İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Vakıfköy’den Şöyle Bir Geçtik…

Merhaba,

Hafta sonunda KNAR ve MARAL bir otobüsle Hatay’daki Vakıfköyü’n yolunu tuttuk.Çok mutluyduk, her iki grup da müziğimizi ve folklorumuzu çok uzakdaki dostlarımıza ulaştırmanın mutluluğu içindeydik.

Yolculuğumuz oldukca yorucu geçti.Seyahat ettiğimiz arabalar aslında bu seyahate yakışmayacak nitelikteydi.Ama otobüste Knar ve Maral tek vücut olunca bir şekilde o yol geçti…

Neyse gelelim esas konuya,İskenderun va Hatay’ın tipik turistik ziyaretlerinden sonra soluğumuzu Vakıfköy’de aldık.Vakıfköy’ün halki bizleri öylesine bağırlarına bastılar ki bunu tüm dostlarla paylaşmak istedim.

İlk izlenimlerim ,Vakıfköy o kadar şirin ve muntazam bi köy ki,insanı bir günde kendisine alıştırıyor ve sanki doğma büyüme oralıymışsınız gibi bağlanıyorsunuz.Havası biraz nemli olmasına karşın çok temiz ve ferah.

MİMARİ: Köyün kendine has bir mimarisi var.Küçük ve hemen hemen hepsi çiftkatlı olan evlerin çoğu eski hay ustaları tarafından yapılmış.Gerçi yeni yerleşen halk pek bu evlere rağbet etmiyorlar,daha ziyade villa tarzı betonarme yazlıklar inşa ediyorlar.Fakat bu inşaatların köyün nostaljisini fevkalade bozduğunu belirtemedem geçemem.

Aldığımız bilgiye göre köyün tam karşısında Musa Dağına doğru Hıdırbey köyü var ve bu köydeki evlerin hemen hemen hepsi eski ve de ermeni ustalar tarafından inşa edilmiş.Hıdırbey köyündeki yapıların kalitesi ve mimari açıdan güzelliği Vakıfköy’ünkinden daha güzelmiş.Hatta aldığımız bilgiye göre koydeki camii (eskiden kilise) kilise özelliklerini eski görkemiyle
kendisini halen belli ediyormuş.Ama ne yazık ki vakit yetersizliğinden oraya gidemedik…

KÖY HALKI: Köy halkı çok candan ,sevecen ve sıcak bir yapıya sahip.Aslında orada yaşayanların hepsi bir aile gibi öyle ki genelde kapılarını bile kitlemiyorlar. Genelde tarım (narinciye) ile uğraşıyorlar.

DİL: Vakıfköy’de konuşulan dil çok özel ve de mistik özelliğini her yönüyle koruyan tipik bir Hatay lehçesi.Evet,konuştukları Ermenice tamamiyle yöreye özel.Hatta akşam konserimizi açarken onları kendi lehçeleriyle selamladık…”MINK IZTZİ ŞÜD GO SİRINK”, yani”Menk tzezi shad gsirenk”.(Biz sizi çok seviyoruz). Ama ne yazık ki bu lisanı ancak köyün büyükleri biliyor ve tesbitlerimize göre gençler Hayeren’den biraz uzak kalmışlar.

SOSYAL YAŞAM: Köydeki kilise ahalinin odak ve buluşma noktası. Birbirlerini orada görüyorlar ve selamlıyorlar, orada dertleşiyolar ve orada dua ediyorlar. Ayrıca köyün çok şirin bi de kahvesi var ve önünden su akıyor. Köyün İskenderun gibi kozmopolit bi şehire yakın olması sosyal hayat açısından halkı tatmin ediyor. Ama dikkatimizi çeken en önemli nokta ise 7’den 70’e herkez köyünü çok seviyor ve oradan ayrılmak istemiyorlar. Hatta ayrılanlar bile dayanamayıp sık sık ziyaret ediyorlar ve bir müddet yine köylerinde kalıyorlar.

Son gece kilise bahçesinde Badriark Hayriğimizin önderliğinde hiç unutamayacağımız sıcaklıkta bir yemek ve eğlence düzenlendi. Biz KNAR ve MARAL sahne hazırlığımızı yaptıktan sonra programa başlamadan evvel ilk önce sahneyi köyün davul ve zurnacılarına verdik.( eeee,ne yaparsın ,sonuçta ev sahibi onlar,onun için ilk şovu onlara bıraktık)

Daha sonra sahneyi devraldık, bütün köy Knar’ın nağmeleriyle ve Maral’ın halaylarıyla hop oturdu, hop kalktı.Hele sonlara doğru Maral’ın oynadığı “Lori” adlı düğün konusunu içeren gelinli damatlı oyuna Knar’ın davul zurnası eşlik edince,sanki gerçekren köyde düğün vardı.

Ve daha sonra Badriark Hayriğimizin çarpıcı ve bi o kadar da sevgi dolu, tüm insanlığı barışa davet eden konuşmasından sonra herkezin halay çekmesini istemesi üzerine eğlencenin ve neşenin boyutunun karşımızda tüm görkemiyle dikili duran Musa Dağını bile geçmesini sağladı.

Evet, Knar ve Maral ordaydık ve çok büyük keyif aldık. Yaşadıklarımızı hiç bir zaman unutmayacağız. Eminim Knar ve Maral’daki tüm dostlerım da bana katılıyordur.

Biz Vakıfköy’e doyamadık ve yine gidicez…

Eğer Vakıfköy’ü bilmeyen ve merak edeniniz varsa,bence ilk tatil fırsatınızda oraya koşun.Orda bir köy var uzakta……

Şirak Şahrikyan

Yorumlar kapatıldı.