleri şey, sit alanında değildir!

***

Bunu resmi makamlara hatırlattığımızda ne yaptılar biliyor musunuz?

Kültür Bakanlığı bünyesinde en üst düzeyde karar aldılar, köye Ankara’dan harita ekipleri yolladılar, baştan harita çizip 13 Ağustos tarihinde Koruma Kurulu kararıyla yeni sit alanı haritası yayınladılar!

Yeni haritanın tek fazileti var:

Bizim evimizle birlikte (daha önce başka bir mahkumiyet konusu olan) otelimizi sit alanına katmak…

Bununla da yetinmediler ve yeni haritanın 1997 tarihli küçük ölçekli sit haritasının ‘‘uygulaması’’ olduğunu ileri sürdüler.

Yani geriye dönük bir hukuki durum yarattılar.

***

Olay bir komplodur.

Bir hukuk faciasıdır.

Mahkumiyete yol açan bilirkişi raporunun müellifi olan Müze Müdürü Selahattin Erdemgil’i yasal sorumluluktan kurtarmak için Kültür Bakanlığı içinde bir klik tarafından kotarılmış bir hadisesidir.

Olaydan İstemihan Talay’ın haberdar olup olmadığını bilmiyorum.

Haberi olsa bile kendi bürokratlarını zor durumda bırakacak bir düzeltmeyi yapar mı?

***

Bir yıllık ikinci hapis cezasının gerekçesi ise bahçemizde bulundurduğumuz Osmanlı dönemine ait 15 parça mermer mezartaşıdır.

Müze tarafından ‘‘tarihi eser’’ olduğu ihbarıyla dava açılmış ve mahkemece 1 yıl hapis cezası takdir edilmiştir.

Yine iş işten geçtikten sonra öğrendik ki, Osmanlı dönemi mezar taşları (tıpkı hamam tasları, bindallılar, peşkirler ve mashaflar gibi) cari mevzuatta ‘‘etnografik eser’’ sayılıyor ve alımı, satımı, bulundurması ve serbest olan nesneler.

Müze Müdürlüğü’nden bu yönde rapor istedik.

Başvurduğumuz üç uzman memnuniyetle istenen raporu vereceklerini belirtikten sonra çark ettiler.

***

Kesinleşmiş bir hapis cezasının (iki yıl) söz konusu olduğu durumda tek çözüm mahkemenin ciddi bir hukuk ihali olduğuna kanaat getirerek iade-i muhakeme yoluna gitmesi.

Bunun gereği ise…

Gerek sit haritası gerek tarihi eserler konusunda, Kültür Bakanlığı bürokrasisinden alınması gereken iki-üç parça evrak!

Tüm bunları bizim davaya herhangi bir şekilde yardımcı olmak isteyen okurlarınızı bilgilendirmek için yazıyorum.

Sevgilerimle,

Sevan Nişanyan.

Yorumlar kapatıldı.