İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Londra’da ‘Ermeni katliamı iddiaları’ konferansı

Profesör Ataöv, bugün ortaya “soykırım kararı“ olarak çıkan tepkilerin, tarihteki izlerini bir tarih bilimci olarak ortaya koydu. Ermenilerin ve onlara destek olan ülkelerin, “Ermeni soykırımı iddialarıyla Yahudi soykırımı gerçeği arasında bir koşutluk oluşturma; Ermeni soykırımı iddialarını Yahudilerin yaşadıkları acı gerçeklerin kuyruğuna takma gibi“ yeni bir yol bulduklarını belirten Ataöv, “Ancak bunu yapamazlar, zira tarihin her noktası, Yahudilere uygulananın gerçekten bir soykırım olduğunun kanıtlarıyla dolu. Oysa Osmanlı-Ermeni ilişkilerinde ne böyle bir birikim, ne böyle bir kanıt var“ dedi. Türkiye‘nin parlamentolardan çıkan kararları “haksız saydırıp iptal ettirme yolunu mutlaka bulması gerektiğini“ belirten Ataöv, “bunu yapabiliriz, yapacağız“ diye konuştu.

Bunun başarılmasından sonra Ermeniler‘in deneyebilecekleri bir yolun kalmayacağını da belirten Ataöv, “İstedikleri mahkemeye gidebilirler, hiçbiri tarihte yaşanan olayları soykırım kabul etmeyecektir. 1948 yılında yapılan soykırım anlaşmasında tarif açıkça yapılmış, bu yaşananlar o tarife hiçbir şekilde uymaz“ dedi.

20 YÜZYIL‘IN İLK SOYKIRIMI BALKANLAR‘DA OLMUŞTUR

Ermenilerin 1915‘teki olayların 20. Yüzyıl‘ın ilk soykırımı olduğu tezini savunduklarını da hatırlatan Aktaöv, “20. Yüzyıl‘ın ilk soykırımı asıl 1. ve 2. Balkan savaşlarında Balkanlar‘daki Türkler‘e yapılanlardır. Eğer bir soykırım aranıyorsa, 20. Yüzyıl‘da soykırımlar onunla başlar. Bunun tarihi de 1915 değil, 1912 ve 1913‘tür“ görüşünü ortaya koydu.

Oysa Yahudilerin uğradıkları soykırım girişimlerinin 1938-1945 yıllarının çok öncesinde, ilk tek tanrılı dini ortaya koyup faziletli tanrı düşüncesini savunmalarıyla birlikte başladığını, bu tarihte başlayan düşmanlığın tarihin belli bölümlerinde yaşanan soykırımlara dönüştüğünü anlatan Ataöv, Yahudilere karşı MÖ 34 yılında bile katliam yapıldığını anlattı.

Ataöv, tarihin çeşitli noktalarında dünyanın değişik pek çok bölgesinde soykırıma uğratılan Yahudilerin hep sığınma yeri olarak Osmanlı‘yı ve Türkleri gördüklerini de belirtirken, 2. Dünya Savaşı sırasında 200 bin Yahudi‘yi Almanya‘ya teslim eden Fransızlar‘ın bugün dönüp başkalarını soykırım yapmakla suçladıklarını kaydetti. Ataöv, “Bu psikolojide, kendisini suçlu hissettiği konuda başkalarını suçlayarak aklanma çabasıdır“ dedi.

Ermenilerin, Osmanlı İmparatorluğu döneminde dünyanın hiçbir yerindeki Yahudilerle karşılaştırılamayacak kadar rahat yaşadıklarını; savaş dönemi dışişleri bakanlığı yapmış Ermenilerin bile varolduğunu hatırlatan Ataöv, “Balkan Savaşı sırasında İmparatorluğun dışişleri bakanı bir Ermeniydi. Bundan iki yıl sonra da Osmanlı‘nın Ermenilere katliam yaptığını öne sürüyorlar. Böyle bir birikimin olmadığı ortada değil mi? Nasıl böyle bir iddiada bulunulabilir?“ diye sordu.

Ataöv, soykırımın bir diğer önemli unsurunun da taraflardan sadece birinin silahlı olması olarak ortaya çıktığına işaret ederken, “Oysa 1915 yılında Ermeniler silahlıydı, çeteler kurmuş düşmanla birlikte Türk askerine karşı savaşıyorlardı. Bunlar kendileri tarafından yazılan belgelerde mevcut bilgilerdir“ dedi.

İLK ERMENİ KİLİSESİ FATİH SULTAN MEHMET‘TEN

Osmanlı İmparatorluğu‘nun yapı olarak Hıristiyan düşmanı olmadığını, hatta imparatorluğun 218 yıl boyunca Hıristiyan nüfusun çoğunluğunda yaşadığını da hatırlatan Profesör Türkkaya Ataöv, imparatorluğun bunu değiştirmek için hiçbir zorlamada bulunmadığını da kaydetti.

Fatih Sultan Mehmet‘in 1461‘de ilk Ermeni kilisesini kurduran padişah olduğuna da işaret eden Ataöv, “Bugün 540. kuruluş yıldönümünü kutlayan kilise işte o kilisedir“ dedi.

Ataöv, Ermenilerin tehcir edilmeleriyle ilgili gerçeklere de ışık tutarken, bunun amacının sadece ihanet içinde olanları cepheden uzaklaştırmak olduğunu anlattı. Bu tehcir sırasında deneyimsiz hükümetin bazı hatalar yaptığını, göç kafilelerine saldırılar düzenlendiğini de kabul eden Ataöv, sözlerini şöyle tamamladı:

“Hiçbir şey olmadı denmiyor. Bazı şeyler oldu tabi. Ama bir kere soykırım yapılmadığı göç yaşanırken İstanbul‘daki belediye tiyatrosunun başında hala bir Ermeninin oturuyor olması ve benzeri pek çok örnekle sabit. Yaşanan saldırılar ise devletin emri veya planlamasıyla olmuş şeyler değil. Oysa karar alanlar ve aldırtanlar (bazı talihsizlikler oldu) demiyor. (Soykırım oldu) diyor. Bunun için de diyorum ki hangi mahkemeye giderlerse gitsinler kazanamazlar. Zira soykırım tanımına uyan hiçbir olay yok tarihte.“

Yorumlar kapatıldı.