İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hürriyet Almanya: Ermeni Borazanlığı

Hürriyet gazetesinin 25 Mart Pazar günkü Almanya baskısında, Almanya’nın Mülheim an der Ruhr kentinde “Tarihin ağır yükü altında, Türk Ermeni diyalog çabası” adıyla düzenlenen sempozyum hakkında çıkan haber… Alaverdi Turhan, Hasan Aycı ve Yunus Ülger’in hazırladığı haber şöyle…

Almanya’nın Mülheim an der Ruhr kentinde “Tarihin ağır ükü altında, Türk Ermeni diyalog çabası” adıyla yapılan sepozyumda söz alan konuşmacılar, Türkler’in Ermeniler katlettiklerine ağız birliği ettiler. Sempozyuma dinleyici olarak katılan Türkler ise yalanlar karşısında sessiz kalmadılar.

Almanya’nın Mülheim an der Ruhr kentinde bulunan Protestan Akademisi tarafından düzenlenen “Tarihin ağır yükü alrında Türk Ermeni diyalog çabası” konulu sempozyumda “Almanlar Yahudilere ne yaptıysa Anadolu’da Ermenilere de aynısı yapıldı” iddia edildi ve bugünkü Türkiye’de sözde soykırımdan sorumlu gösterildi.

Önceki gün geç saatlerde başlayan sempozyumda söz alan konuşmacıların çoğunluğu, adeta koro halinde Türklerin Ermeniler katlettiklerinde ağız birliği yaptılar. Sempozyuma Türkiye’den katılan Prof.Dr.Halil Berktay, her ne kadar duygusal davranılmaması gereğine işaret ettiyse de dinleyen olmadı. Prof.Berktay, “Osmanlı Ordusu’nun Ermenileri emirle katlettiğini” öne sürdü fakat bunun soykırım olmadığını söyledi. O dönemde Ermeni çetelerinin yaptıkları katliamdan ise tek kelimeyle söz edilmedi. Sempozyumun dinleyicisi olarak katılmayı başaran Türkler ise saçma iddialar karşısında sessiz kalarak protestoda bulundular. Sempozyum Türk medyasına kapalı tutulurken Alman medyasına kapılar açıldı.

OSMANLI’NIN DEVAMI

150’ye yakın izleyicinin de katıldığı sempozyumun açılış konuşmasını Akademi Müdürü Dr.Wolf-Dieter Just yaptı. Dr.Just, “Bu konudaki suskunluğa üzülüyoruz. Diyaloğa açık olanlara biz de açığız. Barış istiyorsak, affedilmek istiyorsak, bunun başka yolu yok. Susmak düşmanlığı arttırır” dedi.

Dr.Just, konunun Almanlar’ı da yakından ilgilendirdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Almanlar 1915 tarihinde neler olduğunu iyi biliyorlar. Olanlardan Almanlar da Türkler kadar sorumlu. Johann Leibzig 1914-1918 tarihleri arasında Alman makamları arasında yapılan yazışmları derleyip 500 sayfaıl bir kitapta yayınladı. Bunlar önemli belgelerdir. Alman devleti soykırımdan haberdar iken, neden müdahale etmedi? Almanlar’ın Ermeniler’in başka bölgelere sürülmesinde rol oynadıklarına dair belgeler var. Almanlar neden susuyor?”

Dr.Just bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun bir devamı olduğunu belirterek, Türkiye’nin sözde soykırım hakkında bir şey duymak istemediğini söyledi. Dr.Just, “Türkiye, Almanlar’ın Musevilere karşı takındığı tavırdan örnek almalı. Oysa ki, Türkiye’nin soykırımı bile ne zaman kabul edeceği belli değil.” dedi.

Daha sonra söz alan Hannover Türk-Alman Zihinsel ve Sosyal Bilimler Mübadele Birliği yöneticilerinden Dr.Elçin Kürşat Ahlers, Dr.Just’ı destekleyici bir konuşma yaptı.

Dr.Kürşat, katliamın neden yapıldığı sorusunun aydınlığa kavuşmasıyla bir diyalog kurulabileceğini iddia etti ve 20.Yüzyılın sadece savaşlar değil, aynı zamanda soykırımlar yüzyılı olduğunu öne sürerek şöyle konuştu:

“Soykırım devletin suçudur. Naziler Musevilere ne yaptıysa, Anadolu’da Ermenilere’de o yapılmıştır. Devletin planlı bir şekilde soykırım yaptığı açıkça belli. Önce sayımlarını yaptılar, sonra aydınları katlettiler, erkekleri öldürüp kadın ve çocukları göçe zorladılar. Arındırma adı altında soykırım gerçekleştirdiler. Ermeniler’i sadece savaş bölgesinde değil, her yerde zorunlu göçe tabi tuttular. Bu artık sadece Türkiye’nin iç meselesi değil, Türkiye bundan kaçamaz.

Bu arada salonda bulunan Türk izleyiciler Dr.Kürşat’ı kınayarak, “Sizinki diyalog değil, resmen monolog. Böyle devam ederseniz bir yere varılmaz” şeklinde tepki gösterdiler.

SOYKIRIM DEĞİL

Sempozyuma Türkiye’den katılan Sabancı Üniversitesi Öğretim üyelerinden Prof.Dr.Halil Berktay, Ermenilerin askeri emirlerle katledildiklerinin doğru olduğunu söyledi, ancak burada bir soykırımdan bahsedilemeyeceğini belirtti. Prof.Berktay şöyle konuştu: “1915’den bahsederken daha da geçmişe gitmemiz, o günün koşullarını hazırlayan unsurları göz önünde bulundurmamız gerekir. İlk suçu kim işledi diye işe koyulursak, karşılıklı suçlamalar devam eder. Tarihi gerçeği yakalayamayız. Tarihi milli tarihler olmaktan çıkarıp, bilimin ışığında ele almalıyız. Ben modern Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı olmadığına inananlardanım. Neden o günlerin hesabı bugün modern Türk Cumhuriyeti’ne çıkarılsın? Bunların bilimsel cevabını vermek zorundayız.”

TÜRKİYE’DE HUZURLUYUZ

Salondaki Ermeniler Prof.Berktay’ı taraflı olmakla suçladılar. Söz alan bazı Ermeniler atalarının katledildiğini, bunu da Prof.Berktay’ın onaylamasını istediler. Ancak, 50 yıldır Türkiye’de huzur içinde yaşadığını ve ticaretle geçindiğini belirten Türk vatandaşı bir Ermeni ise, “İki çocuğumu Türkiye’de büyüttüm. 50 yıldır bu ülkede yaşıyorum. Ermeni ve Alman okullarına gittim. Bu tür ithamlarla karşılaşmadım. Şimdi neden bu tür konuşmaları gündeme getiriyorsunu. Biz Ermeniler Türkiye’de huzur içinde yaşıyoruz. Söyleyeceklerim bu kadar” dedi.

Bunu üzerine salonda bulunan bir grup, Türk vatandaşı Ermeni’nin kendilerini sırtlarından bıçakladıklarını öne sürerek yuhaladılar. Bazı dinleyiciler de, 1915 yılında Anadolu’da yaşanan olaylarda kiliselerin rolüne değinilmemesini eleştirdiler. California Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof.Dr.Richard Hovannisian bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’nın devamı yolundaki iddiaların tartışılabileceğini belirterek, “Şimdi kim bugünkü Almanya’nın Alman İmparatorluğu’nun devamı olduğunu iddia edebilir” dedi.

SABANCI’YA HAKARET

Prof.Hovannisian, Sabancı Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof.Dr.Halil Berktay’ın da soykırım iddialarına davranmanız normal. Siz Ermeniler’in mallarını gasp ederek sermaye oluşturan Sabancı’nın üniversitesinde çalışıyorsunuz. Ben tartışmaya ihtiyaç duymuyorum. Soykırım benim için kesindir” dedi.

NEDEN CEVAP VERMEDİ

Amerikalı profesörün ithamlarını Prof.Berktay’ın cevaplamaması Türkler arasında garip karşılandı. Arada Prof.Berktay, “Prof.Dr.Hovanissian’ın siz Ermenilerin mallarını gasp eden Sabancı’nın üniversitesinde çalışıyorsunuz” iddialarına neden cevap vermediniz?” şeklinde sorumuza “Hovanissian bir iddia ortaya attı. Bu konuda hiçbir bilgim olmadığı için cevap vermedim. Bilmediğim konuda konuşamam” yanıtını verdi. Prof.Berktay ayrıca, üniversitesinin özerk bir üniversitesi’nin özerk bir üniversite olduğunu, Sabancı ailesinin ve holdingin basit bir uzantısı olmadığını söyledi.

ARTE’YE VAR, TRT’YE YOK

Türk Gazete ve TV muhabirlerinin sempozyumdan fotoğraf çekme isteği dün de reddedildi. Akademi yöneticisi Dr.Just, fotoğrafların ancak akşam saat 19:00’da düzenlenecek basın toplantısında katılımcıların isteği üzerine çekebileceğini hatırlattı.

TRT görevlilerinin de Akademi’de görüntü almak için yazılı başvuruda bulunmalarına rağmen, TRT’ye çekim izin verilmedi. Dün saat 13:00’da Alman-Fransız ortak televizyonu ARTE ve Alman WDR kameramanlarına, Akademiye girmelerine izin verildi ve röportaj yapma imaknı tanındı.

HİTLER ÖRNEK ALMIŞ…

Sempozyumda söz alan Güney-Batı Radyosu (SWR1) Haber Müdürü Roland Haug, Nazi katliamı ile Ermeni soykırımı arasında benzerlikler olduğunu iddia etti.

AKÇAM: Ermeni tabusu yıkılacak

Sempozyumda Türkiye’de Ermeni soykırım olayının tabu olduğunu öne süren Dr.Taner Akçam, Türkiye’deki diğer tabular gibi bunun da yıkılacağını söyledi ve şöyle konuştu: “Türkiye, soykırımı neden inkar ediyor? Çünkü, öncelikel Türk kelimesiye kimler kastediliyor? Eğer Türk kelimesini göz ardı edersek, o zaman bunun hükümet politikası olduğunu görüyoruz. Burada toplum ve devlet arasında ayrım yapılması gerekiyor. İnkar etmek devletin politikası. Halk, yani toplum buna nasıl bakıyor? Bence onlar inkar yerine sessizliği tercih ediyor. Birçok kişi resmi açıklamalara onay veririken, içe dönük politikalar da bu konuyu eleştiriyor. Türkiye’de askerin rolü çok büyük ve devletin adeta dokunulmazluğu var. Ancak mevcut olan çeşitli tabular artık tek tek yıkılmaya başladı. Örneğin, “Türkiye’de sınıf yok, herkes eşittir. Kürt yok, dağ Türkleri var” deniyordu. Hatta hem 1977 yılında Türkiye’de Kürt olduğumu söyleyince tutuklanmıştım. Türkiye laik bir ülke deniliyor. Alevilik kelimesi ağza alınmıyor veya örgüt adında kullanılmıyordu. Ermeni soykırımı yok deniyor. İşte böyle tabulara karşı ayaklandı. Bunlar devleti yıkarak kendilerinin istediği bir düzen getirmeye çalıştılar. Tabii ki başaramadılar. Şu anda, Kürt ve Alevi konusunda yasak yok. Son tabu olarak Ermeni tabusu kaldı. Bu tabunun da diğer tabular gibi ortadan kalkacağını düşünüyorum.”

ARŞİVLER HERKESE AÇILMALI

Türkiye’deki arşivlerin herkese açık olmasından yana olduğunu söyleyen Akçam, böylece araştırmacıların daha doğru bir çalışma yapabileceğini ifade ederek “Gerçekleri olmamış gibi gösterip, hayal ürünü bir hikaye anlatmakla hiçbir şey elde edilmez. Bu konu her yönüyle konuşulmalıdır.” dedi. Akçam, konuşmasını bitirdikten sonra, akşamki basın toplantısına katılmayacağını söyledi.

Yorumlar kapatıldı.