İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Azg: Rusya’yı Güney Kafkasya’da Sınırlandırmak İçin…

Ermeni-Türk ilişkilerinin iyileştirilmesi istenmektedir

ABD ve Türkiye bundan böyle bu doğrultuda çalışacaklar.

Ermeni ve Azeri gazetecilerin birbirleriyle Rusça çok iyi anlaşmaları Türk bayan gazeteci Saadet Ortaç’a açıkça hiç de iyi gelmedi. Zira Türk ve Azeri gazeteciler Türkçe konuştuklarında zorluklarla karşılaşıyorlardı.

Bayan Saadet, “Turkish Daily News” gazetesinde Ermeni, Azeri ve Türk gazetecileri arasında gerçekleşen semineri yorumlarken işte bu “ilginç noktaya” parmak basıyordu.

Bölge sorunlarıyla ilgili olaylarda “Rusya”, “Rus”, “Rusça” kelimelerinden herhangi biri kullanılsa bundan Türkler büyük oranda rahatsızlık duymaktadır.

Türkiye Başbakan yardımcılarından ve aşırı milliyetçi Devlet Bahçeli “Ermeni Araştırmaları” adı altında bir konseyin kurulması hakkında gizli bir genelge imzaladığı son zamanlarda meydana çıktı. Bu konseyin amacı, Ermeni iddialarına karşı Türk tezlerini yaymak. Bu grup içerisinde ayrıca uluslararası hukuk uzmanı, profesör Hasan Köni’de bulunmaktadır ki bu şahısla biz Ankara’da görüşme imkanına sahip olduk. Profesör açık bir şekilde, “Ermenistan ve Rusya müttefiklerdir.Güney Kafkasya’da Rus etkinliğini sınırlamak imkansız. Ermenistan’ı RF’dan uzaklaştırmak yeterlidir, o zaman Rus etkisi varlığını şeklen sürdürür” derken “Türkiye, Ermenistan’la ekonomik yakınlaşmada geç kaldı ve bunun sonuncunda da Güney Kafkasya’daki etkinliğini yitirdi” vurgusunda bulundu. Profesör devamla, “Türkiye’nin müttefiki olan batılı ülkeler ne yazık ki Ankara’nın Güney Kafkasya, Orta- Asya, Doğu ile Batı arasında bir köprü vazifesinde bulunabileceği aktif politikalar yürütmesinde yardımda bulunmadı” dedi. Köni, bunun gerçekleşmemesinde sadece ABD’yi sorumlu tutmamaktadır. Bir takım iç ve dış faktörleri de hesaba katmaktadır. O, Öncelikle 1991 yılında Türkiye’nin eski Cumhurbaşkanı Özal, daha sonra Başbakan Çiller ve Cumhurbaşkanı Demirel’in Güney Kafkasya ve Orta-Asya Müslüman devletlerine yaptıkları ziyaretleri önemsemektedir. Köni’nin dediğine göre, Kafkasya’da ve Orta-Asya’da yatırımlarda bulunan Türk girişimciler küçük çapta bir başarıya ulaştılar. Fakat Türkiye’den büyük umutları bulunan bu ülkeler Türkiye’deki kronik krizler nedeniyle hayal kırıklığına uğradılar. Türkiye’nin sürekli krizler içerisinde kalması kendisinin de batıdan yardım bekler bir duruma getirdi. Köni iki dış faktörleri ise şu şekilde açıkladı: I- Ermeni-Rus sıkı ilişkileri Türkiye’nin Kafkasya ve Orta-Asya yoluna engel oluyor. II- RF eski uydularını çok iyi anlayarak, ya milliyetçi çatışmalar çıkararak ya da onları tehdit ederek Güney Kafkasya – Orta Asya koridorunu elinde tutmayı başardı.

Rusya, Ermenistan’ın batıya yönelmesine izin vermemektedir. Rusya Kafkaslar’da istikrarsızlık rolü oynamaktadır. Aksi takdirde Kafkaslar’da barınamaz.

Türkiye’nin Dağlık Karabağ çatışmasının çözümü işinde rolü nedir sorumuzu Profesör Köni şöyle cevaplandırdı. “Bir yandan bizim Azerbaycan’la dil, kültürel ve dinsel ortaklığımız var, diğer taraftan ise Ermenistan’la ekonomik ilişkileri geliştirmek zorunludur. Bu da Dağlık Karabağ sorununu çözmeye yardım eder. Biz eğer Ermenistan’la yakınlaşmaya girersek Rusya buna izin vermeyecektir. Biz yavaş adımlarla Ermenistan sınırlarını açmalı, Ermeni-Türk ekonomik bağları geliştirmeli ve yatırımlar gerçekleştirmeliyiz”.

Dağlık Karabağ sorunu çözülmeden Türk-Ermeni sınırını açmak, ekonomik ilişkilere başlamak mümkün değil mi sizce? sorumuza ise Sayın Köni “tam bu doğrultuda, bundan böyle resmi Ankara çalışmalıdır” cevabında bulundu.

Bizim bir diğer görüşmecimiz “Turkish Daily News” gazetesi redaktörü ve “Star” gazetesi köşe yazarı Semih İdiz ise Türk resmi şahsiyetlerin kafasındaki düşüncelerin tam da bu olduğunu sanmaktadır. İdiz “SSCB yıkıldıktan hemen sonra Ankara’nın atacağı ilk adım Ermenistan’a açılmayı denemekti. Fakat Türk ve Ermeni yöneticilerinin yaptığı yanlışlık ayrıca Ermeni-Azeri çatışması sebepleriyle Ermeni-Türk ilişkileri kurulamadı. Türkiye tarafından Ermenistan’a yapılan yaptırımların anlamsız olduğuna dair Türkiye’nin en üst düzeyindeki şahsiyetlerin görüşlerinin bulunduğunu sizlere söyleyebilirim. Bu şahsiyetler bir an önce sınır kapılarının açılmasını da istemektedirler. Çünkü bu durum bölgedeki istikrar ve barışçıl ortama olanak sağlayacaktır. Bizim, Azerbaycan konusunda niye bu kadar kör olduğumuzu kendi kendime daima soruyorum. Elbette, Azeriler bizim kardeşlerimizdir, biz aynı halkız, aynı kültüre sahibiz fakat Azerbaycan’ı izlemek ve ona bağlı kalmak doğru bir yol değil. Şu aşamada Ermeni-Azeri çatışmasında Ermenilerin belirttiği gibi savaşan bir tarafı tutan Türkler aracı rolünde bulunamaz. Türkiye Ermenistan’a ağır ağır açılmalıdır. Türkiye’nin önünde bir takım zorlukların olduğu doğrudur. Ermenilerin dediği gibi “Batı Ermenistan’ı” sorunu. İspanya ‘da Cebeliterık’ı istemektedir fakat bu İspanya ve İngiltere arasındaki normal ilişkileri zedelememektedir” şeklinde konuştu.

Tatul Hakobyan-Ankara-Yerevan

Yorumlar kapatıldı.