Fransa parlamentosunun çıkardığı ‘Ermeni Soykırım Yasası’nın yarattığı tepkiler geride kaldı.
Türk-Fransız ilişkilerinin temelde bir büyük zarara uğramaması için, Türkiye’nin ölçülü hareket ettiği her düzeyde ifade edildi.
Ama, Adnan Menderes’in siyasi yaşama hediye ettiği, insan belleğinin unutkanlıkla sakat olduğunu ifade eden ‘Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür’ sözleri insanlar için söylenmiştir. Devletlerin de aynı hastalığı çektikleri söylenemez.
Bundan dolayı da Fransa’da cereyan eden olayın ilgili Türk kurumlarınca unutulması herhalde söz konusu olamaz.
Yeri geldiğinde Türkiye aklında tuttuğu ve değerlendirmesini yaptığı olayların muhakkak hakkını verecektir.
Fransa olayı Türkiye’ye Ermenilerin soykırım iddialarıyla ilgili sürekli çalışma gayreti içinde olunmasını hatırlatmış olmalıdır.
Türk Parlamenterler Birliği’nin geçen ay düzenlediği ‘Tarih Boyunca Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu’ bu açıdan ele alındığında, eksik yanlarına rağmen, yararlı bir adım olmuştur.
Sempozyum her ne kadar yeterince duyurulmamış ise de, daha sonra yansıtıldığı kadarıyla, ilginç görüşlerin ortaya atılmasını sağlamıştır.
Bu görüşlerden biri İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından ortaya konulmuş bulunuyor.
Perinçek diğer muhalefet partileri liderlerinden çok farklı bir kişi.
İşlevini ciddiye alıyor.
Ülkenin önemli bulduğu sorunları hakkında, tartışılmaya ve üzerinde durulmaya değer ciddi araştırmalara dayalı görüşler hazırlıyor.
Söz konusu sempozyumda, geniş kapsamlı bir çalışma yapılmadan hazırlanıp açıklanan ‘Sonuç Bildirisi’ni eleştiren Perinçek görüşlerini 14 madde halinde özetleyip açıklıyor ve devletin ilgili kilit birimlerine de ulaştırıyor.
Böylece ortaya tartışılması gerekecek şu hususlar çıkıyor.
- Türkiye, tezlerini Kurtuluş Savaşı’nın haklılığı temeline dayandırmalıdır.
- Ermeni çetelerinin ve ‘gönüllü birliklerinin’ Çarlık Rusyası, İngiltere ve Fransa tarafından örgütlendiğini, kışkırtıldığını ve savaşa sürüldüğünü belirlemek gerekir.
- Türkiye ‘Ermeni soykırımı’ tezlerini bugün yeniden dünya piyasasına süren büyük devletlerin hasmane amaçlarını teşhir etmelidir.
- Türkiye tek başına kendisine hiçbir zaman tehdit oluşturamayacak Ermenistan yerine bütün oklarını Türkiye’yi ‘soykırım suçlusu’ ilan eden büyük devletlere çevirmelidir.
- ‘Ermeni soykırımı’ suçlamalarının, bir tarih sorunu değil, öncelikle siyasal bir sorun olduğunu saptamak gerekir.
- Sorunun Kurtuluş Savaşı ve Lozan’la çözüldüğü vurgulanmalıdır.
- Konu ile ilgili bir Ulusal Direnme Programı hazırlanmalıdır.
- ‘Ermeni soykırımı’ konusunun Lahey Adalet Divanı’na götürülmesi kendi ayağımızla tuzağa düşmek olur.
- Konuyla ilgili çabalarda Balkan ülkelerinin düşmanlığına sebep olacak davranışlardan kaçınmak, bizi oyuna getirmek isteyenlerin planlarına hizmet etmemek gerekir.
- Ermenilere yapılan uygulamalar nedeniyle cezalandırılanlar olduğunu vurgulayan çabalar gereksizdir.
- Konuyla ilgili olarak arşivlere göndermeler yapılırken, Türkiye çıkarlarını ihmal etmeyen ve Batı işbirlikçisi görünmeyen tutum sergilemelidir.
Doğu Perinçek, Türkiye’nin Ermeni iddialarıyla geçerli mücadelenin yapılabilmesi için, kamuoyunun çeşitli Batı ülkelerinin takındığı tavır ve izlediği politika hakkında aydınlatılmasını da öneriyor.
Yorumlar kapatıldı.