İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gündüz Aktan: İlk yenilgi mi? – RADİKAL

Gündüz Aktan bugünkü Radikal’de yer alan yazısında İngiliz Hükümetlerinin “sözde” Ermeni Soykırımı konusundaki tutumlarına değiniyor.

Krize gömülmüşken önemli bazı gelişmeleri gözden kaçırabiliyoruz.

Ankara’daki İngiliz Büyükelçiliği 23 Temmuz günü 1915-16 Ermeni olayları konusunda bir basın bülteni yayımladı. Bir süre önce Ermenistan basınında, İngiltere’nin Ermenistan’daki büyükelçisi Timothy Jones’un bir demeci çıkmış ve bizim basına da kısmen yansımıştı. Bu demecinde büyükelçi 1915-23 olaylarının ülkesinde soykırım olarak kabul edildiğini söylüyordu. Bu, bugüne kadar İngiliz hükümetlerinin izlediği tutumun Ermeniler lehine değiştiğini gösteriyordu.

Ankara’da yayımlanan basın bülteni, Erivan’daki İngiliz büyükelçisinin soykırım tezini kabul etmediği yolunda adeta bir tekzip niteliğinde. Bültende, Timothy Jones’un aslında soykırım sözcüğünü telaffuz etmeden, ‘1915-23 arasında olanları’ ‘bir dizi korkunç tarihi olay’ olarak nitelendirdiği belirtiliyor. Anlaşılan Ermeni basını, bu sözlere soykırım kelimesini bizzat ilave etmiş.
Ancak iyi okunduğunda Ankara Büyükelçiliği basın bülteninin metni, bugüne kadar bilinen İngiliz çizgisinin ötesine geçmiş durumda. Bu yeni noktaları şöyle özetlemek mümkün: Bülten,
– 1915-16 olaylarının büyük bir trajedi olduğunu belirttikten hemen sonra, iki tarafın da (büyük) kayıplar verdiğini söylüyor.
– ‘Kanıtların, olayların soykırım olduğunu gösterdiğine inanmıyoruz’ deniyor.
– Soykırımın 1948 BM Soykırım Sözleşmesi’ne göre özel bir anlamı olduğu vurgulanıyor.
– Bu yılın şubat ayında Lordlar Kamarası’nda bir soruya cevaben Bakan Barones Scotland’ın, aynı mealdeki sözleri tekrarlandıktan sonra, 1948 BM Soykırım Sözleşmesi’nin geriye dönük işlemediğine dikkat çekiliyor.
– Ve nihayet tarihçilerin konuyu hâlâ ciddiyetle tartıştıkları bildiriliyor.

Bunun anlamı şu: İlk kez Batılı bir hükümet, 1915-16 olaylarını devletler hukukuna, yani BM Soykırım Sözleşmesi’ne göre değerlendiriyor ve kaçınılmaz olan sonuca varıyor. Olaylar ne kadar trajik olursa olsun sözleşmedeki soykırım tanımına uymamaktadır. Yine ilk kez bir Batılı hükümet olayların trajik niteliğini belirtirken, iki tarafın kayıplarına atıfta bulunuyor. Ölen Müslümanların da insan olduğunu, onların öldürülmesinin de trajedinin bir parçasını oluşturduğunu kabul ediyor.

Bunları söyleyen hükümet herhangi bir ülkenin hükümeti değil. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul’u, yani Osmanlı’nın başkentini işgal eden ülkenin hükümeti.

Yani tüm Osmanlı arşivlerine girmek, işbirlikçi hükümet aracılığıyla tüm sanıkları tutuklatmak ve tüm delilleri toplamak imkânına sahip bir ülkenin hükümeti. Nitekim bu işlemlerin hepsine tevessül etmiş. Tutukluları Malta’ya nakletmiş. Amerikan arşivlerine girerek delil aramış. Hatta tahkikat için kraliyet savcısını kullanmış…

Denebilir ki “Bu ciddi bir hükümet. Gayriciddi parlamentolar ilerde de soykırım kararları alabilirler.” Buna rağmen bu bültende yazılanların soykırım iddiaları için sonun başlangıcı olması ihtimali küçümsenemez.

Bir de bakın Fransa’nın haline. Oradaki parlamento da ciddi sayılamaz. Ama asıl sorumlu olan hükümet. Zira Fransız hükümeti hukukçularından alacağı benzer bir görüşle Ermeni soykırım yasasının çıkmasını engelleyebilirdi. Öyle yapmadı. Parti politikalarının ve önyargılarının esiri oldu. Kendi içinde bulunduğu Cezayir sendromunu hafifletmek için Türkiye’yi kullandı. Kendisinin Adana-Maraş bölgesinde katledilen sivil Türklere ilişkin sorumluluğunu ise göz ardı etti.

Tabii bir de bizim karanlık aydınlarımız var. Fransa’ya gösterilen tepkiden sonra ilişkilerin yavaş da olsa gelişmesini, ‘tükürdüğümüzü yalamamız’ şeklinde yorumluyorlar. Yani ‘Ya sonuna kadar tepki göster, ya da hiç gösterme’ demek istiyorlar. Hayır, ‘Dış politikada, hatta insanların hayatında, iki ucun dışında doğru politika yoktur’ diye bir şey yok. Tepkinizi gösterirsiniz. Zarar da verirsiniz. Sonra ilişkiler zamanla normal seyrine girebilir. Ama açılan yaranın izlerini de taşırsınız. Bunun karşı tarafa olumsuz etkileriyse beklenmeyen zamanlarda beklenmeyen şekillerde çıkmaya devam edebilir.

Yorumlar kapatıldı.